Vermeni traduction Anglais
2,792 traduction parallèle
Şimdiye kadar hiç görmediğin bir davaya bulaşmak istemiyorsan,... bu üçkağıt oyununa son vermeni istiyorum.
Unless you want a lawsuit the likes you've never seen, I would stop this shell game with Kalinda.
Peki, o içki? Sana Oska'ya vermeni söylediğim içki.
Those bottled drinks, the alcohol I told you to give Oska.
Annen şimdi doğru karar vermeni istiyor, Kim Joo Won.
I want to you to make the right decision now, Kim Joo Won.
Bu gazeteye kendini vermeni istiyorum çünkü sende bu yetenek var ve bence buna isteklisin de.
I want you to immerse yourself into this paper,'cause you got the talent and I think you got the will.
Ayrıca cevap vermeni istediğim 15 basit soru var.
Also, there's a list of 15 simple questions about yourself I'd like you to answer.
Ama senden onlarınkine değer vermeni istiyorum.
I do, however, ask that you value theirs.
Nikki'ye bir mektup vermeni istiyorum, tamam mı? - Hayır.
Listen, I have a letter I want you to give Nikki, OK?
Sana soracak önemli bir sorum var. Bana hemen cevap vermeni istiyorum.
I have one important question, and I need you to answer it for me right now.
Kaç tane işin var Sarah? Önceliği buna vermeni beklerim.
Don't care how many jobs you have, Sara, I expect this one to be a priority.
Ben öldüğüm zaman şunu yapacağına söz vermeni istiyorum. Küllerimi rüzgârda savuracaksın İşte Taisto. Tabut istemiyorum.
When I cast off my mortal coil, promise me - that you'll throw my ashes to the winds.
Onun için iyi ya da kötü sonuçlanacak olan kararını vermeni bekliyor.
She's waiting for you to decide whether she's going to remain fine.
Hiç kimseye Brad ve benim hakkımda bir şey söylemeyeceğine söz vermeni istiyorum.
I need you to promise... that you're not gonna say anything to anyone about me and Brad.
- Bütün ağırlığını vermeni istiyorum.
- I want you to put all your weight... - I'm gonna put...
"Bu çocuk, gitmesine izin vermeni istiyor."
" This boy is asking you to let him go.
Kafasına bir kurşun sıkmanı istiyorum, silahı vermeni değil!
I want you to put a fucking bullet in his head, not give him the gun!
Sana garip gelecek bazı sorular soracağım sana. Ama olduğu gibi cevap vermeni istiyorum, tamam mı?
I'm going to ask you some questions that may seem strange, but I want you to answer them naturally, okay?
Şimdi bir şey için söz vermeni istiyorum.
Now you have to promise me something.
Bana bir şey için söz vermeni istiyorum.
I want you to promise me something.
Yani, teklif vermeni tavsiye eden oydu antrenör yarışa girecek bir atı takip eder.
I mean, if it's him who recommends the claim, the trainer's watching for a horse to be entered.
- Sakıncası yoksa onu geri vermeni istiyorum.
) - I'll have that back if you don't mind.
Önden 1000 dolar, danışmanlık parası vermeni ve daha geç bir tarihte tekrar bin dolar daha vermeni.
He'll take a thousand up front, as a consultation fee. And then a thousand more to be paid at a later date.
O götleği tekrar mahkemeye çıkartmanı ve velayeti bana vermeni istiyorum.
I WANT YOU TO TAKE THAT ASSHOLE BACK TO COURT AND GET ME SOLE CUSTODY.
Kusura bakma Carol ama çantanı aramama izin vermeni rica etmek zorundayım.
I'm sorry, Carol, but I'm gonna have to ask you to let me search your bag.
Öğrencilerin suistimalleri bir tarafa 1980'den 1996'ya kadar İngiltere'de 3 aydan fazla kalmak bu ülkede kan vermeni yasaklar.
Schoolboy exploits aside, spending more than 3 months in the U.K. from 1980 to 1996 prohibits you from donating blood in this country.
Bana dürüstçe ve içtenlikle cevap vermeni istiyorum.
I want you to answer me truthfully and sincerely.
Sorduğu sorulara cevap vermeni de istemiyorum.
I don't want you to have to answer for it, too.
Şimdi telefonu tekrar ona vermeni istiyorum.
Now I want you to give him back the phone.
Hemen geleceğine dair söz vermeni istiyorum.
Only if you promise, I'll see you soon.
Yanıtını dikkatlice vermeni öneririm.
I would consider your answer carefully.
Çünkü birinin senin kendine zarar vermeni engellemesi gerek.
Because someone has to stop you before you hurt yourself.
Seninle bir şey hakkında konuşmak istiyorum ama söyleyeceklerimi bitirene kadar tek kelime etmeyeceğine söz vermeni istiyorum.
Look, uh, I have something to talk to you about, but I want you to promise me that you won't say a word until I'm done.
Senin için zor olacağını biliyorum, bu yüzden söz vermeni istiyorum.
Okay, and I know that's sort of hard for you, so I need you to promise me.
Kadın dersleri sınıfına girme kararı vermeni ne sağladı?
What made you decide to take a women's studies course?
Bana söz vermeni istediğim bir şey var.
There's one thing you have to promise me.
Joseph babasıyla pazarlık edip treni raydan çıkaran hainleri teslim etmesini sağlayacak, ama garanti vermeni istiyor.
Joseph will negotiate with his father for the handover of the renegades who caused the derailment, for a guarantee.
Odanı ona vermeni öneriyor.
He's suggesting that you give him your office.
Bu partiyi vermeni istememe sebebim, onları evimde istemememdi.
The reason I didn't want you to have that party is I didn't want them in our home.
Odani ona vermeni öneriyor.
He's suggesting that you give him your office.
Bu partiyi vermeni istememe sebebim, onlari evimde istemememdi.
The reason I didn't want you to have that party is I didn't want them in our home.
Hemen şimdi cevap vermeni beklemiyorum.
So you don't have to say yes or no right now.
Ben de şu lanet hardalı vermeni öneririm.
And I suggest you get the damn mustard.
Ama bana da haber vermeni istiyorum.
But I want you to tell me about it.
Lee, bir kadın olarak prostat muayenesini'Sanık'filmindeki langırt sahnesiyle kıyaslamana son vermeni istiyorum senden.
Oh, no, hey. Lee, as a woman, I'm gonna have to ask you to stop comparing a prostate exam to the pinball scene in "The Accused."
Bak tatlım kendine çeki düzen vermeni istiyorum.
Look, honey, I need you to... shape up a little.
Eğer matematiğim iyi olsaydı, en azından kumarhaneden aldığın parayı geri vermeni söylerdim.
If my math is good, I'd say you're holding back at least a grand in casino winnings.
Şimdi, bir daha çalmayacağına söz vermeni istiyorum.
Promise me that you will stop stealing.
Burda kalmama izin vermeni takdir ediyorum.
I do appreciate you letting me stay here.
Soruşturmayı yapmama izin vermeni söylemiştim.
I told ya to let me do your investing for ya.
Senin nefes almak için ara vermeni bekleyeyim dedim.
I just like to tire you out, run the stink off.
Onun veda partisine gidip,... gitar eşliğinde serenat vermeni istiyorum.
I want you to get up at her farewell party, and serenade her on the guitar.
Senden Malcolm'a o işi vermeni istemeseydim...
If I hadn't asked you to give Malcolm that job...