Vücudumu traduction Anglais
908 traduction parallèle
Size vücudumu satmak istiyorum.
I want to sell you my body.
- Evet, vücudumu sergileyeceğim.
- Yeah, show my shape.
Benim ölü vücudumu geçerek konreye gidebilirsin.
You'll go to the convention over my dead body.
Bütün vücudumu kapladı.
It's all over my body now.
Vücudumu formda tutmak, zihnimi uyanık tutmak... ve ev sahibimi yatıştırmak, tam zamanlı bir iş bu.
Keeping my body fit, keeping my mind alert... and keeping the landlord appeased, that's a full-time job.
Yoksulluk içimi kemiriyor ve şu kokuşmuş vücudumu çürütüyor.
Poverty gnaws at me and rots my whole, stinking body.
- Bu vücudumu göstermeyecek!
- This won't do anything for my figure!
Vücudumu iyileştirebilirdi. O zaman gülmem ve şarkı söylemem doğal olurdu.
He could have healed my body, and it would have been natural for me to laugh and sing.
Kendi vücudumu öğrendim.
I learned to bend my body to them.
Yaşadığım süre cehennemim olacak bu dünya, bu kafayı taşıyan biçimsiz vücudumu görkemli bir taç süslemezse.
I'll make my heaven to dream... upon the crown... and, whiles I live, to account this world but hell... until this misshaped trunk that bears this head... be round impaled with a glorious - crown.
Ya vücudumu hazırlamaya çalıştılarsa...
If they tried to prepare my body...
O, Moby Dick'ti ruhumu ve vücudumu parçalayan.
It was Moby Dick... that tore my soul and body until they bled into each other.
Tam 4 ay boyunca sözümona iyilik meleği beni izledi. İnceledi, deldi. Savunmasız vücudumu talan edip, yağmaladı.
For four months this alleged angel of mercy has pored, probed, punctured, pillaged and plundered my helpless body while tormenting my mind with a steady drip of baby talk.
Yeni vücudumu görebilir miyim?
When can I see my new body?
Bir ayağı çukurda bir ihtiyarın vücudumu takdir etmesi... bence gayet hoş. Hem ben de herhalde bunu hak ediyorum.
I think it's mighty fine how that old fellow, on death's doorstep takes in my shape with what I consider deserved appreciation.
Aslına bakarsan öldüğüm zaman vücudumu Columbia Tıp Merkezi'ne vermeye söz verdim.
As a matter of fact, when it's time for me to go... and I may go just like that... I have promised my body to the Columbia Medical Center.
Yani vücudumu mu?
Me? Oh, my body.
Ben, Dov Landau vücudumu, beynimi, ruhumu ve varlığımı vücudumu, beynimi, ruhumu ve varlığımı...
I, Dov Landau... "... do give my body, my brain, my soul and my being... do give my body, my brain, my soul and my being...
Vücudumu ıslak bez ve sabunla siliyorum... Sonra da havlu ile kuruluyorum.
The guard had his back turned, and I pretended like I was drying myself off.
Seninle gelirdim. Vücudumu ele geçirmeden önce, kalbimi fethederdin.
I would have come with you for you had taken my heart before you captured my body.
Geçim kaynağımı değiştirebilirim ama vücudumu, yüzümü yada ruhumu değiştiremem.
I can renew a passport... but I can't renew my body... or my face or my health.
- Vücudumu kırmış olabilirsin ama - aklım ne kadar güçlenmişti bilmiyordun
You may have broken my body but you've no idea how powerful my mind has become.
Haftada bir gün, vücudumu dinlendiriyorum.
Cleans out my system for the week.
- Yaşam vücudumu terk ediyor. ama aklım kalıyor.
Life is leaving my body, but my wits remain.
Okların vücudumu deldiği, ve yükseklerdeki elin üzerime indiği için.
Your hand presses down heavily on me.
Sargon vücudumu ödünç aldı.
Sargon borrowed my body.
Su vücudumu yıprattı.
This water has undermined my system.
" Benim geleceğimde kendini fayda sahibi diye tanımlayan herkes özgür olanlar dışında, ardımda bıraktığım benim vücudumu parçalara ayıran ve beni herkesin önünde yiyenlerin bulunduğu servete sahip olacaklar.
" All those named as beneficiaries in my will - except freedmen - will have my belongings on condition that they out up my body and eat the pieces in full view of everyone.
Catherine'e bakmak istesem bütün vücudumu o yöne döndürmem gerekiyor.
If I look at Catherine I shift the whole base of my body around this way.
Bütün vücudumu zinde hissettiriyor, rüzgâr denizden tuzun tadını taşıyordu.
My entire body could feel the nice Taste of salt the wind carried from the sea.
Vücudumu bekleyen on binlerce hatun var.
There's 10,000 chicks waiting for my body.
Vücudumu yokladım ve her yerimin kan olduğunu farkettim.
I feel my body and realize there's blood everywhere.
Vücudumu ve zihnimi zayıflatmışım.
I've weakened my body and brain.
Vücudumu Rock Hudson'a benzetirler.
People say I have the body of Rock Hudson.
Tiyatro dilinde vücudumu yani.
That means my body in theatre talk.
Arkadaşı Valerie de benim vücudumu beğenmiş.
Her friend, Valerie, says she's hot for my body.
Çıplak vücudumu sana göstermeden ölebilmem bana mutluluk veriyor.
That I can die without showing you my bare skin makes me happy.
Gelip gitmekte serbestim, vücudumu mektup yazmak için kullanıyor.
I'm free to come and go, so she uses my body to write letters.
Vücudumu mektup yazmak için kullanıyor.
She uses my body to write letters.
Benimle birisinin ilgilenmesi gerekiyorsa vücudumu şu arkada saklanan Bay İwakura'ya teslim etmeyi yeğlerim.
If somebody needs to take care of me, I'd rather give my body to Mr. Iwakura, who's hiding back there.
Kendi özgür iraden vücudumu sarmaya gelecek.
Of your own free will yo came to surrender a part of your body to me.
Vücudumu ellerinle ve kollarınla ez.
Crush my flesh in your hands and arms.
Silahla beni tehdit edip köhne... küçük evine soktu... elbiselerimi çıkardı ve... karşısında vücudumu teşhir etmemi istedi.
She forced me at gunpoint... into her crummy little house... stripped me of my clothes... and made me exhibit myself in front of her.
Uyuşturucu vücudumu mahvediyor.
The drugs have destroyed my body.
Gerektiği taktirde, vücudumu Clouseau'ya teslim etmek için hazırlıklıydım.
I was prepared to surrender my body to Clouseau if it was necessary.
Ruhum olmadan vücudumu vermem vucudum olmadan da ruhumu.
I don't give my body without my soul... nor my soul without my body.
Çenemi okşadığı o an....... bütün vücudumu alevler basmıştı.
When he caressed my chin... -... warmth filled my entire body. - Don't be scared.
Çocukluk yıllarım vücudumu gerekli yeteneklerle donatmakla geçti en rezil, en edepsiz istekleri tatmin etmek için.
My childhood years were spent in endowing my body with the capacity to satisfy the basest, most outrageous desires
"Benim vücudumu kullanarak, tanrı Apollon seninle konuşuyor."
" Apollo speaks to you through me.
Bununla vücudumu da yok edebilirsiniz, General.
You can also destroy my body with these, General.
Vücudumu mu?
My body?