English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ V ] / Vermedin

Vermedin traduction Anglais

4,046 traduction parallèle
Hayatın boyunca içkiye para vermedin!
You've never bought a drink in your entire life!
Hayatında hiç kimsenin kazanmasına izin vermedin.
You've never let anybody win anything in your whole life.
Park yerini bana vermedin. Şimdi de benden yana değilsin.
You didn't give me the spot and now you won't back me up?
- Cevap vermedin.
- You didn't answer me.
Bütün gün telefonuna cevap vermedin sana da bir şey oldu sandım.
You haven't been answering your phone all day and I thought something had happened to you, too.
İşsizlik ödeneği konusunda bana bir numara vermedin.
You haven't given me a number on unemployment benefits.
Hiç haber vermedin.
Unannounced.
Sully'yi bize vermedin.
You didn't give us Sully.
Ama seni sıkıştırdığımda hiç tepki vermedin.
But you weren't surprised when I grabbed you
Soruma cevap vermedin.
Didn't answer my question.
- Elbette vermedin.
Course you wouldn't.
Telefonlarıma cevap vermedin.
You're not returning my calls.
Mesajlarıma cevap vermedin, ben de yüz yüze görüşmek istedim.
Well, I couldn't get you to return my texts, so I thought I'd try you in person.
İçmedim, ama seni aramayı denedim ama telefonuna cevap vermedin.
Well, I didn't drink it, but I tried to call you, and you didn't answer. I...
Her aynaya baktığında bozulmuş yanlarını görecek çünkü iyi yanlarını görmesine hiç izin vermedin.
He will carry that with him every time he looks in the mirror, the broken parts of you, because you never let him see the best part.
Burada kalmasına izin vermedin mi?
You didn't let him stay here?
Bitirmeme izin vermedin.
Well, you didn't let me finish.
- Tamam da bir cevap vermedin.
- But you didn't answer me.
Vergi iadeni vermedin mi?
You haven't filed your tax return?
Rahatsızlık falan vermedin.
It's no bother.
Ayrıca son iki haftanın parasını da vermedin.
- Then do not pay me already'for two weeks.
Hayır bence sen olur vermedin.
No, I do not... I do not think it's okay to you.
- Soruma cevap vermedin.
- You have not answered my question.
Telefon numaranı vermedin ki.
You never gave me your number.
Sen daha haber vermedin.
But you sent no message.
Kendine her zaman doğru olanı yapmak konusunda söz vermedin mi?
Did you promise yourself you would always do right?
Sorun şu ki... sen bu sözü vermedin.
The problem is... you don't make that promise.
Durdurmaya çalıştım ama bana izin vermedin.
I tried to stop it, but you wouldn't let me.
Neden ilk gördüğünde tepki vermedin ki?
Why didn't you react the first time you saw it?
Soruma cevap vermedin.
You never answered my question. I know that I'm...
Soruma cevap vermedin.
You didn't answer my question.
Aşırı tepki vermedin.
You weren't overreacting.
# Sana istediğin şeyi verdim # # Karşılığında bana bir şey vermedin #
♪ well, I gave you what you asked ♪ ♪ you gave me nothing back ♪
O saldırının seni korkutmasına izin vermedin.
You didn't let that attack scare you off. Why should I?
Yani çöplerden kurtuldun ve karşılığında hiçbir şey vermedin mi?
So, you got rid of the dump and gave up nothing?
Yeterince zarar vermedin mi Castiel?
Haven't you caused enough harm already, Castiel?
- Bana sen izin vermedin.
- You didn't let me.
Açıklama yapmama izin bile vermedin.
You didn't even let me explain.
Neden bugün ikinci ultrasonuna girdiğini bana haber vermedin?
Why didn't you tell me you were having your second scan today?
Çağrılarıma cevap vermedin.
You didn't answer my summons.
- Az önce bir parça vermedin mi zaten?
- Didn't you just give him a piece?
Evi basmaya gitmeden önce bana niye haber vermedin?
Why didn't you alert me before the raid on the house?
Telefonuna cevap vermedin, ben de burada olacağını düşündüm.
You wouldn't answer your phone. I figured you'd be here.
Bana bunu neden daha önceden vermedin bilmiyorum.
I don't know why you didn't give me this earlier.
Bize numaranı vermedin, yoksa arayabilirdik.
You didn't give us your number, otherwise we'd have called you.
Kapıyı açıp çıkmamızı istiyordu sen de izin vermedin. O ise sustu.
She wanted us to leave the door open, and you'd say you didn't wanna let the steam out, so she'd shut up.
- Gitmeme izin vermedin
- You didn't let me go
İlişkilerini bitirmek için endişeliydiler, onlara neden izin vermedin?
If they were anxious to end it, why not let them?
Yemeği benim ödememe izin vermedin buyüzden biraz şarap getireyim dedim.
So I thought I'd bring some wine.
Biliyorum, adam şarlatanın tekiydi ama biraz aşırı tepki vermedin mi?
Listen. I know that guy was kind of a quack. But don't you think you got a little carried away in there?
- Neden vermedin peki?
Well, why didn't you?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]