Webb traduction Anglais
727 traduction parallèle
Adım Eleanor Webb.
My name is Eleanor Webb.
Eleanor Webb... Hazırım.
Eleanor Webb I am ready.
Eleanor Webb.
Eleanor Webb.
Notunda demişti ki : "Bu benim kızım, Eleanor Webb."
Her note said, "This is my daughter, Eleanor Webb."
Adım Eleanor Webb.
I am Eleanor Webb.
Ben, Eleanor Webb.
lam Eleanor Webb.
Hayatım bu Örümcek Webb.
Dear, this is Spider Webb.
Bay Prescott ve Bay Webb'i ortak tasarımcılarınız olarak atadık.
We've engaged Mr. Prescott and Mr. Webb as your associate designers.
John Webb diye bir adam. 25.
Once reported a murder he saw. A man named John Webb.
Tahmin et, arabama kim bindi? Yemin ederim, zavallı Bay Webb'i öldüren adamın ta kendisiydi.
Who do you think gets into my cab?
Angela'yla beraber gördüğümüz olayı hatırladın mı?
I could swear it was the same guy that killed poor Mr. Webb. You remember the coffee shop of where I saw it happen, me and Angela?
John Webb diye bir zavallının adını duydun mu hiç?
You ever hear about a poor slob named John Webb?
Tony Vetto. Webb'i öldürürken onu gören adam.
Tony Vetto... the guy who saw him kill Webb.
- Arazide ayak izi araştırması yapsak iyi olacak.
We'd better check that lot for footprints, Webb.
Benim adım Webb.
My name's Webb.
Webb Garwood.
Webb Garwood.
Lütfen yapma. Ciddiyim, Webb.
Please don't.
Lütfen yapma.
I mean it, Webb. Please don't.
- Charles, sence Webb bu gecelik yeterince şey görmedi mi?
Is that right? Charles, don't you think Webb's seen enough for tonight?
- Ama Charles, Webb'in bir randevusu var.
But Charles, Webb has a date.
Beni kandıramazsın, Webb Garwood.
You can't kid me, Webb Garwood.
- İyi geceler, Webb.
Well...
- İyi geceler.
Goodnight, Webb.
Webb.
Webb.
Webb, artık görüşmeyi kesmeliyiz.
Webb, we have to stop seeing each other.
Gelmemin imkânı yok, Webb.
There's no way I can, Webb.
- Dinle, Webb.
Listen, Webb.
Webb.
Oh, Webb.
Webb, bu benim suçum.
Oh, Webb, it would be my fault.
Webb, yapar biliyorum bunu yapar.
Webb, he'd do it, I know he would. Did you have those lights on?
- Hayır, Webb.
He's awake.
- Webb, sevgilim seni görmeliyim.
Hello. Webb, darling, I must see you.
- Ciddi değilsin, Webb.
You don't mean that, Webb.
Webb?
Webb?
- Lütfen, Webb.
Please, Webb.
Son, finito. - Webb, hayır, hayır.
Webb, no, no.
Susan, bunu yapmamalı...
Susan, you shouldn't have... Webb.
Bu çılgınca biliyorum ama seni seviyorum Webb.
It's crazy, I know, but I love you, Webb.
- Var, Webb.
We have, Webb.
- Webb, buradan uzak olduğumuz sürece nerede ya da nasıl yaşadığımızın önemi yok. Seninle mutlu olurum.
Webb, I'd be happy with you no matter where we lived or how, so long as it's far away.
Bunu söyleyeceğini bekliyordum, Webb ve ciddi olacağını da.
I was hoping you'd say this, Webb, and mean it.
- Webb.
Oh, Webb.
Öğrencilerimizden biri olan Eleanor Webb hakkında bilgi almak için geldim.
Eleanor Webb?
- Clara Webb?
- Clara Webb.
Webb. - Anlaşıldı.
Roger.
Sen o Webb değilsin değil mi?
You're not that Webb?
- Efendim?
Webb?
Olmaz, Webb.
No, Webb.
- Işıkları sen mi açık bıraktın?
No, Webb.
Webb, nereye istersen beni de götür.
Oh, Webb, take me away wherever you want.
- Webb...
Webb...