Vücutlarımız traduction Anglais
316 traduction parallèle
Vücutlarımız toprak, düşüncelerimiz çamur bizim, ve ölümle yatıp ölümle kalkarız.
Our bodies are earth and our thoughts are clay, and we sleep and eat with death.
Yüzlerimiz 45 gösteriyor, vücutlarımız ise 18 yaşında.
Our faces look 45, our bodies 18.
Boğulmuş vücutlarımızı açıp, nefes almalarını sağlamalıyız.
To unmask our suffocating bodies and let them breathe again.
Vücutlarımız o kadar beyaz değil ama güçlü.
Our bodies not so white, but they are strong.
Belki de yaşam gücü, ruhlarımız vücutlarımızı terkedince, Tanrının evrenine geri dönüyoruz, hayatın bir parçası olmanın güvenli olduğu yere.
Perhaps when our life force, our souls, leave our bodies, we go back into God's universe in the security of being part of all life again.
Ölümlü vücutlarımızın çürümesi.
The perishability of our mortal bodies.
Vücutlarımız hayal bile edemeyeceğimiz durumlara uyum sağlamaya elverişli.
Our bodies are capable of adjusting in ways we've hardly dreamt of.
Vücutlarımızı da o paraya satıyoruz.
We sell our bodies for the same price.
Vücutlarımızın bedelinin et ile aynı olması çılgınca bir şey.
Something's crazy when our bodies cost the same as beef.
Bir arada yatalım. Vücutlarımız bizi sıcak tutacak. Aynı Eskimolar gibi.
Our bodies'll keep us warm, just like the Eskimos.
Vücutlarımız arasındaki sorunlardan oluşmuş bir boşluk ve bunu bünyesinde barındıran kutsal ruh olarak adlandırılan şey.
The chasm between the body, which is made of matter, and that which it embodies, namely, the immortal soul.
- Vücutlarımızı çalmak için mi?
So you could steal our bodies from us?
Vücutlarımız, Sargon.
Our bodies, Sargon.
Sonra da mekanik vücutlar yapıp, aklınızı onlara nakletmeyi ve vücutlarımızı geri vermeyi mi düşünüyorsunuz?
Then you intend to construct mechanical bodies, move your minds into them, and then return our bodies to us.
Vücutlarımız kesilmiş ve yara iziyle dolu, sanki savaştan çıkmış gibi kan kaybı ve sürekli acı yaşama gücümüzü tüketmeye başladı.
Our bodies cut and scarred, as if from battle, the loss of blood and constant pain began to sap our vitality.
Küçük bir duş alanı kuracağız ki küçük sevimli vücutlarımızı yıkayabilelim.
We'll set up a little shower area... so we can wash our cute little bodies.
On yaşında birbirimize vücutlarımızı gösterirdik.
We exposed ourselves to each other at ten.
Vücutlarımız kendinden geçmiş halde. On beş renk, hepsi de en güzel renkler. Düşün ki elele tutuşmuşuz bir bütün olmuşuz.
We're seeing colours, all the most beautiful colours you can imagine.
Göğüslerimiz doldu. Kollarımız serbest kaldı ve vücutlarımız serbest oldu ve şimdi biz güzeliz.
And we're holding hands because we're one, and our breasts become full and our arms become free and our bodies become free.
Göğsümüz dolu. Vücutlarımız ılık.
Our breasts are full, our bodies warm.
Vücutlarımız birbiri içinde erimiş, kan kırmızı bir havuzda yıkanıyor gibiyiz.
Our bodies have melted into one, bathing in a crimson pool.
Vücutlarımız hep karşı koyardı.
- Our bodies always objected.
Düşünün, kendi yuvalarımızda yaşarken, kuru, sıcak ve yumuşak vücutlarımız vardı.
Think, when we lived in our own burrows : Dry, soft, warm bodies.
Vücutlarımızın uyum göstermesi zaman alır.
- lt takes time to adjust. - ( lndicator dings )
Bu oyunu sürdürdük ta ki vücutlarımız bir diğerini keşfetmeye başlayana dek vücutlarımızı karşılıklı yoklamış, yoklamıştık, hatırlıyor musun?
That game continued... until our bodies started to search for each other... searching, searching, remember?
Ve çok büyük miktarlarda bilgiyi vücutlarımızın dışında depolamayı öğrendik.
So we learned to stockpile enormous quantities of information outside our bodies.
Dünya'da, vücutlarımızı zevk için kullanırız.
On Earth, we use our bodies for pleasure.
Yapmamız için bize kalan tek şey vücutlarımıza dokunmaktır.
