Vücüdun traduction Anglais
12 traduction parallèle
Üstündeki koca beyaz vücüdun derisi pörsüyüp, taşakları buruş buruş olunca sen beni çok ararsın.
I know you'll be missing me when you got that big, white, wrinkly body on top of you with his loose skin and old balls.
Aksi takdirde, bütün vücüdun kaşınmaya başlar.
Otherwise, your whole body will start itching.
Dylan, eğer beni duyuyorsan, İnsansıl vücüdun onarımı tamamlandı.
Dylan, if you can hear me, we have a fix on my humanoid body.
Vücüdun kaplandığı şu filmlerden birini izlemiş miydin?
You ever see one of those body-snatcher movies?
Vücüdun hayır diyor, ve onları çıkartmak zorunda kalıyorsun.
Your body says no, so you have to get them removed.
"Vücüdun yaşaması kandadır."
"The life of the flesh is in the blood."
Bana gösterdiğin şeyler, yüzün, vücüdun, senin...
What you've shown me of yourself, your face, your body, your...
Vücüdun nasıl görünürse görünsün seni sevdiğimi söyledim.
I said I love you no matter what your body looks like.
2 saniye içinde, vücüdun farklı yerlerine 2 atış yaptın.
Within 2 seconds, you put 2 shots into different parts of the body.
Vücüdun hazırlanması, klasik tabut, izleme, mezar hazırlama, mezar, ve güzel işlemeli bir mezar taşı.
Preparation of the body, classic series casket, viewing, gravesite preparation, burial, and a lovely engraved granite headstone.
Vücüdun ürettiği en iyi şey.
The best thing is, the body produces it.
Çünkü beyninde ne varsa vücüdun bunu dışarı vuruyor.
Because whatever's on your mind hangs on you like a sign.