Varsın traduction Anglais
3,837 traduction parallèle
Sanki dünyada bir tek sen varsın da!
As if you are the only one!
Böyle şeyler yapan bir tek sen varsın
I think you're the only person who does stuff like that.
Ailem sayılabilecek bir tek sen varsın.
You're the only family I got.
Nikita, sadece sen ve Owen varsınız.
Nikita, it's just you and Owen.
Bunun arkasında sen mi varsın?
You're behind this?
O zaman, ben içeri girip onunla konuşayım. En azından, onu unutmadığımızın farkına varsın.
So, why don't I go in, talk to him, at least let him know that we haven't forgotten about him?
Bir tek sen varsın benim için.
There's only you.
Bırak da araştırma sonucuna varsın.
Just... let the investigation play itself out.
Bu konuda bir şey söyleyebilecek bir tek sen varsın.
You're the only person that can tell me something about this.
Sadece ikiniz mi varsınız?
It's just the two of you?
Ama durumu göz önünde bulundurunca olsun varsın dedim.
But circumstances being what they are, I figure what the hell?
Sen varsın.
I have you.
Orada benim dilimden konuşan bir tek sen varsın. Beni ciddiye alan da bir tek sensin.
You're, like, the only one there who speaks my language, not to mention actually takes me seriously.
Görünüşe göre onlarla konuşan bir tek sen varsın. Bize bazı cevaplar verebilirsin diye düşünmüştüm.
Turned out you're the only one who talked to them I was thinking you could give us some answers.
En yakında sen varsın.
You're nearest.
Ekibin başında hâlâ sen mi varsın yoksa derdimi Boden'a mı anlatayım?
So, are you still in charge of our truck, or do I have to go around you and talk to Boden?
Sen varsın.
You exist.
Sen varsın ve bir de o var!
Well there's you... and also that.
- Sırada sen varsın.
- You go next.
Ne yazık ki olacak ve şu an etrafımda bi tek sen varsın.
And unfortunately, it so happens that the only man who I can put up with at the moment is you.
Sen varsın, süper dadı.
You are, Supernanny.
Artık onlar için varsın, değil mi?
You're there for them now, right?
Ve burada da siz varsınız.
There's you.
- Çeneni kapat yoksa sırada sen varsın.
Shut up, or you're next.
Yanlarında sen varsın.
They'll be fine.
Elimde bir tek korku ve sen varsın.
I only have fear... and you.
Zamanı tükenen bir sen varsın.
You're the only one running out of time.
Baksana, iki yerde varsın.
Look at that. You're up there twice.
Sırada sen mi varsın?
What, are you up next, are you?
Tabi ki bu işin içinde sen de varsın.
Of course you're involved.
İnternetin her yerindesin, her kanalda sen varsın.
You're all over the Internet. All over TV.
Ve sen varsın.
And I have you.
Sırada sen varsın, antrenör Barnes.
You're up next, coach Barnes.
Sadece sen varsın!
Just you!
Yardım isteyebileceğim sadece siz varsınız.
Only you guys have been kind to me.
Bu kez hayatımda sen varsın.
This time, I got you in my life.
Yalnızca sen varsın, Bennet.
Only you, Bennet.
Şimdi sen varsın ve ben herkese söylemek istiyorum.
But now I have you, and I want to tell everyone.
Şimdi sen varsın.
But now I have you.
Bu pisliğin altında sen varsın.
You're behind this mischief.
Büyüyü yapabilecek sadece sen varsın.
You're the only one who can do this spell.
Her yerde sen varsın.
You're everywhere.
İki yerde de olan bir tek sen varsın.
You're the only person who was in both places.
Sen varsın artık.
I've got you for that now.
Sırada sen varsın.
You're next.
Ve bunun anlamı Başkan olmayı bırakacaksam, olsun varsın.
And if that means I have to stop being President, so be it.
16 yaşında gazete okuyan muhtemelen sadece sen varsın.
Well, you're probably the only 16-year-old left who reads the paper.
Sen varsın.
She has no one else.
Biraz da sen varsın.
But some of you.
Sen varsın.
I got you.
Artık sen varsın.
I've got you.