Virüs traduction Anglais
4,260 traduction parallèle
Şimdi, Maggie, sadece % 30 şans var Eğer sözleşmeli hastanıza bir virüs.
Now, Maggie, there's only a 30 % chance that you contracted a virus from your patient.
Ann'e temel atma töreninden bahsedeceğim Ann'e cinayet komplosu kuracağım ve su kaynaklarına ölümcül bir virüs salacağım.
Tell Ann about the groundbreaking, frame Ann for murder, release a deadly virus into the water supply.
Virüs hazır mı?
Is the malware ready?
Virüs konusundaki bütün tahminleri hatali
But his whole assumption about the virus seems to be wrong.
Virüs kimseyi ayirt etmez.
The virus doesn't discriminate.
Bir virüs veya toksin olabilir.
Well, it could be a virus, a toxin.
Virüs ile savaşmak o tenekelerden farklı olmanın güzel bir yolu.
Fighting a virus is a nice change of pace from all those clankers.
Bu bir tür virüs.
This is a virus of some kind.
Bahsettiğimiz basit bir arıza bir klonun çipi bir virüs tarafından bozulmuş, Ayrılıkçı kopmlosu ya da değil.
What we have here is a single malfunction to one clone's inhibitor chip caused by a virus, Separatist plot or not.
Davranışlarının sebebi olarak klonun önleyici çipine, Kaminoan'dan bulaşan virüs olduğu düşüncesindeyim.
The Kaminoans feel a virus corrupted the Clone's inhibitor chip, which has led to this behavior.
Virüs bulasmamis bildigim tüm vampirleri cagirdim.
We called every uninfected vampire we know.
Üzgünüm ama virüs o şekilde çalışmıyor.
I'm sorry, but that's not how this virus works.
Veya hepimizi zom biye çeviren bir mutant virüs olsa...
Or if there was a mutant virus that turned us all into zombies?
Bence bu bir virüs ve ısırmak sadece bulaştırmak demek.
I think it's a virus, and the biting is merely a means of transmission.
- Nasıl bir virüs? - Birkaç olasılık var.
What kind of virus?
Evcil hayvanını hatta bir yakınını virüs yüzünden kaybetmiş olabilir.
He may have lost a pet or even a relative to the virus.
Virüs bana bulaştığında ben de acıma son vermeyi düşündüm.
I know, when the virus first affected me, I thought about it too, putting an end to the suffering, but I couldn't.
Bu hastalık... Yani virüs, bizi kral yaptı.
This disease, this virus is what makes us kings.
Çünkü uçak kazası yüzünden virüs serbest kaldı. Ve cin şişesinden çıktı.
Because a plane crashed and the virus is released and the genie's let out of the bottle.
- Shane, hastanede bir virüs var.
Shane, there's a bug going around this hospital.
Virüs kapmamışsın.
You're clear.
Ne yazık ki, biyopsiye göre hastalığın sebebi virüs kaynaklı değil.
Unfortunately, the biopsy did not show a viral cause.
- Virüs mü yüklüyorsun?
You're giving it a virus?
VPN nerede ayarlanmışsa, bir virüs gibi yayılmaya ayarlanmış.
Wherever the VPN originated, it's configured to spread like a virus.
Çağrının bir virüs gibi davrandığını biliyorsun, bu sıra dışı bir şey.
You know the way the routed that phone call to behave like a virus, that's highly unusual.
Virüs bu.
It's a virus.
Koyduğum Donovanları, virüs gibisiniz.
Fucking Donovans, you're like a virus.
- Tasarımı mükemmel bir virüs.
I mean, the perfectly designed virus.
Hayır, tasarımı mükemmel bir virüs.
No, no. It's a perfectly designed virus.
Gen terapisi ve virüs taşıyıcıları hakkında yazılmış her şeyi okumalıyım.
Oh. Okay, I need to read everything on gene therapy and virus vectors.
Aylar öncesinde Lucas bize virüs yüklediğinde bende onalara solucan yüklemiştim.
But I had a worm running from months ago from when Lucas planted a virus on our system.
Beyin taramalarında bazı anormallikler çıktı, bir çeşit nöro-virüs.
There were abnormalities in his brain scans, some sort of neurovirus.
Ella virüs kapmış da...
- You know... Ella has a virus... - BRUCE :
Bu bir virüs.
It is a virus.
Irisa'nın içindeki kemerbeyin parçalarına kendilerini yok etmelerini sağlayacak virüs gönderebilirim.
I can introduce a virus that will order the arkbrain fragments inside of Irisa to self-detonate.
Virüs alarmı mı?
A virus alert?
Kendi kendini imha eden Stuxnet-türü bir virüs.
Yes, it's a self-destructing Stuxnet-type.
Tabii öldü diye bilinen liderleri yaşıyordu ve dünyadaki tüm araştırma kuruluşlarından önce özel bir virüs geliştirip adını Kundakçı olarak değiştirerek intikam arayışına girdi.
So the idea here is that Scylla was believed to be dead but is actually still alive and developing an advanced cyber virus. Plus he changed his name to Fire-Starter and is seeking revenge...
Virüs, bombalar, taktik komutanı Scylla isminin geldiği yer, ne olursa işte...
The virus, the bombs, the tactical commander, where the messages from this fake "Scylla" come from... Find something. I don't care.
Virüs anıları doldurdukları siberbeyinlerde duruyor.
The packaged cyberbrains are the virus's hosts.
Tekrar oluşturmak için çabuk üreyen bir virüs enjekte edeceğim.
So in order to get it into him, I'm going to deliver it on a fast-replicating virus.
- Evet, kendi kendine çoğalana kadar enzimi vücuda virüs yayacak.
Yes, which will disseminate the enzyme until it grows on its own.
Tam olarak virüs sayılmaz.
No, not per se.
Önemli olan kısım virüs
like a hat, okay? The virus is what matters.
Braden'in kemik iliğinden kök hücre çıkarıp içlerine etkisiz halde virüs enjekte ettim.
I just removed stem cells from Braden's bone marrow and injected them into this disabled virus.
Virüs buldu.
Virus detected.
Bugün Braden'a virüs enjekte etmeyeceksiniz.
You're not injecting Braden with anything today.
- Virüs kapmış.
Well, it's a virus.
Virüs.
It's a virus.
Virüs kaptın sen.
You have a virus.
- Virüs falan kaptım herhalde de gittikçe kötüleşiyor. - Neyin var?
God.