Vazgeçmek traduction Anglais
1,492 traduction parallèle
Bu kadar yolu vazgeçmek için gelmedim.
I didn't come this far to quit.
Bundan vazgeçmek zordur.
It's hard to give it up.
Sen ciddi istekli olacağını huzur vazgeçmek, bu kadar göz diken normal bir hayat, şeylerdi şekilde geri dönmek için?
You'd seriously be willing to give up peace of mind, the normal life you so covet... To go back to the way things were?
Bu tüm hakkında ne ise Tamam, bak, ben senin güçler vazgeçmek için istemedim.
Okay, look, I did not ask you to give up your powers, if this is what that's all about.
Sizi beni vazgeçmek istemiyordu.
I didn't want you guys to give up on me.
- Şimdi... tamam, hadi... Konuşma tür şimdi insanlar, sevgi vazgeçmek olmaz... 86.
- Now we... all right, let's 86 that kind of talk now people, we will not give up on love.
Neden umut zaten kayboldu eğer umut vazgeçmek değil Piper söylerdim?
Why would she tell Piper not to give up hope if hope was already lost?
Ben Phoebe aşk vazgeçmek istemiyorum.
I don't want Phoebe to give up on love.
- Avukat tutma hakkınızdan şu anda.. ... vazgeçmek istiyor musunuz?
Do you wish to waive your right to an attorney at this time?
Senden vazgeçmek zorunda kalsam bile.
Even if it meant giving you up forever
Bundan vazgeçmek ister misin?
You want to put that away?
"Rock'n'Roll" yıldızı hayatından vazgeçmek istediğinden emin misin?
That's going to be a little bit harder. Are you sure you want to give up the life of a rock'n'roll star?
" başkalarından vazgeçmek,
" forsaking all others
O bebekten vazgeçmek yapabileceğim en iyi şeydi.
Giving up that baby was the best thing i could have done.
Vazgeçmek için üç günüm olduğunu söylemiştin.
- Three - - For the house. Three days to back out.
Bu vazgeçmek gibi bir şey.
That's like giving up.
Biz vazgeçmek zorundayız.
We're gonna have to pass.
Ne yardan ne de serden vazgeçmek istemiyorsun, di mi?
You trying to have your cake and eat your pussy too?
Bundan da vazgeçmek zorunda kalacaksın.
You'll have to give that up, too.
Ama uğruna çok çalıştığım herşeyden, bir sabah uyandığınızda ikinizin birşeyleri kaçırdığınızı keşfedip hala tekrar denemeye... ihtiyacınız olabileceği ihtimaline karşı vazgeçmek istemiyorum.
But I don't wanna give up everything that I have worked so hard for just to wake up one day to discover that the two of you feel like you missed out and that you still need to give it a try.
Tatillerden, Porshe'umdan falan vazgeçmek istemiyorum ve...
I don't want to have to give up the vacation homes, the Porshe, the...
Bu senin de vazgeçmek için yüzüğü beklemediğin anlamına mı geliyor?
Does this mean you didn't wait for the ring to give it up either?
Ne yapacaksınız, vazgeçmek? Bırakıp gitmek?
What're you gonna do, give up?
O hayalden vazgeçmek zor.
It's tough letting'go of your dreams, you know?
- Erkeklerden vazgeçmek üzereyim.
- I'm giving up on men.
Neredeyse erkeklerden tamamen vazgeçmek üzereyim.
I am dangerously close to giving up men altogether.
Davadan vazgeçmek istiyorsun, Megan'ı klinik duruşmasına sok.
You wanna drop the lawsuit, get Megan into that clinical trial.
Diğer insanları kurtarmak için en sevdiğin şeyden vazgeçmek kolay değil.
it's not easy to sacrifice the things you want the most to save for other people.
Sevdiğin bir şeyden vazgeçmek ne zordur, bilirim.
I know how difficult it is to give up something you love.
Futbol bursundan vazgeçmek zordu ama geleceğin için kararlar almaya başlaman gerek.
It was hard giving up football scholarships but you have to start making some decisions about your future.
Tek yapman gereken gay olmaktan vazgeçmek.
All you have to do is stop being gay!
Bak. Davadan vazgeçmek ya da anlaşma yapmak için üç günümüz var.
Look, we've got three days to settle or drop this suit.
- Vazgeçmek için.
- To drop it.
Bir kız için hayatından vazgeçmek.
You're throwing your life away for a woman?
Bir rüyadan vazgeçmek zor. Koç olmak istediğinizi duymak güzel, Bay Haskins.
It's tough, giving up a dream, starting over, but I'm glad to hear you're interested in a coaching position, Mr. Haskins.
Vazgeçmek demek içimdeki bir şeyin beni öldürmesine izin vermek demekti.
Man. That was like letting something just crawl up and die in me.
Yapman gereken şey, kendini cezalandırmaktan vazgeçmek.
You know what you're supposed to do? Let yourself off the hook.
Öyle bir an gelecek ki tükenme noktasına ulaşacak ve vazgeçmek isteyeceksiniz.
There's going to come a time when you reach the point of exhaustion and you wanna give up.
Raymond'dan vazgeçmek?
Giving up Raymond?
Ya vazgeçmek istersek? Ya da hedefi kaçırırsak?
But if we need to abort or if we miss the target -
Kaç kere baleye gitmekten vazgeçmek zorunda kaldım?
It's just about... How many times do I have to drop hints about the ballet?
O... o para sendeyse, ondan vazgeçmek zorundasın.
O, if you've got that money, man, you gotta give it up.
Benden vazgeçmek mi?
Abandon me?
Davadan vazgeçmek.Aslında pek sayılmaz.Hayır, hayır.
Ah, yes, the law. Well, not exactly. No, no.
Plakadan vazgeçmek bana yapılan bir hakarettir!
Giving up the Plague is an insult to me!
Akşam yemeklerinden vazgeçmek istemiyorlar. 3 günlük ya da 40 günlük oruçlarını tutmak istemiyorlar.
They do not want to resign to its supper they do not want to ayunar during 3 days or 40 days or what is.
- Şimdi vazgeçmek, pahallı.
- Don't give for back now, expensive.
Jack, hayatındaki her şeyden vazgeçmek zorunda kaldı.
Jack had to give up everything and everyone in his life, including his daughter.
Hayatını yaşamak, onun doğum günü kutluyor, umut vazgeçmek asla.
Living your lives, celebrating his birthday, never giving up hope.
Vazgeçmek için çok geç.
It's too late to back out now.. Come on..
Vazgeçmek mi?
Give up?