Wanderlust traduction Anglais
29 traduction parallèle
Dolaşma arzunu mu kaybettin?
Have you lost the Wanderlust?
Bu ani seyahat tutkusunun sebebi nedir?
Well, why the wanderlust all of a sudden?
Arzuyla dolaşır.
I've got that wanderlust
Bu da benim seyahat tutkumu köreltti.
That killed my wanderlust.
Dış görev takımlarından gelen raporlara göre, yolculuk etme tutkusu ile yanıp tutuştukları... risk alma, heyecan arama ve keşfetme ideallerinin sorumluluğunu almama gibi özellikleri varmış.
From the away team reports, they seem afflicted with terminal wanderlust- - risk-taking thrill-seekers, with no responsibility to the ideals of exploration.
Annen yolculuk yapmaya hep tutkundu.
She always had the wanderlust, your mother.
Merak ettim.
The wanderlust has got me.
Bu durum ben de bir tür ruhsal tutku geliştirdi, ister istemez.
I think, from that, I developed a kind of spiritual... wanderlust, if you like.
Annem seyahat tutkunuydu.
My mom had wanderlust.
Bu çok acayip, çünkü bir süredir dünyayı gezme tutkum içime New York'a gitme arzusunu ateşledi.
This is very odd, because for some time now, my wanderlust has stoked in me this deep inner urge to visit New York.
"Yolculuk tutkusunu, macerayı, sık sık uçmayı." düşünüyordun.
You were thinking, "Wanderlust, adventure, frequent flier miles."
Babam yerinde duramazdı.
My daddy had the wanderlust.
... seyahat tutkusu dediklerinden vardı.
Wanderlust thing going.
Herkeste u yolculuk merakı nereden çıktı merak ediyorum, mantıklı Bay Knightley'de bile var.
I don't know why everyone is infected by this wanderlust, even sensible Mr. Knightley.
Henry Griffin'in dünyayı keşfetme isteği bizi bu akşam çöp kutusuna getirdi.
On this cool crisp evening the wanderlust of Henry Griffin has led me to... garbage.
Onun emailine inanmayı seçtim onu bir seyahat tutkusu yüzünden kaybettik.
I choose to believe his e-mail we've lost him to a spasm of wanderlust.
Çocuğun seyahat tutkusu vardı, kesinlikle zarar vermeyi kastetmedi.
The boy filled with wanderlust, he really meant no harm.
Üniversitede seyahat tutkusu işte.
Post-collegiate wanderlust.
Ama ben çılgın, tutkusu olan özgür ruhlu bir sanatçıyım..... ama sen kıçı kırık bir ineksin kimse seni bir yere uyduramaz ama buradasın.
But I'm a wild, free spirit artist-type with wanderlust, and you're a tight-assed geek boy who doesn't really fit in anywhere but here.
O kadar da yol aşığı değilim.
I'm sort of past the wanderlust stage.
Wanderlust Travel. "Seyahat Tutkusu." Bu çok egzotik.
"Wanderlust Travel."
Yolculuk tutkuna fazladan bir günlüğüne engel olabilecek misin?
Do you think you can dampen down your wanderlust for one extra day?
Yolculuk yapıyordum diyelim. Bildiğin gibi,
Call it wanderlust.
Çünkü her zaman evinde hoş karşılanacağını bilir. Seyahat tutkusu olsa bile.
Because he knows he's always welcome home... wanderlust or not.
-... yürüme arzusu anlamını verir?
- "the desire to hike"? - Wanderlust.
- Wanderlust. Bakışlarını tarif etmek için de kullanabiliriz o sözcüğü.
A word which could also be used to describe that look in your eye.
Canın gezmek mi istiyor Maud?
A dose of the wanderlust, Maud?
Seyahat tutkunun yatışıp yatışmadığını sormak için doğru bir zamanmış gibi geldi.
It just seemed a prudent time to ask whether your wanderlust had subsided.
Biraz yolculuk tutkusu çektiği için onu affedebilirsin.
You can forgive him a bit of wanderlust.