English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ V ] / Vision

Vision traduction Anglais

7,456 traduction parallèle
Bu vizyonda çok önemli bir role sahip olduğuma inanıyor.
He believes I'm crucial to the vision.
Net değil, Joshua'nın bir görüsü var. İki kardeşle alakalı, çiftçilermiş.
Not sure, but Joshua had a vision of these brothers... couple of farmers.
Joshua'nın son görüsünü bana harfi harfine söylemesini istiyorum.
I want Joshua to tell me exactly what he saw in his last vision.
... belki görüden bahsederiz.
Then maybe we'll tell you about the vision.
Yeni bir görü geliyor.
He's having a vision.
Bu yüzden Joshua'nın kimi gördüğünü bana söyleyeceksiniz.
And that's why you need to tell me who Joshua saw in his vision.
Joshua'nın ilk görüsü onu hepimizin bir araya geldiği Houston hastanesine yönlendirdi. Rose idi, unuttun mu?
So Joshua's first vision that led him to Houston Memorial where we all met, it was of Rose, remember?
Madem öyle, Joshua'nın görüsünde kim var bana söyleyin...
In that case, tell me who Joshua saw in his vision,
- Yeni bir görün var mı?
- Have you had a vision?
Ah, Joshua. Gördüklerine dikkat etmedikten sonra kehanet görü yeteneğinin ne faydası var?
Oh, Joshua, what good is the gift of prophetic vision if you don't pay attention to what you see?
Görüm hakkında.
My... vision.
Joshua'nın son görüsünü anlatın. Tek istediğim bu.
Just tell me what Joshua saw in his last vision... that's all I ask.
Görülerimde bu iki çocuğu gördüm.
I saw these two boys in my vision.
Görüleri olan adama ihtiyacınız var, bu da demek oluyor ki son görüsünü benimle paylaşmanız lazım yoksa... onu ölü olarak bırakacağım.
You need a man of vision, which means you need to share his latest vision with me, or... I will leave him for dead.
Joushua'nın son görüsünde gördüğü buydu.
That's what Joshua saw in his last vision.
Bizim dışımızda kimse gerçek görümü bilmiyor.
No one knows about the real vision but us.
Bir görü gördün.
You had a vision.
Josh bir görü gördü.
Josh just had a vision.
Sizce de bu Joshua'nın görüsündeki ağaç değil mi?
Whoa. Do you think this is the tree from Joshua's vision?
Joshua bir sebepten dolay burayı görmüş olmalı, değil mi?
Joshua must have had a vision of this place for a reason, right?
Göründeki ağaç... yağmur tarafından yok edilmemiş miydi?
The tree in your vision... wasn't it killed by rain?
- Marcus! Şimdi yaptıklarımızı paylaşmanın vakti geldi. Kesinlikle eleştiri yapmamak garantisiyle tabii.
Well... now's the part where we typically share our work, obviously with a safety net of no criticism, just appreciation for each other's inner vision.
Vizyonumuzu geliştirmede bazı sorunlar yaşıyoruz.
We're having a little trouble realizing their vision.
Boulder City, Nevada'ya, Hoover Barajı'nın olduğu yere çünkü polis ağırlık bağlanarak suya atılan bir kadın bulmuş.
Boulder City, Nevada, my vision, home of the Hoover Dam, because police there found the body of a woman, wrapped and weighed down in the water.
Anlaşılan rahibimizin bir hayali varmış. Beni belediye başkanlığı makamında, seni de emniyet müdürü masasında görmek istiyor.
Seems the reverend has a dream... a vision of me in the mayor's office, you at the chief's desk.
Gördüğü görü onu aşırı şaşırttı o kadar.
That, uh, vision just threw her for a loop is all.
John, görümdeki ışık, korkutucu kutsal ışık.
John, the light in my vision, the terrifying holy light.
Görümdeki gibi.
It's time to come home. It's just like my vision.
"Hayal gücü olmayınca insanlar kaybolur."
"When there is no vision, the people perish."
Ama görümde bizi kurtarabilecek Evo'ları da gördüm.
But my vision also showed me the Evos who can save us.
Onlarla ilgili bir görü gördüm. Bir kehanet.
I had a vision about them, a prophecy.
Babamın Markridge vizyonun idrak edeceğiz ve bunun ötesine geçeceğiz.
We will realize my father's vision for Markridge, And we will transcend it.
Abigail bu güzelliği bana getirdiğin için teşekkür ederim.
Abigail, thank you for bringing this vision to me.
First Leydi olarak başkanın Abbudin'in geleceğiyle ilgili vizyonuna elçilik yapmaları için onları ben seçtim.
As First Lady, I've enlisted them to serve as ambassadors of the president's vision for the future of Abbudin.
Şehrinizin yandığını görmüştüm.
I have seen a vision of your city in flames -
Görülerimde.
In my vision.
Bir arkadaşım hakkında görü gördüm de.
I... I had a vision of a friend.
Görü görmelisin.
You need a vision.
Yaşam mahalleri, gece görüşü.
Mess decks, night vision.
Hafıza kaybı yok, bulantı veya bulanık görme de yok.
No memory loss, nausea, or blurred vision.
Senin kahvaltılık yumurtandan beyni yedim ve yoldayken bir imge gördüm.
I had a bite of your eggs and brains on my way out and I had a vision.
Ama işin gerçeği, Jerome hakkında bir imgeyi daha kaldıramam.
But the truth is, I can't handle another vision of Jerome.
Yakın mesafe görüş keskinliği.
Low distance vision acuity.
Az önce gördüğümüz hayalin anlamı ne peki?
That vision that we saw... What does it mean?
Kendi gözlerinle gördüklerini neden kabul etmekte zorlanıyorsun... aynı şeyi gördük.
We're talking about you. Why do you refuse to accept what you've seen with your own eyes... That we shared a vision?
gördüğünün anlamını biliyordun hadi söyle... bunun anlamı neydi?
You knew what that vision meant. So, you tell me... What'd that vision mean?
Adım Boon, bölgeye yeni geldim ve komşuma merhaba demek istedim. Söylememin sakıncası yoksa komşum bir içim su...
My name's Boon, I'm new to the area, and I just wanted to say hi to my neighbor, who, if you don't mind me saying so, is a vision...
Öngörünle ilgili çok acele etme...
About your vision. Don't be too quick...
Bir öngörün mü oldu?
You had a vision?
Öngörü mü?
Vision?
Öngörüm!
My vision!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]