The only thing left for us to do is to touch our bodies.
Japonya'da Anjin-san, vücutlarımızdan utanmayız.
In Japan, Anjin-san, we have no shame of our bodies.
- Aklımızı kontrol etmek için vücutlarımıza yaratıklar soktu.
He... he put creatures in our bodies to control our minds.
Aralık ayıydı,... ama içerisi ılıktı çünkü vücutlarımızın ısısı içeriyi ısıtıyordu.
It was December, but it was warm inside because we made the heat. We heated it up with our temperature, body temperature.
Birlikte olduğumuz eğlencenin zirvesinde olduğumuz, en romantik aktivitelerimizde, aşkımızın vücutlarımızdaki fiziksel izdüşümü anında, ve Bundy'ler de her ne yapıyorsa... kişisel mahremiyetimiz ihlal edildi.
And, Lord, I'd just like to say, other people get to eat like this all the time. Animals at the zoo eat better than me, and more often, I might add.
Değer verdiğimiz şeyler, sevdiklerimiz, dostlarımız, vücutlarımız, aklımız, hepsi bize ödünç verilmiştir.
All that we treasure, our loved ones, our friends, our body, our mind, are but on loan to us.
Vücutlarımızı özgürleştirme ihtiyacımızı başka nerede ifade edebiliriz ki?
Where else can you express this need to free our bodies?
Sonsuz yaşam için dirilişe inanıyor ve umut ediyorum... Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla... yol göster yüce kardeşliğimize... ve vücutlarımızı toprağa teslim ettik.
In sure and certain hope of the resurrection to eternal life... through our Lord Jesus Christ... we command to Almighty God our brothers... and we commit their bodies to the ground.
Vücutlarımız ruhlarımıza nakil olacak ve Tanrı'yla buluşmak için bulutların arasından çağrılacağız.
Our bodies will be transformed into spirit... and then we'll be called up in the clouds to meet God.
Bizler kadınız, bizim vücutlarımızın kendisi silah.
We're women, and our body is a weapon, too.
Vücutlarımızın kutsallığı bozuldu, değiştirildi.
Our bodies have been violated, changed.
Çünkü vücutlarımız sadece Tanrı Kelamını duyabilsin diye, kilise tarafından sağırlaştırıIdık.
Because we're too deafened by the din of our bodies to hear God's Word.
kısa zamanda onları uzaklaştıramazsak, vücutlarımız hücresel bağlarını kaybetmeye başlayacak.
If they're not removed soon, our bodies will lose their cellular cohesion.
Buhar vücutlarımızı ateşte dövülmüş kılıçlar kadar güçlü yapıyor!
Steam makes our bodies strong as swords tempered in the fire!
Bu yemek için teşekkürler lütfen yediklerimizi ve hizmetindeki vücutlarımızı kutsa.
We thank you for this food. please bless it to the nourishment of our bodies and our bodies to thy service.
Dinleyin! "Vücutlarımız aşkın müziğini çalarken ağladım."
Listen! "I wept as our bodies made the music of love."
Onun da maddesel bir yapısı olmaz, fakat bu boyuta geri döndüğümüzde her şey bıraktığımız gibi karşımıza çıkar. Binalar, ağaçlar, hatta vücutlarımız.
It becomes non-corporeal as well, but when we return to this dimension, everything is just as we left it - the buildings, the trees, even our bodies.
Vücutlarımız bu şekilde çalışmadığı için şanslıyız.
Fortunately, our bodies don't work that way.
Vücutlarımız ve Ruhlarımız Güzel kitaptır.
Our Bodies, Ourselves. Good book.
Peki Dick, görevimiz bitip, bu dünyadan ayrıldığımızda bizim vücutlarımız da mı böyle olacak?
But, Dick, when our mission ends and we leave this planet, will our bodies end up like that? Of course. It's happened a million times.
Vücutlarımızın "his" ürettiklerini biliyor muydunuz?
Because we can't leave yet. Did you know that our bodies can produce feelings?
Yaşlı olanlarımız tökezlediğinde... gençlerimiz bayrağı devralacak ve vücutları harap olana dek taşıyacaklar.
When the older ones among us falter... the youth will stiffen and remain until their bodies decay.
Adamlarımın vücutlarını kullanarak bizim sempatimizi kazanacağınızı mı düşündünüz?
You thought using their identities would gain our sympathy?
Aldığımız raporlar kabataslak olsalar da insanların mutasyona uğrayarak değiştiklerini vücutlarının şişip çarpıklaştığını bildiriyor.
We have gotten reports, sketchy at best... of people mutating, their bodies swelling and distorting... changing somehow.