Uçmayı traduction Anglais
747 traduction parallèle
Bu havada uçmayı düşünmüyorsunuzdur eminim?
Surely you are not thinking of flying in this weather?
" Uçmayı öğrenin ve hızlandırın...
" Hasten your flight and find out...
Çok kısa bir zaman zarfında uçmayı öğrendi, bir uçak çaldı, yakalandı... hapse atıldı, hapisten kaçtı.
He learned how to fly, stole a plane, got caught, put in jail, escaped in an amazingly short space of time.
Uçmayı yani.
Flying, I mean.
Uçmayı bırakmazsam her şeyin biteceğini söyledi.
Told me if I didn't quit flying, it was all off.
- Uçmayı bırakmayacak, Bonnie.
- He won't quit flying, Bonnie.
Bir daha hiç uçmayı denemedin, değil mi?
You never did try to fly again, did you?
Çok küçükken uçmayı denemiştim.
I tried to fly too young.
Uçmayı denediğimden beri yürümek benim için zorlaştı.
Walking ain't easy for me since I tried to fly.
Hey, Prexy, özel hayatına karışmak istemem ama, biz büyüleyici griliklerin ötesine doğru uçmayı planlamalıyız.
Hey, Prexy, I don't like to interfere with your social life, but in a short while, we're scheduled to soar into the wild gray yonder.
"Niye uçmayı sürdürmeyeyim ki?" dedin.
You said, "Why not keep on flying?"
Çok geç varma riskini göze almak yerine uçmayı tercih ederim.
I'd prefer to fly rather than run the risk of arriving too late.
Daima kendisiyle Venedik'e uçmayı soracağı zaman daima gelir.
The time comes when he asks you to fly to Venice with him.
Uçağımla bu sabah Venedik'e uçmayı planlıyordum.
I was planning on flying my plane to Venice this morning.
Eğer uçmayı red edersen, İyi ses getirir ve bir daha Shenandoah zeplinini uçurmazlar.
If you refuse to take that thing up, there'll be such an unholy row that it might never take off.
Uçmayı seven bir adamla sevmeyenler arasında ki çarpışma, havacılar gibi düşünenlerle... düşünemeyenler arasındaki.
It is a clash between men who love to fly and men who don't, men who think in terms of air power... and men who can't think at all.
Ay ışığında hala aya uçmayı istiyor musunuz?
On moonlit nights, do you still want to fly off to the moon?
Uçmayı sevmem. Beni korkutur.
No, I don't like flying at all.
Bu adam uçmayı uzaktan öğrenmiş.
He learned to fly by mail.
Biz uçmayı biliyoruz sadece.
The only thing we know is flying.
Uçmayı hiç öğrenmedim.
I never learned to fly.
Av kuşu gibi uçmayı öğrenmiş ve şimdi de su kuşu gibi yüzüyor.
He's already learned to fly like a wildfowl... and now he swims like a waterfowl.
Montez, bölgeyi bilen tek ajan... fotoğraf çekmek için, özel bir uçakla... dağların üzerinden uçmayı kabul etti.
Montez, only agent who knows location, has agreed pilot private plane over mountains to obtain photographs.
Yere yakın uçmayı talep ediyorum.
Request taxi.
Bu adi savaştan sağ çıkarsam uçmayı bırakıp, sizin işinize geçebilirim.
When I get through with this crummy war I might just quit flying, go into your business.
- Uçmayı bırakıyor musun?
- You're gonna give up flying?
Ben hep uçmayı hayal etmişimdir.
I've always dreamed about flying.
Kanarya satan bir adam uçmayı öğrenmek zorunda mı?
Does a man who sells canaries have to learn to fly?
Zeno tek başına uçmayı öğrenmek zorunda.
Zeno has to learn how to fly under his own power.
Fandor, uçmayı bilmiyorum.
Fandor. I can't fly.
Fakat uçmayı nasıl öğreneceğim?
But how will I learn to fly?
Emilio artık uçmayı bıraksan ha?
Emilio, now you give up flying, huh?
Gelin ve bana uçmayı öğretin.
Come and teach me to fly.
Ona uçmayı öğretiyor!
He's teaching her to fly!
Uçmayı bırak artık, ha?
And now you stop flying, huh?
Uçmayı öğret bana...
Teach me to fly...
Maymunlara bile uçmayı bundan daha iyi öğretebilirsin.
You can teach... monkeys to fly better than that!
-... bizimle uçmayı unutmayın.
- rememberto fly...
Kesinlikle kuzusuna uçmayı öğretmeye çalışıyor.
She is clearly trying to teach her lamb to fly.
- Uçmayı mı öğrenecektiniz?
mr. chigger, so you want to learn to fly.
Dünya tarihinde hiç kimse öyle uçmayı başaramamıştır.
look, no one in the history of the world has ever been able to fly like that.
Bir daha uçmayı düşünmüyorum.
I don't intend to fly again.
- Kocanıza uçmayı öğretmiş miydiniz?
Did you ever teach your husband how to fly?
Uçmayı bilmeyen ufak bir kuşçuk varmış.
There was this little birdie who didn't even know how to fly yet.
Hala çalışmaya ve pratik yapmaya ihtiyacın var ama uçmayı iyi biliyorsun.
You still need to practise smoothness and patience, but you know the flying very well.
Şey, ben..., ben hızlı uçmayı seviyorum....... ama sınırları sevmiyorum.
I enjoy travelling quickly, but I don't like limits.
Bana böyle uçmayı öğretebilir misin?
Can you teach me to fly like that?
Uçmayı anlamak zorunda değilsin, değil mi?
You need to understand flying, don't you?
Uçmayı, gerçek anlamda öğrenmenin yüceliğini kavrayamıyorlar mı?
they think of the glory it'll be when we really find out how to fly?
Ama heyecan istemiyorsanız onunla uçmayın.
But don't fly with him unless you want action.
Kanatlanıp uçmayı mı?
Wings, is it?