Visage traduction Anglais
95 traduction parallèle
Sanki korkunç bir görüntü, ağızları açık bırakan,
Like a horrible visage Tongue ripped out
Hiç bir kötülük barındırmayan yüzümü görüyor musun?
Do you see my visage Which betrays no alarm?
Yüzüme bir maske verin.
Give me a case to put my visage in.
Ürkütücü bir çehresi vardı...
His was a frightening visage.
Birçokları onun karşısında dehşete düşüyor ; Biçimi, görünüşü öyle bozuldu ki, insana benzer yanı kalmadı.
As many were astonished at thee his visage was so marred, more than any man and his form more than the sons of men ;
Kimse benzemezdi Onun güzel benzine
None could e'er Replace her visage
Simana ibadet ediyoruz!
We worship your visage!
Simana ibadet ediyoruz!
We worship your holy visage!
ve ölümsüzlüğünü garantiye almak için..... kahraman portren eklendi....... ünlüler duvarımıza.
And to ensure your immortality... your heroic visage will be added... to our wall of fame.
Bu benim imajim, benim yüzüm.
It's mon image, c'est mon visage. Alors.
"Sergilediğimiz en cesur, en sert halimizi gördüler,... ki aslında o zamanlarda çok korkuyorduk."
"They see the bravest, toughest and most impenetrable visage that we can muster, " precisely at those times when we are most afraid.
Othello'nun yüzünde ruhunu gördüm ve onun onuruna ve yiğitliğine ruhumu ve geleceğimi.
I saw Othello's visage in his mind and to his honors and his valiant parts did I my soul and fortunes consecrate.
Onun gibi şeytani bir suratı kim anımsamaz ki?
Who could forget such a monstrous visage?
" Parçalanmış bir baş uzanmış yerde, kaşları çatık
" A shatter'd visage lies, whose frown
Giydiğim karalar değil yalnız sevgili annemiz adaletlere uyarak tuttuğum matem değil iniltiler sel gibi göz yaşları değil, dertli, kederli bir görünüş değil yapmacık, uydurma tavırlar değil benim gerçek halimi anlatacak.
'Tis not alone my inky cloak, good mother nor customary suits of solemn black, nor windy suspiration of forced breath no, nor the fruitful river in the eye, nor the dejected havior of the visage together with all forms, moods, shapes of grief that can denote me truly.
Ne korkunç, değil mi? Şu oyuncu sadece bir oyunda bir tutkunun hayali içinde yanlız düşüncesinin avucuna alıyor yüreğini allak bullak oluyor yüzü gözü bu etkiden. Gözyaşları içinde geçiyor kendinden.
Is it not monstrous that this player here but in a fiction in a dream of passion could force his soul so to his own conceit that from her working all his visage waned tears in his eyes, distraction in's aspect a broken voice and his whole function suiting with forms to his conceit?
Melek yüzüne bürünüp din iman kisvesinde şeytanı bile kandırabilir.
'Tis too much proved that with devotion's visage and pious action we do sugar o'er the devil himself.
Rahmet neye yarar, silinecek bir suç hiç olmazsa?
Whereto serves mercy but to confront the visage of offense?
Göklerin yüzü kararır bundan. Bu katı taş yürekli toprak bile yüzünü asıp kıyamet günü yaklaşmış gibi ürperti duyar bu yaptığından.
Heaven's face doth glow, yea, this solidity and compound mass with tristful visage, as against the doom, is thought-sick at the act.
Kelimelerinin ahenki hislenen ruhumun düşen çehresini harap etti.
The cadence of your words played havoc with the fallen visage of my yearning spirit.
Yüzün, vücudun... sen benimsin, ben de senin.
Ton visage, ton corps tu es à moi, je suis à toi. Je t'aime, mon amour.
Çünkü zayıf aksi ve ihtiyar bir adamı ortaya çıkarmak için maskesini çıkardığında Darth Vader'ın o güzel görüntüsü bozulur.
Because Vader's beautiful black visage is sullied... when he pulls off his mask to reveal a feeble, crusty, old white man.
Beslenirken gerçek şeytani yüzlerini gösterirler.
Only then do they reveal their true demonic visage.
"Yüzü büyüleyiciydi."
"Her visage was enchanting."
