Uçlu traduction Anglais
629 traduction parallèle
8,000 dolarlık, dört uçlu yuva içine yerleştirilmiş bagetleri olan şeftali biçimli pırlanta yüzük için.
- Carat, pear-shaped diamond ring with tapered baguettes in a four-prong setting.
Kurban şiddetli bir hareket yaptığında tasmanın keskin uçlu çivileri boynuna saplanacak.
- his movements were so violent that the spikes of the collar entered his neck.
Kauçuk uçlu.
Rubber-tipped.
Karıştırmak için bir deste A4 kağıdı. 5 keskin uçlu kalem ve çizip durman için karalama kağıtları. Kenarına gelişigüzel yazılar yazılan.
Just a pile of papers to shuffle around, and five sharp pencils... and a scratch pad to make figures on, maybe a little doodling on the side.
Tabi ki beş uçlu tırmıkla yapılmış olabilir.
Of course it could be done by a five prong garden weeder.
Kurbanının boğazını dişleriyle ısıran kurtadama değil ama beş uçlu bir tırmık gibi ölüm silahını kullanan bir canavara inanırım, evet bu biraz daha benim yöntemim.
Not the werewolf who bites into his victim's throat with his teeth but a monster who uses for his weapon of death a five-prong garden weeder, yes that's a little more my line.
Beyaz köknar, Douglas köknarı, gümüş uçlu ladin.
White fir, Douglas fir, silver tip spruce.
Hani o süslü, altın uçlu Kahire'de özel yaptırdıkları.
You remember those fancy, gold-tipped ones... that he has made up for him in Cairo.
İki parlak gözü, kısa kuyruğu ve sivri uçlu kanatları vardı.
He had two great, glaring eyes short tail and pointed wings.
Hep kibritin kısa uçlu olanını çekiyorum.
I just seem to be getting the short end of the stick or something.
Bu zavallı çelik uçlu oklar Lurch'ün kafasına dayanamıyorlar.
Much safer and less expensive. These poor steel-tipped arrows haven't a chance against Lurch's head.
Tebessümü ve sivri uçlu dişleri bana eski vampir filmlerini hatırlatmıştı. ... Sinerama ( 3 boyutlu, sesli sinema tekniği ) müzelerinde gösterilen cinsten.
Her smile and her small, pointed teeth reminded me of the old vampire films the sort they used to show at cinerama museums
Sivri uçlu ince kılıç.
It's a rapier, a thin sword.
Tabii, tek uçlu sopa aramak gibi bir şey.
Sure. That's like trying to find a stick with only one end.
Sivri uçlu çizmeler.
Boots with the pointy toes.
Sivri uçlu sopayla saldıran biri gibi?
Like someone who attacks you with a pointed stick?
Sivri uçlu sopa mı?
Pointed sticks?
Demek sivri uçlu sopalara karşı kendimizi savunmayı öğrenmek istiyoruz.
We want to learn how to defend ourselves - against pointed sticks, do we?
- Ya sivri uçlu sopası varsa?
Supposing he's got a pointed stick?
- Ve sivri uçlu sopalara.
And pointed sticks. Shut up!
Sivri uçlu sopalardan bahsedecektiniz.
You promised you'd tell us about pointed sticks.
- Sivri uçlu sopa yok mu?
No pointed sticks? Shut up!
Tercihi keskin uçlu pala kullanmak.
Favours a razor-edged machete.
Sivri uçlu Buddha Kapitalizmi!
The spiked Buddha Capitalism!
Baroness de Vero 8 uçlu Sicilya yıldızı da dahil olmak üzere tüm Sisonya elmaslarını takacağına söz verdi. "
"The Baroness de Vero has promised to wear the Cisconia diamonds, " including the fabulous eight-pointed Star of sicily. "
Bu büyüklükte bir silahı, kesik uçlu mermileri olan... 357'lik bir Magnum'dan daha iyi kontrol edebiliyorum.
This size gun gives me better control and less recoil than a.357 Magnum with wadcutters.
Oyuk uçlu, yakın mesafeden atılmış, bilirsin.
Hollow points, fired point-blank, you know.
Göğüslerini açıp sivri uçlu bir kazığı kalplerine sokmak zorunda kaldım.
I had to bare their breasts, take a sharpened stake and drive it through their hearts.
Al sana yedi uçlu bir fitil yüzbaşı.
Here's a seven-point suppository, captain.
Altı atı, sivri uçlu bir demirle kör etmiş.
He blinded six horses with a metal spike.
Yashima Koyu'nda, Genji ve Heike klanları savaştılar ve Nasuno Yoichi'nin buz gibi soğuk uçlu okları parlamaya başladı.
At the Bay of Yashima, the forces of Genji and the Heike clan fought and the icy cold light glinted off the arrowheads of Nasuno Yoichi.
Tek gereken sivri uçlu ayakkabılarla sahte elmaslar.
All they need is rhinestones on the pointed shoes.
O sivri uçlu çizmelerle hiçbir yere gidemeyiz.
We're not gonna get anywhere with you in them spiky shoes.
Sivri uçlu olan.
That has the pointy top.
Bize iki tane sivri uçlu, bir tane de büyük düz ver.
We'll have two with points and a big, flat one.
Beş mavi uçlu zırh delme oku, siyanür kaplı beş kırmızı uç, 30 saniyede öldürebilir.
Ten darts, five blue-tipped with armor piercing heads, five red-tipped, cyanide coated, causing death in 30 seconds.
Bari bir demir uçlu sopa olsaydı. Perdeyi açarsan, pencereden doğru dışarı atarım.
If I could just borrow a wedge or something and you could open a curtain, I could get right through that window, I guess.
Düğme gibi uçlu minik memeler mi?
Little-bitty ones with nips like raisins?
Kabuğunu, sivri uçlu bir sopayla rendeleyebilirsiniz.
You scrape shavings off it with a stick that is split for a sharp edge.
Çift uçlu süper mavi.
Double-edged Super Blue.
Aşırı uçlu Hıristiyanların inandığı tek şey kehanetlerinde sıkışmış.
One thing pedantic Christians believe in is sticking to the letter of their prophecies.
Üç tane elmas uçlu matkap gitti.
We've gone through three diamond-bit drills.
Metal uçlu mu olsun?
"Need an iron?"
Şahane top uçlu dolma kalemlerim var.
I got ballpoint pens.
Gifford, tek bir 25 kalibre boş uçlu bir kurşunla kafasının arkasından vurulmuş.
Gifford was hit with a single.25 caliber hollow point in the back of the head.
- Sivri uçlu...
- The pointed top.
ÜÇLÜ BELA
TRIPLE TROUBLE
"ÜÇLÜ"
But I come
- Gümüş uçlu ladin mi?
- A silver tipped spruce?
ÜÇLÜ GRUBUN DURUMU ÇOK VAHİM.
THE SITUATION OF THE GROUP OF THREE IS DESPERATE.
Teflon uçlu.
Teflon tips.