Vad traduction Anglais
181 traduction parallèle
Üstüne biraz sıva, biraz boya, biraz da toz toprak sıvadık mı herkes duvar olduğuna inanır. Pyramus'la Thisbe'nin fısıldaşacağı çatlak niyetine de....... parmaklarını şöyle yapar, olur biter.
and let him have some plaster or some loam or some rough-cast about him to signify wall ; and let him hold his fingers thus and through that cranny shall Pyramus and Thisby whisper.
Üstüne biraz sıva, biraz boya, biraz da toz toprak sıvadık mı herkes duvar olduğuna inanır.
and let him have some plaster or some loam or some rough-cast about him to signify wall.
Oğlu, para kazanmak için hemen kolları sıvadı.
His son immediately set out to make money.
Gençken böyle bir yaşamın hayalini kurdum ve böyle bir gelecek yaratmak için kollarımı sıvadım.
When I was young, I imagined a world like this and set out to create such a future.
Kollarımı sıvadım ve... kiliseyi arkama aldım.
I've rolled up my sleeves, and taken the church on my back.
"Onlar diğer taşları almalıydılar ve bunları kendi yerlerine koymalıydılar duvarı sıvadı ve kağıtla kapladı."
"They shall take other stones and put them in the place of those and he shall take mortar and plaster the house."
Pisliği temizlemek için kolları sıvadıysanız, pisliğin büyümesine seyirci kalamazsınız.
When you set out to clean up a mess, you don't watch that mess get bigger.
Öyle görünüyor ki, Mrs Kennicut'un.., onun bir ilişkisi vadı.
It seems as though Mrs Kennicut, she was having an affair.
Bu kızlar kollarını sıvadığında sonuna kadar sıvıyor.
And when these girls roll their sleeves up It's arms all the way.
Sıkı bir disiplinleri vadır
They've very strict discipline
Ja, vad var det en "slider"?
What was that, a slider?
- Onun vad.
- She...
Ben sadece resmi yetki isterim!
I Only Authorized VAD.
Tecrübeli oyuncumuz kollarını sıvadı.
Our seasoned player has rolled back his sleeves.
Şeytani bir gülümsemeyle kolarını sıvadı, ve acıdan haykırıp merhamet dileyene kadar beni sopayla dövdü.
With an evil grin, she rolled up her sleeves and birched me until I screamed out in pain and begged for mercy.
Stevens Başıbozukları kolları sıvadı. Carentan kasabası yakınlarında, Alman hatlarından 1,5 kilometre uzaklıktaki... bir araziye üslerini kurdular.
The Stevens Irregulars dug in and set up base of operations near the town of Carentan in a field 1.5 kilometers from the German lines.
Sonra yine kolları sıvadım hepinizle birer birer ilgilendim. Şimdi daha iyi hissediyorsunuz.
So I roll up my sleeves, tending to each one of you, and you all feel better.
Bu sabah uyandım ve yüzümü yarım ton tokatla pişirdi,... saçımı dünün spreyi ile sıvadı.
I gets up in the morning, bake me face in half a ton o'slap, tong me hair with yesterday's lacquer.
Evinde babamın nerede olduğunu gösterecek birşeyler vadır.
Something in her house will tell me where he is.
.. güçlü sağ kolumu sıvadım.
I bared my big right arm
Valerie Page için buraya bir L-VAD nakli yaptım.
I had an L-VAD transferred here for Valerie Page.
Bir L-VAD ona zaman kazandırabilir.
An L-VAD could buy her time.
Bir L-VAD dikimi gösterisi yapıyorum.
I'm demonstrating an L-VAD implantation.
L-VAD'iyi çalıştır.
Start the L-VAD.
Kolları sıvadım öğrenmeye hazırım.
Sleeves rolled up, ready to learn.
Kanunlara ve nizamın güvenliğine değer veriyorlar ki Dominion'un da onlara vad ettiği bu.
They value law and order, which is what the Dominion offers them.
Chakotay ve Harry de aynı şeyin farkına vadılar.
Chakotay and Harry have noticed the same thing.
Ne diyor?
- Karl... vad har hänt med Sten? What is he saying?
Muhtemelen duvarında bir katilin mabeti vadır.
You've probably got a killer's shrine on your wall.
- L-VAD istediğin kız mı?
- The girl you ordered L-VAD for?
Hatta L-VAD'de olan bir iltihap.
It's an infection of her L-VAD.
- L-VAD ne kadar kalacak?
- How long does the L-VAD stay?
- L-VAD beyninde pıhtıya neden oldu.
- The L-VAD gave her a brain clot.
Tanrım, duvarlarımıza bu boku kim sıvadı?
God! Who smeared crap all over our walls?
Sigara içmek için kötü zamanlama.
Vad time for a smoke.
Excel öğrenmek için kollarını sıvadı.
She's getting her feet wet with the whole Excel system.
Tecavüze yeltenmek ithamından dolayı yolunu çamur sıvadı.
He slimed his way out of an attempted rape charge.
Aslında, İtalyan bir adam vadı.
Well, some Italian guy.
Korkarım paçaları erken sıvadınız.
I fear your smooches are premature.
Sen, Churchill'in sıvadığı yere git ya da Yankiler ne yaparsa onu yap!
You can see where Churchill took a tom, or whatever you Yanks do in Jolly Old.
- Sıvadığı?
- Tom?
Han säger bara vad han tror han borde säga. Niye?
- He's just saying what he thinks he's supposed to say.
"Vad heter du?", "ismin ne?" demektir.
"What's your name" is "what's your name".
Ve lütfen malikânenin kapı ve pencerelerinin sarımsakla sıvadığım tek objeler olmadığını da bilin.
And do know that the windows and doors of Wayne Mansion are not the only objects I enhanced with garlic.
Annem yine taşınmak için kolları sıvadı.
Mother went about settling us in again.
Oraya vadığında senin çocukları geri tut.
Just keep them back when you get there.
Pekala. Kolları sıvadık ve çalışıyoruz.
Sleeves up and working.
Bu sezgi vadı...
It was intuition..
Başka bir kızı sıvadım.
I threw some other girl at you.
İnsanlar duvarını b.kla sıvadı.
People have smeared shit on the walls of her room.
Bu sefer cidden sıçtım sıvadım, Joe.
I really pooped the old bed there, Joe.