Wardrobe traduction Anglais
1,558 traduction parallèle
Hepiniz birden gardırobun içinde ne yapıyordunuz?
What were you all doing in the wardrobe?
Yatağım, dolabım, ay maskem, küçük sevimli deniz şakayığım.
My bed, my wardrobe, my moon mask... my little cuddly sea anemone.
Size bir giysi dolabı vereceğiz.
Well provide you with a wardrobe that you get to keep after the shoots over.
Kendi dolabınızı getirin.
Bring your own wardrobe.
Kıyafet dolabı, makyaj, hepsini unutun.
Wardrobe, make up. Forget about it.
Hedef göstermek istemem ama k ostüm departmanını suçluyorum.
You know, I hate to point fingers but I'm gonna blame the wardrobe department.
Kostüm departmanı mı?
The wardrobe department?
Senden istediğimse onun gardırobunu tasarlamak.
And designing his wardrobe is what I want you to do.
Tatlım, gardıropta para vardı, değil mi?
Darling, there's money in the wardrobe, ey?
Bir geyşanın zarif kıyafetlere ihtiyacı vardır. Tıpkı bir ressamın boyaya gerek duyduğu gibi.
A geisha needs an elegant wardrobe just like an artist needs ink.
Bayan, Bütün gardrobumu yenilemek istiyorum.
Miss, I want a whole new wardrobe.
Dolabıma biraz renk katmam gerekiyor.
hold that for a second...'cause I need to put some color in my wardrobe.
Canının istediği zaman gardrobunu yeniden düzemezsin.
You can't get a new wardrobe anytime you want.
Giysilerini hor gördüğüm gibi sana da acı ve alçalma yaşatacağım
♪ As I insult your wardrobe, ♪ ♪ causing you such pain and humiliation ♪
Lütfen o güzel gömleği rezil dolabımdan çıkar.
Please pick out a decent shirt from my crappy wardrobe.
Elbise dolabını su bastı.
The storm flooded the wardrobe.
Ya bu dolap her zaman mı işe yarar arkadaş, olacak şey değil ya!
Hey, does this wardrobe always come in so handy?
Görmüyor musun, gardrob taburenin üzerine düşmüş!
Can't you see that the wardrobe fell on the footstool? !
Giysileri buraya bırakıyoruz.
Here's our wardrobe.
Ve şimdi de karşınızda benim dolabım.
And here at the moment is my wardrobe.
Kalbime. En çok elbise, en büyük gardırop bende.
I have the most clothes, the biggest wardrobe.
Tamam, kıyafetimiz var.
Okay, we've got wardrobe.
Tamam, giysilerimiz var.
OK, we've got wardrobe.
Tobias stüdyodaki elbise ve makyaj bölümüne girmişti.
[Narrator] Tobias had gained access to the studio's wardrobe and makeup department.
Bütün gardırobumu.
My entire wardrobe.
Gösterisi için.. .. gardrobunu Milan'dan aldıklarıyla doldurdu..
She shopped for her show wardrobe in Milan,
Kendimize yeni bir gardrop yapabiliriz.
Buy ourselves a whole new wardrobe.
Tam orada bir gardırop var, bir sola iki sağa dön merdivenin altında, sandıkları geç, tam solunda.
There's a wardrobe. First left, second right, past the bins, fifth door on your left.
Kaptanın giysi dolabında buldum.
I found it in the Captain's wardrobe.
Kiyafet degistirecegim.
I got a couple of wardrobe changes.
- Ben Aslan, Cadı ve Dolap'ı okudum.
I read "the lion, the witch, and the wardrobe."
Kıyafet olayına gelince. Yaşın taytları hatırlamayacak kadar küçük mü?
Regarding wardrobe, are you too young to remember spandex?
Oh, ama istediğiniz diğer şeyleri yerine getirdim. Yaban mersini ve kerim peynir odanıza servis edilecek, istediğiniz giysileri dobınıza yerleştirilecek.
Craft services will be getting your blueberry cream cheese, wardrobe will get you those sweaters, and because you don't like to learn people's names,
Benim dolaptan kendine bir şeyler bul.
Help yourself to my wardrobe.
Bunlar Taylor Shane'in son kıyafetleri.
This is the final wardrobe of Taylor Shane.
Gardırop.
The wardrobe.
Hapishane sonrası kıyafet seçimi konusunda çok yetenekliyimdir.
I've got a knack for picking out the post-prison wardrobe.
Sana demiştim düzenli bir dolabım var.
I told you I had wardrobe approval.
Yeni kampanya, yeni gardırop.
New campaign, new wardrobe.
O para, okula dönüş gardırobuma ancak yetti.
Well, it barely covered my back-to-school wardrobe.
Çünkü senin oturacak bir yere ihtiyacın var ve benim de kiraya, ayırdığım parayla okula dönüş gardırobumu yenilemeye.
Because you need a place to live and I need rent money to pay for my newback-to-school wardrobe.
Giysilerin burada.
Here's your wardrobe.
Kıyafetleriyle sorunu ne?
What is it with her and her wardrobe?
- Muhteşem bir gardırop haricinde mi? Hayır.
- Besides a fabulous wardrobe, no.
Elbiseyi ve ayakkabıları da geri almam gerek.
I'm gonna need the dress and the shoes back for wardrobe
Ve anneniz gardıroptan çıkar!
And your mother jumps from the wardrobe!
Bu kostüm kamyonu.
That's the wardrobe truck.
Bu gardrop.
This is the wardrobe.
O dolabın içinde bir şey var mı?
Is something in that wardrobe?
Dolabın üstünde dolaşmayın!
Don't walk on the wardrobe.
Dolaplar.
The wardrobe.