Weapons traduction Anglais
16,427 traduction parallèle
Ama yaşadığımız dünya böyle bir yer işte ve bazı durumlarda onların silahlarıyla savaşmamız gerekiyor.
But this is the world we live in. And sometimes we need to fight using their weapons.
Song ve Yang, bize daha fazla silah bulun.
Song and Yang, get us more weapons.
Bu kardeşlerin Amerikan silahları vardı!
These brothers had Yankee weapons!
Eğer herhangi bir silah gördün mü?
What weapons used?
Silahlarımız var.
Remember, we have the weapons.
Bunu söylememe gerek yok aslında ama söz konusu sizlerseniz söyleyeceğim yine de... Bunları ancak çok acil durumlarda kullanın.
Now, this should go without saying, but considering this group, I am going to say it... only use these weapons in the case of extreme emergencies.
Sen silahlarını takip ediyordun.
You've been tracking their weapons.
Aynı silahlar.
Same weapons.
Savaşçılara odaklanma silahlarını takip et.
Don't focus on the fighters, track their weapons.
Silahlar.
Weapons.
Her zaman silahlar.
It's always weapons.
Cidden hediye olarak silah hediye etmeyi bırakmalısın.
Oh. You have got to stop giving me weapons as presents.
- Fazla da silahımız yok.
Well, we're a little short on weapons.
Silah sistemini de aktifleştir.
And get the weapons system online.
Silahları olmayan eğitimsiz sivillerden mi?
From what, untrained civilians with barely any weapons?
Silahlarınızı bırakın ve inişe hazır olun.
Disable your weapons and prepare to be boarded.
Tüm bu bilgisayarlar ve silahlar seninle karşılaştırıldığında hiçbir şeyler.
All these computers and these weapons, they're nothing compared to you.
Ateş serbest... - Hayır!
- Weapons free...
Echo Team, serbest ateş angajmanına göre bir engeliniz yok.
Echo Team, you are clear for weapons-free engagement.
Tüm bu silahlar senin yanında hiç kalır.
All these weapons, they're nothing compared to you.
Beyaz Marslılar yeraltında çalışıp ölümcül silahlar inşa etmiş.
But not like this. White martians had been toiling underground, Building weapons of death.
Silahlarla deneme atışı yapmak için en iyi zaman budur.
Oh, this is the very best time to test-fire weapons.
Suç mahallinde duyduğumuz çatışma da dahil, elimizde zaten silahların karıştığı beş olay ve iki saldırı var.
Including the shooting we heard at the crime scene, we've already had five incidents involving weapons and two assaults.
Bu arada, Komiser Provenza, bakalım bizim Peder Price kilisesinin uyuşturucular ve cinayet silahları için nasıl bir sığınak olduğunu konuşmak ister mi.
In the meantime, Lieutenant Provenza, let's see if our Reverend Price would like to discuss how his church acts as a sanctuary for drugs and murder weapons.
Saldırıdan üç, silah bulundurmaktan bir kez tutuklanmış.
Three arrests for assault and one for weapons possession.
- Bana kalırsa, en kötüsü, Dennis'i şehir sınırları içinde silahını ateşlediği için hafif suçtan tutabilirsiniz.
The way I see it, at worst, you've got Dennis on a misdemeanor weapons charge for firing his gun within city limits.
Bak, "Anılardan Kesikler : Hapishane Silahlarının Tarihi."
A History of Prison Weapons. "
- Silahlar nerede?
Where are the weapons?
ASSEN'DA BULUNAN SİLAHLAR SD ile Assen'da.
Weapons found in Assen He's in Assen, with the SD.
- Herkes silahını bıraksın.
Everybody, put your weapons down.
Silahlarınızı indirin yoksa bu beyaz kadını indiririm.
Drop your weapons or I drop this white woman!
Donanmanın en modern silahları.
The latest in Navy weapons.
Evet ama Boone'un kayıtlarında askerlik, gemi kaçırma, silah teslimatı ve nakliye memurlarını, alt etmekle dolu olması dışında, BE'de az bir zaman geçirmiş.
Yeah, except that Boone's record is full of stuff like mercenary work, hijacking, weapons shipments, taking down corporate freighters... small time BE, not so much.
Oraya gidip size atanan memurları ve silahları alacağız.
So we'll start there, pick up your honor guard and weapons.
Silahları indirin.
Weapons down.
- Ateş serbest.
- Weapons free.
- Silahlarım nerede?
- My weapons? - Over there.
Tüm o silahlarla benim bu şehirde bir şeyler yapacakarl.
They're gonna do something with those weapons in my... in this city.
Silahlarınızı indirin.
Lower your weapons ; These are civilians.
Bay Murray konfederasyonun silah ve patlayıcı planlarının farkında.
Mr. Murray is aware of the Confederacy's plans for weapons and explosives.
Silahlarımı getirecek, şahidim olacaksın.
Attend my weapons, be my second.
Eger birinizden bir silah daha cikarsa sizi sokaga atarim, anlasildi mi?
If I find any more weapons on any of you, you out on the street, you understand?
Sayın Müsteşar, silah kullanmak için izin istemiştik.
Deputy minister, we put in a request for weapons clearance.
Silahlarınızı indirin.
Lower your weapons.
Silahlarınızı saklamayı unutmayın.
Remember, conceal your weapons.
O yüzden neden silahlarımızı indirmiyoruz?
So why don't we just put our weapons down?
Geri saldırmak için silahlara ve malzemelere ihtiyacımız var.
We need weapons and supplies to begin the fight back.
Silahlarınızla gitmenize izin verirsek şanslısınız.
You'll be lucky if we let you go with your weapons.
Pekala, silahlarınızı indirin!
Well put your weapons down!
Pekala, minikler ufacık silahlarınızı yere bırakın.
- One more step, and I chomp this chump's head clean off! All right, kiddies, put your little weapons down on the ground... now!
Silahlarla yakalanmamalıyız.
We can't be caught with weapons.