Yarın gece, Phoebe gümüş simasını ıslak çimenlerde gördüğü zaman gece aşıklara, kucağını açtığında Atina kapılarından iki sevgili geçecek.
Tomorrow night, when Phoebe doth behold her silver visage in the watery glass a time that lovers'flights doth still conceal through Athens'gates have we devised to steal.
Ama Penny'ye aşık olduğu gerçeğini... kavrayınca... pembenin en yumuşak tonu... bütün yüzünü kaplar.
But when he discovers the ultimate truth, that he's in love with Penny, the softest shade of pink finds its way across his visage.
Yüzün tanıdık geliyor.
Your visage is familiar.
- Yüzümü düzelteceğim.
Got to put my visage back on.
Sadık bir çehre ve dindar bir tavır, deliğinden çıkarır yılanı bile.
- That with devotion's visage and pious action we do sugar o'er the devil himself.
Bu vecih, kibir vehametinden bihaber vasfıyla veranın vecizelerine vekillik yapan, şimdilerde varisi olmayan, virane durumda bir vekil.
This visage, no mere veneer of vanity is a vestige of the vox populi, now vacant, vanished.
Yüzü olmayan insanlar.
Persons left sans visage.
Kılıç seçimini yaptığından beri, korkusuz görüntüsü hiç değişmedi.
His dauntless visage has remained unchanged since he drew forth the sword of selection!
Bu nedenle, yüzü hiçbir zaman çarpılarak çirkin bir hal almaz, ve bebek gibi olan yüzünün bakımı için Yoma öldürür, kendini ifade etmek için konuşurken bile gülümsediğinden, bu yüzden "Soluk Gülümseyen Teresa" lakabını taktılar,
Therefore, her face never distorts into a hideous visage, and she maintains the face of a doll as she kills Yoma, in which her expression is said even to be smiling, thus giving her the nickname "Teresa of the Faint Smile,"
Schiaparelli, aylarca her gece bu puslu ve değişken çehreye dikkatle baktı.
Schiaparelli peered at the hazy shifty visage night after night for months.
Bazı insanlar, yani özel insanlar benim gerçek görüntümü görebilirler.
Certain people - - Special people - - Can perceive my true visage.
Peki şimdiki görüntün ne?
And what visage are you in now, huh?
Bu ne surat.
A visage.
Şaşırtıcı! Çocuk Kayıp Elsedera ve bu korkunç bir kişi.
A lost child of the Elthedar for sure, yet so hideous a visage.
" Onların yanında ; yarıya kadar gömülmüş, paramparça bir çehre...
" Near them on the sand, half sunk, a shatter'd visage lies
Kalbimi çaldı ve çehremi değiştirdi.
Stealing my heart and changing my visage.
-... gerçek görüntümü görebilir.
Can perceive my true visage.
- Şimdi hangi görüntüdesin?
What visage are you in now, huh?
İçeri girip, ruh ya da hayalet olmadığı için, ne gören ne de duyan ölü akrabasının suratına bir kez daha bakmak isteyenlere...
Say someone enters and desires to gaze upon the visage of their dead relative one more time in a vain effort to say good-bye to someone who can neither see nor hear them because there's no such thing as a soul or spirit.
düşüncesinin avucuna alıyor yüreğini, allak bullak oluyor yüzü gözü etkiden,
could force his soul so to his own conceit that from her workings all his visage wann'd,
Rahmet neye yarar bir suç olmazsa silinecek?
Whereto serves mercy but to confront the visage of offence?
Simanız kalbime kazınmış şekilde ölüyorum.
I die with your Visage etched upon my heart.
Sadece Diana'nın yüzünü ödünç almak istedi.
She merely wanted to borrow the visage of Diana.
bu kupa'da bir sima gördüm sizinki değildi, Majesteleri.
The visage I saw in this cup was not yours, Your Highness.
Rüyalarımda da uyanıkken de, çehreniz sürekli gözlerimin önünde.
Your visage is before my eyes when I'm asleep, when I wake, when I close them.
Dünyanın dibinde Izanagi'nin gördüğü, Karısının çürümüş, iğrenç bir simasıydı.
What Izanagi saw at the bottom of the earth was a frightful, rotten visage of his wife.
Burada bir masa var. Şöminenin önünde.
Here is a table in front of a fireplace, more or less a visage.