Vibes traduction Anglais
383 traduction parallèle
Tüm bunlardan negatif enerjiler alıyorum.
I'm getting bad vibes from all of this.
Bununla ilgili sadece kötü hislerim var.
Nothing but bad vibes about all of this.
Genius, gel de Giulietta'nın ışık dolu sözlerini dinle.
Genius, come feel Juliet's vibes!
Bu kedinin vahşi bir titreşimi var.
This cat's got wild vibes.
Ortam harika!
The vibes are so beautiful.
Ama Jimi bunu sezdi, titreşimlerimizi hissetti.
But Jimi picked up on it, picked up on our vibes.
Tuhaf bazı sesler duyuyorum.
I'm getting some strange vibes.
- Kendi yerindeki titreşimleri hissetmiyor musun?
- Can't you feel the vibes?
Sonny, içimde kötü bir his var.
Sonny, I'm getting really bad vibes.
Ben bir keresinde altı kişinin hastanelik olduğu Alice Cooper konserine gitmiştim.
I was at an Alice Cooper thing... where six people were rushed to the hospital with bad vibes.
- Yine kötü titreşimler alıyorum.
I'm getting bad vibes again.
- Heyecanlı mısın?
- How's the vibes?
Uyum bozulur.
Your vibes go out of synch.
Avukatı çağırmıştır, çünkü bütün gece kötü bir his peşini bırakmamıştır.
She's called him because she's been getting bad vibes all night.
Çok kötü, bu hayvanın kötü hisleri var.
Bad vibes. That's very bad vibes.
Ayrıca balıkların hisli dünyasını seviyorum.
Besides, I like them fish vibes.
Dinle Murdock, senin ölü ıstakozundan ve aptal hislerinden bıktım usandım.
Listen, Murdock, I'm sick and tired of your dead lobster and your dumb vibes.
Sadece bir kıskaçtan ibaret kalmış olması Therm'in hisleri olmadığı anlamına gelmez.
Just because Therm has been reduced to a claw, don't mean he ain't got no vibes.
His filan yok.
You don't hear no vibes.
Sanırım doğru titreşimleri almadım.
I guess the vibes just weren't right.
Çok kötü birisisin, Shocker!
You give good vibes, Shocker!
Bizlere hisleri nasıl algılamamız gerektiğini öğretmeyi bilmiyorlar.
They don't know how to teach one to feel the vibes here.
Kötü titreşim yayıyor.
It gives off bad vibes.
Kötü titreşimler yok artık!
The bad vibes are gone now!
İçimde kötü bir his var.
I got bad vibes here.
- Herşeye hazırlıklıyım.
- I've got them vibes happening.
Hiç bu kadar güzel dans müziği çalan bir yer görmedim.
I have never seen a club with such intense dance vibes.
Bert herifleri öldürmüş olabilir, ancak ortada ceset falan yok, sadece bir kaç iğrenç şey var.
Bert could have killed them but there's no bodies, just some very ugly vibes.
Bu şey gerçekten kötü duygulara mı karşılık veriyor?
You mean this stuff actually feeds on bad vibes.
- Kötü titreşim mi yayıyor?
- Give off bad vibes?
Kümese konmamış bir tavuk horozları baştan çıkarır.
An uncaged hen gives the cocks bad vibes.
Saiyan gibi görünmüyorlar ama onlardan kötü dalgalar alıyorum!
They don't look like Saiyans but I'm getting bad vibes off of them!
Yapacağımız şey heyecanımızı gruba aksettirmek olacak.
What we're going to do is send our vibes out into the group.
Kendi enerjinizi açığa vurun diğerlerinin enerjilerini de kendinizde toplayın.
Send out your vibe... and receive the vibes from around you at the same time.
geçen saatler ve saçma yemekler ve kötü heyecan sağlığımı aldı götürdü.
Plus the hours and the food and the bad vibes... kind of took a toll on my health.
Ama sen deyince aklıma geldi, belki de romantizm bölümündeki bir takım kötü elektriklerden kaçıyor olabilirdi.
But now that you mention it, he could have been fleeing... some bad vibes in the romance department.
Kuşlar, bu titreşimler pick up olacak ve onlar bodur sıkı edeceksin.
The birds are gonna pick up those vibes, and they're gonna squat tight.
Güzel duyumlar alıyorum.
I get good vibes.
Bu şey çok korkunç, dostum.
I've got the vibes. This thing is evil, man.
Heyecanlı titreşimler ve seksi bir görünüş teklif ettim.
I offered you excitement, vibes, sexy good-looking,
Hayatın tadını çıkarıyorlar ve kötü düşünceleri unuttular.
Now they're digging life and letting the bad vibes slide on.
Sanırım ortam biraz gerginleşti.
The vibes in here just turned bad.
Ortalığı berbat ettiğimiz için üzgünüm.
Sorry about the crack about the bad vibes.
Harika görünüyorsun.
You got great vibes.
Elbette, tüm bu iyi titreşimler bize, "ne hissediyorsan onu yap" düsturunu öğreten küçük haylazla alakalı.
Of course, all these good vibes can be traced to one feisty little scamp... who taught us that if it feels good, do it.
Çok tuhaf titreşimler alıyorum.
I am picking up some very strange vibes in here.
Çok farklı titreşimler alıyorum'Kadın ve Serseri'isteniyor.
o / o / I'm gettin'some pretty heavy Lady and the Tramp vibes.
Duyguların beni parçalıyor.
Your vibes are shooting through me now.
- Bana kötü hisler veriyorsun, Mama.
- You're giving me bad vibes, Mama.
Yani şeyy... bu görüşmeden iyi sinyaller alıyorum.
But, hey, I'm getting good vibes about this interview thing today, though, man.
Doğru yaşam tarzıyla asla hasta olmazsın.
You never get sick if you live right and keep your negative vibes to yourself.