Weed traduction Anglais
3,966 traduction parallèle
Parti vermiyoruz ama otu zulaladım. Çünkü bendeki mal bir harika. Güzel.
We're not partying, but I did snatch back the weed,'cause I's perfect.
Cheechity-chong Earl'den aldığın otu nereye koydum?
Now, cheechity-chong, where did I put Earl's weed?
- Evet!
He's totally knocked out on Earl's weed.
Tamam mı? Şimdi sadece şu lezbiyenler ve otla ilgili diziyi izleyip yatağa geri dönmek istiyorum.
I just want to watch the lesbian show about weed and go back to bed.
Bilirsin işte, ot.
You know, the-the weed.
Charlie, ne yapıyorsun bu yaban yerde?
Charlie, what did you do to this weed?
Sadece biraz ot istedim.
I just wanted some weed.
Kendini iyi hissetmek için biraz ota mı ihtiyacın oldu?
You needed what, a little weed to help you feel better about yourself?
Sizce bu otlar yüzünden mi öldü?
I mean, you think the weed is what got her killed?
Sebep bunlarsa, katil neden sadece yarısını aldı?
Well, if this was all about the weed, then why'd the killer just take half?
Neden yasa dışı Marihuana yetiştirdiğini anlayamıyorum.
Just trying to figure out why she would grow her own weed, you know, illegally.
Her tehtidi... bir yabani ot gibi kesmelisin.
You must cut down any threat... like a weed.
Her ay o civarda 5 kilo ot satıyorsunuz.
You sell 100 pounds of weed every month all over the big ten.
Babam, kendi ve arkadaşları için ot yetiştirmeye başlamış ve bu işte becerikli olduğunu keşfetmiş.
My dad started growing weed for him and some of his buddies, and turns out he kind of had a knack for it.
Harika bir maldı ve herkes istiyordu.
It was awesome weed, and everybody wanted it.
Masaya otu koymak ve hapları almak için bu kadar sıkı çalıştıktan sonra dışarı çıkıyorsun ve at yarışına bağımlı mı oluyorsun?
You go out and get addicted to horse racing after I worked so hard to put pills and weed on the table?
- Otla sürekli içli dışlı mısın?
Are you around weed all the time?
20 papele iddiaya varım ki, bulacağımız tek ideoloji bira yarışmaları ve esrar olacak.
Twenty bucks says the only ideology we find is beer pong and weed.
Nolan iki gün içinde bunları içersen, uyuşturucu testini geçemezsin.
Nolan, if you smoke any weed in the next two days, you'll never pass that drug test.
Otları içelim be oğlum!
Smoke the weed? Damn straight!
Nolan maalesef ot çekerek çözülemeyecek sorunlardan biri bu.
Well, Nolan, I'm afraid this is one of those occasions that cannot be solved with weed.
Son zamanlarda haklarında kötü haberler çıkmış. İddialara göre, yabani ot öldürücüleri Waialua'daki içme suyuna karışmış ve bölge sakinlerinden bazıları kansere yakalanmış.
Okay, well, it looks like they've been getting some bad press lately- - allegations that their weed-killer contaminated the drinking water in Waialua, causing a number of residents to develop cancer.
Sonuçta, imar kurulu uygunsuz gelişmeleri ayıklamak için yok mu?
After all, what's a planning committee for if not to weed out unsuitable developments?
Ot içer misin?
You wanna smoke weed?
Ot içer misiniz?
You smoke weed?
Kıyafetlerimi satmıştım. Esrar satıcılığına başlamıştım.
Sold my clothes, dealt a little weed.
Kaliforniya'da onun gibi ot yetiştiren bulamazsın.
Grew the best weed in California.
Tek ihtiyacın olan kurabiye hamuru ve ot.
All you need is cookie dough and weed.
Sonra da ot isteyip istemediğimi.
And then you asked me if I wanted to buy any weed.
Kesinlikle bu adamın otundan almalıyız.
We definitely have to get some of this guy's weed.
Vow, Colorado otu inanılmaz.
Wow, this colorado weed is amazing.
Adamım, şu lanet esrarı ver artık, adamım!
Mmm. Man, pass the weed, man!
Bak, adamım, ben ve çoçuklar konuşuyorduk... ve sen zenci, sen bütün amı.. koduğum esrarı içtin.
I tell you, man, me and the boys were talking... and Nigga, you smoke all the weed.
Evet, ve galiba sen bu esrara birisinin para vererek aldığı anlamıyorsun.
Yeah, and I don't think you really factor in that somebody got to actually pay for this weed.
Esrar ve sebzeler... şalgamlar, domatesler, ispanyol soğanları, enginarlar.
Weed and vegetables... rutabagas, tomatoes, Spanish onions, artichokes.
Lanet bir esrar yüzünden bana böyle... davranabileceğini mi sanıyorsun?
You really feel like get at me like that over a little funky-ass weed, though?
Bayan Tudi, sizin gibi bir gangster'in bu sokaklarda esrar alırken sıkıntı yaşamaması lazım.
Mm-hmm. Oh, Ms. Tudi, real "G" like you in these streets don't need no problem gettin'no weed, though.
- Benim müşterilerim, zenci... bana en iyi esrar için gelirler... ve ben başkalarının en iyisine sahip olduğunu duydum.
- My clientele, nigga... come to me for the best weed... and I hear these guys got the best weed.
- Esrar nerede?
- Where the weed at?
- Esrar nerede?
- Where the weed?
Esrar bagajda!
The weed's in the trunk!
İşte bu, beyaz çoçukları esrarlarını ve Boonie'nin annesinin parasını aldık.
Yeah, we got about an elbow of that good white-boy weed and all of Boonie's Mama money.
Otlarımdan kurtulmalıyım.
I got to get rid of my weed.
Oh güzel, üstümde ot yokmuş.
Oh, good, I don't have any weed.
Otlarıma ne oldu be?
What the hell did I do with my weed?
Esrar ve kondom.
Weed and condoms.
Zenci, sen bütün esrarı içiyorsun.
Nigga, you smoke all the weed.
Hz. İsa, müşterilerim bana en iyi ot için gelir.
Jesus, my clientele come to me for the best weed.
Ama duydum ki şuan en iyi ot başkalarında.
And I hear these guys got the best weed.
Ot yetiştirmekten ne haber, adamım?
What about the mother fuckin'weed, man?
Ot hakkında hiçbir şey demiyorsunuz!
You ain't sayin'shit about the weed!