Wasteland traduction Anglais
408 traduction parallèle
Burayı boş bir araziye çevireceğim!
I'm going to reduce this place to a barren wasteland.
Burası Allah'ın belası boş bir arazi.
This is a Godforsaken wasteland.
Burası çöl gibi.
This is a wasteland.
Meşe ağacının altından çıkması çorak arazide bir mucizeydi, çocuğun kaderi hiçe saydığını hissettim.
Under the oak that was arose by miracle in the wasteland, the kid felt first defiance of destiny.
Gençler için çorak arazi.
A wasteland for the young.
Zavallı topraklar, artık çöplüğe dönmüş.
Poor land, now turned into a wasteland.
Barbarlar beni bu Allah'ın belası yerde öldürsün diye savaştan sağ çıkmadım ben!
I survived a war, only to get killed by savages in this godforsaken wasteland!
Çorak toprakları çok değerli otlaklara çevirmişsiniz.
You've turned wasteland into top-grade pasture.
Amerika iyi yemek için haykıran engin bir çorak bölge.
America is a vast wasteland crying for the culture of fine food.
Pekala dahi, kahramanım, çorak ülkeye gidebilmen için Mike'la evlen mi diyorsun bana?
So, my genius, my hero you are suggesting that I marry Mike so I can get to that wasteland?
İstihbarat kaynakları bulguları bu çok gizli projenin merkezinin - - Zarkov adasında Arktik tepelerin hemen altında olduğunu bildirdiler.
Intelligence sources traced the site of the top-secret project to the foggy wasteland below the Arctic peaks of the Zarkov islands.
Bu çorak araziyi, güzel bir yere dönüştürmenin bir yolunu bulduğumu düşündüm.
I thought I'd found a way to turn the wasteland into a place of beauty.
Eski bir dünya, şimdi buzul kaplı çorak bir arazi ve gezegende ölüm rüzgarları esmek üzere.
Orbiting Psi 2000, an ancient world, now a frozen wasteland about to rip apart in its death throes.
"Çöl" kelimesi kuraklık ve çorak arazi anlamına geliyor.
The precise meaning of the word "desert" is a waterless, barren wasteland.
Atıklar dışında hiç bir şey bulamayacaksın.
But suppose you find nothing but... but wasteland?
Ananı babanı bırakıp, buz gibi ıssız bir yerde mi evlenmek istiyor seninle?
And he asks you to leave your father and mother and join him in that frozen wasteland and marry him there?
Tokyo harap oldu, yanmış, çorak.
Tokyo was a vast, burned out wasteland.
Uzun sürmez, çorak topraklardan başka hiçbir şeyi kalmayacak.
And it won't be long, he'll have nothing left but unredeemable wasteland.
20 yıl önce, bu geniş çorak toprakta kimse, her türlü kentsel hizmetleri barındıran ve Amerikan anakent merkezlerinde yaşanan hiçbir sorunu olmayan her yönüyle gerçekleştirilmiş kentler inşa edebileceğimizi düşünemezdi.
20 years ago, no one could imagine that in this vast wasteland, we would build fully realized cities with all of the urban services and none of the urban problems of America's metropolitan centers.
Bugün İsviçre Alpleri'nde bir cennet, yarın çöl olacak.
Today, a paradise in the Swiss Alps, tomorrow, a wasteland.
Çöl araziyi geçmek için yarış halinde.
streaking across the desert Wasteland.
Bizimkisi bataklık, lanetlenmiş bir toprak parçası.
Ours is a wasteland, an accursed land.
Burası Yelan, işe yaramaz bir bölge.
This is Yelan, it's a wasteland.
Birşekilde kobay olarak kullanılabileceğini düşünüp, böylece adamızda bu korkuya neyin neden çevirmeye çalıştığını bulmayı düşündü.
He felt that he could in some way become a guinea pig, that he could help in discovering what was causing the horrors that were destroying our island, transforming it into a wasteland of terror.
Ülke çöle döndü, kaos...
A wasteland, chaos...
Uçsuz bucaksız çorak topraklar aştın.
You have crossed the great wasteland.
Issız topraklarda avare avare dolaşan bir adam.
A man who wandered out into the wasteland.
Issız Toprakların Savaşçısı!
The Warrior of the Wasteland!
Şimdi, esirlerim diyor ki benzininizi Issız Topraklardan uzağa götürmeyi planlıyormuşsunuz.
Now, my prisoners say you plan to take your gasoline out of the Wasteland.
Issız Toprakların hakimi Humungus " tur!
The Humungus rules the Wasteland!
Issız Topraklardan güvenlik içinde geçmenizi sağlayacağım.
I will give you safe passage in the Wasteland.
Biz de etrafta dolaşıp onlar gibi mi olacağız?
Do we wander the Wasteland and become like them?
Ve artık hayat olmayacak çorak arazi.
And It's a barely wasteland where life no longer exists.
Yıllar geçtikte gezegenimiz gitgide verimsiz bir hale geliyor.
Over the past year, our planet has become a barren wasteland.
Rakibi, dosdoğru Yıkım Şehrinden geliyor.
The challenger, direct from out of the Wasteland.
Hiç cinsellik olmayan bir yerde yaşıyoruz.
We live in a sexual wasteland.
Çöllük bölgeyi sınırlayan, bir sürü yetimhaneden birisi olan yetimhane 43'ün gardiyanıyım,
I am the Warden of Orphanage 43, one of the many orphanages that border the wasteland.
Canavar diye bir şey yoktur. ... gezegeninizi çorak bir çöle çevirene dek mutasyon geçirecektir.
... mutating endlessly until your planet is a barren wasteland- -
Bu tam bir çöplük.
this is serious wasteland.
Neden şehir dedikleri sonsuzluğa uzanan çorak arazide dolaşıp zaman kaybedesiniz ki tüm hayalleriniz bir çatı altındayken?
Why wander endlessly through the sprawling wasteland... they call the city... when your dreams are all under one roof?
Güzergahım bölgenin en geniş noktasından geçiyordu üç gün süren çetin yürüyüş sonunda tarif edilemez biçimde ıssız olan metruk bir arazide kendimi buldum.
My route led across the region at its widest point and after hiking for three days, I found myself in a wasteland, desolate beyond description.
Çölde iki hayaletiz biz.
We're two ghosts in a wasteland.
Çöl gibi, terk edilmiş diyar gibi.
Feels like desert, wasteland.
Yani, babamın hayatının son 10 yılının bir kaz yumurtası kadar olduğunu hatırlatmak zorunda mıydın? Bir hiç olduğunu, umudun girip çıkamadığı bir kara delik olduğunu söylemen mi gerekirdi?
You think Dad likes to be reminded that the last decade of his life is one big goose egg, a vast wasteland a black hole from which hope can neither enter nor escape?
Burası çorak topraklar.
This is the Wasteland. - We can't go through here.
Camberwell verimsiz bir yer.
Camberwell is a wasteland.
Modern dünyamızın bu geniş, karanlık ve çorak topraklarında yol gösteren bir ışık.
A beacon in this vast and dark wasteland that is our modern world.
Güzel bir karın var, harika çocukların, toprakların.
You have a beautiful wife, wonderful children, a wasteland.
"Neden multi milyon dolarlık anlaşmalar'Wasteland'de bozulur?"
"Why do multi-million dollar deals break down in the wasteland?"
Wasteland... Wasteland...
Wasteland... wasteland...
... Babil'e susuz geçilecek 2 bin mil.
mountains, desert, wasteland, 2,000 thirsty miles to Babylon.