Wedge traduction Anglais
669 traduction parallèle
Cermenler bitişik nizamda saldırıya geçecek.
The Germans will attack in a wedge formation.
Gün boyunca yerinizde kalmalı,.. ... onların hızını kesmeli, ve Cermenler mola verdiğinde biz kanatlardan onları sıkıştırıp mahvedene kadar dayanmalısınız.
In the daytime you shall stand and sustain their blow, halt the German wedge and hold fast until we crush them from the flanks.
Cermenler bir araya toplandı!
The German wedge!
Cermenler Buslai'ye ulaştıklarında sıkışıp çukura saplanacaklar ve her iki kanattan onlara saldıracağız.
When the Germans hit Buslai, let the wedge stick in deep and then we will hit them together from both sides.
Kıstırıldıkları yerden çıkmalarına izin vermeyin!
Don't let the wedge spread out!
Akşamları, göçmen ördekler Manhattan semalarından geçerek güneye göç ediyorlardı.
Sometimes in the evening, a wedge of wild ducks waded south, against the Manhattan sky.
Bana geniş açılı sopayı verir misin?
Give me the wedge, will you?
Geniş açılıyı ver.
Give me that wedge.
İkinci bir Alman bölüğünün, Malmedy'nin batısından 14 kilometre uzakta tankların Bastogne'ye giden yol kesiminde olduğu bildirildi.
A second German wedge is reported 14 miles west of Malmedy where tank columns cut the road to Bastogne.
Ardından Amerika'da birileri kurallardaki boşluklardan yararlanarak oyuna uçan çivi denilen bir küçük kural eklediler.
So it moved to America where someone took advantage of a loophole in the rules and invented a little formation called the flying wedge.
- Evet, bu iş gittikçe büyüyecektir.
- Yes, i s the thin end of the wedge.
O sadece benim bir buluşum.
It's just a little old wedge.
- Evet, bir dilim turta.
Uh, yeah. Wedge of pie.
Takozu iyice yerleştir.
Wedge it tight.
Amerikalılar çok güçlü bir hat yapmış.
The Americans have formed a wedge.
Kuvvetlerini sahilde yarıp geçeceğiz, ikiye böleceğiz.
We'll drive a wedge along the shore and keep his forces split.
Saf altından daha değerli bir adam yapacağım. Ofir'in altın kamasından bile değerli bir adam.
I will make a man more precious than fine gold... even a man than the golden wedge of Ophir.
Ve şimdi, bu yılın en heyecan uyandıran keşfi Drimble Wedge ve Vegetation.
And now, this year's most exciting discovery... Drimble Wedge and the Vegetation!
Büyük boy kola ile bir dilim turtayı almak on dakikamı alır.
Take ten minutes to get myself a king-sized Coke and a wedge of pie.
Saint-Lô'dan stratejik geri çekilişmiz sayesinde, Führer'im, Mortain yakınlarında düşman cephesini yarmayı başardık.
Our strategic withdrawal from Saint-Lo has made it possible, my Fuhrer, for us to drive a wedge into the enemy front right here, in the vicinity of Mortain.
- Takozu unutma.
- Don't forget the wedge.
Sherman Gezegeninde hak talep etmelerine neden olacak.
That will give them the wedge they need to claim Sherman's Planet.
Tüm şu köşeli parçalar biyokimyasal yapıyı ayrıştırma görevini üstleniyor.
All these wedge-shaped compartments, they'd serve to separate biochemical functions very well.
Tehlikeli bir gelişmenin başlangıcı.
The thin end of the wedge.
Arabayı tutmak için takoz bul
Bring something to wedge in and save the girl
Bununla gaz pedalını sıkıştır.
Wedge this against the gas pedal.
Senin için şimdilik takozlayabilirim.
Well, I can wedge it for ya', for now.
- Altına bir şey koyup sağlamlaştır.
It's rocking. - Wedge something under it, make it firm.
Bak, bu tip kızlar, yani dürüst görünüşlü olanlar,.. ... çok şüpheci ve titizdirler. Yalnız bu tipler seni kafeslerler.
Look, that type of girls, the seemingly respectable ones, they're suspicious, be very careful, because they're just the ones who wedge you in.
– Sağol Wedge.
– Thanks, Wedge.
– İyi atış Wedge.
– Good shooting, Wedge.
Biggs, Wedge, birleşik düzen.
Biggs, Wedge, let's close it up.
Sen çık Wedge.
Get clear, Wedge.
Kapıları kapayın ve takviye edin.
- Slam the doors and wedge them.
Biraz takılmamın sakıncası var mı?
Mind if I drive in a wedge?
Kama olsa belki o kancaları yerinden çıkarabilirim.
If I get a wedge I may be able to knock those anchors loose.
Gezegen yörünge boyunca hep belli bir açısal alan tarar.
As a planet moves along its orbit, it sweeps out in a given period of time, an imaginary wedge-shaped area.
Sopam nerede?
Where's the wedge?
Bari bir demir uçlu sopa olsaydı. Perdeyi açarsan, pencereden doğru dışarı atarım.
If I could just borrow a wedge or something and you could open a curtain, I could get right through that window, I guess.
Topçumu kaybettim Wedge.
Wedge, I've lost my gunner.
Bir kere daha.
– One more pass. – Coming around, Wedge.
– Gördüm.
– I see it, Wedge.
Sıkışmıyor.
I can't wedge it.
Tersanede ikilik çıkarmak zorundayız.
We have to derive a wedge into the shipyard.
Limonu bu şekilde alıyorsun. İstridyenin üstüne sıkıyorsun.
You take this little wedge of lemon like this and squirt it on your oyster.
.. Dikkat et Wedge.
Watch yourself, Wedge.
Wedge... Kuzey kulesindeki enerji regülatörüne yönel.
Wedge, go for the power regulator on the north tower.
Benim için poz verirsen, o adamla aranız bozulacak.
If you pose for me, it'll drive a wedge between you and him.
Ucundan tadına bakmıştım. Enfes.
I had a wedge of it myself.
Çok geçmeden kızların arasını açıyor.
Pretty soon, he drives a wedge between them.
Tamamen karaya çıkmadan şafakla birlikte saldırmalıyız. Kuvvetlerini sahilde yarıp geçeceğiz, ikiye böleceğiz.
We'll drive a wedge along the shore to split his forces.