Work traduction Anglais
244,715 traduction parallèle
Planının işlemesi için gerçekten kaç zombiyi öldürmen gerekiyordu?
Did you really need to kill so many zombies to make your plan work?
İşe yaramazsa bundan sorumlu olmak istemiyorum.
I don't want to be responsible if it doesn't work.
Metnin yazıldığı dili artık haiz değiliz. Eskiden yaşamış Hıristiyan bir tarikatın çabası sayesinde metnin başlığı günümüze ulaştı.
The language of this text is lost to us... thanks to the work of an early Christian sect, the title has survived.
Birkaç ay evvel yüzyıllar alan çabaların meyvesi neticesinde Veritas tekrardan tercüme edildi.
A few months ago, after many centuries of work, the Veritas was translated again.
Evet, işler pek istediğim gibi gitmedi.
Yeah, slightly didn't work out.
Bunun işe yarayıp yaramayacağını hiç bilmiyorum.
I'm not absolutely sure how this is going to work...
Olmuyor efendim, daha çok adam lazım!
It won't work, sir, we need more men!
Doktor, işbirliği yapmalıyız.
Doctor, we must work together.
Uzun süre önce onların beceremediği işi sizin bitirmenizden memnun olacağım.
I should be happy for you to complete the work they failed to do so long ago.
Seni ekranda izliyordum kim olduğunu anlamam biraz zaman aldı.
I was watching you on the screen, it took me a while to work out who you were.
Bu çalıştırma değil, bu bir savaş.
This isn't work, it's war.
Pekâlâ millet, işinizin başına dönün.
Right, everyone, back to work.
Köprüye vardığımızda bizi durdurmak için binlerce yıl düşünme fırsatları olacak.
By the time we get to the bridge, they'll have had thousands of years to work out how to stop us.
- Ve çalışmıyor!
- And it doesn't work!
Aferin Doktor Shockterbooty.
Nice work, doctor shockterbooty.
Gizli güçlerin iş başında olduğu ortada.
Hinted sinister forces were at work.
Bak, işe geç kalacağım.
Look, I'm gonna be late for work.
Sonra yarın bana işte açıklarsınız.
And then you can explain it to me at work tomorrow.
Demek zombiler artık polis için çalışıyor.
So, zombies work for the police now.
İşe gitmem gerek ama sonra...
I gotta go to work, but you wanna...
Pek işe yaramayacak, o yüzden vurabildiğin kadar sert... -... bir şekilde vur ona.
That doesn't work, you're gonna have to hit him as hard as you can.
Ben haftada birkaç gün burada çalışıyorum.
Well, I work here a couple days a week.
Bira fabrikasının işe yarayacağını düşünmüştüm ama olmadı.
Well, I thought the brewery was gonna work out, and it didn't.
Eğer bu iş böyle yürüyecekse o zaman ben yokum.
You know, if this is how this is gonna work, then I'm done.
Aramızdaki bu şey böyle yürümez.
This doesn't work between us.
Baz, onun için çalışıyormuşuz gibi davranıyor.
And baz acts like we work for him.
Güzel çünkü çok iş çıkacak.
Well, that's good,'cause it's gonna take a lot of work.
- Hemen işe yaraması lazım.
- It should work right away.
Senin yaptığını geri alabilecek tek kişi sensin.
If there's anyone who can undo your work, it's you.
Yapacak işlerimiz olduğundan... gidip benim korsanı geri alalım.
Since I'm sure we have work to do, let's get my pirate back.
Bu uyar mı?
Does that work for you?
İşe koyulmam gerek.
I gotta get to work.
O yüzden düşündüm de, belki bunu Vegas yolunda çözebiliriz?
So I thought maybe... we could work it all out on the way to Vegas?
Yok, ben sadece çok iş var diyorum.
No, I'm just sayin', that's... That's a lot of work.
Kaliforniya'dan ayrılmadan önce Jake'le ben Manny'yle birlikte çalışıyorduk.
Jake and I used to work with Manny before he left California.
İşin senin için biçilmiş kaftan demek?
You got your work cut out for you?
- Nerede çalışıyordun?
And where do you work?
- İşe geri dönsen iyi olacak.
- Better get back to work.
Şirin, bizimle iş yapmamanı söyledi, değil mi?
Smurf told you not to work with us, didn't she?
- İşe yaramaz ki.
It won't work.
Buraya her geldiğimde, işi yapan bir tek sen varsın. Bu da satıcıları tanıdığın anlamına geliyor.
Every time I come in here, you're the one that does the work, which means, you know the buyers.
Polisle beraber çalışıyorum.
I work for the police.
Hastalık Kontrol Merkezi için çalışıyordum ama zombi kıyameti ihtimalini ciddiye aldığım için kovuldum.
I used to work for the CDC, but was fired for taking the possibility of a zombie apocalypse seriously.
Google'a göre Dr. Chakrabarti Hastalık Kontrol'de çalışmış.
According to Google, Dr. chakrabarti did, in fact, work for the CDC.
Kaçırma sohbetine iyi fren koydun.
Good work putting the brakes on the kidnapping talk.
- Bazıları bizim merkezde çalışıyor.
- A couple of them work at the station.
Soğrulmuş Taş güneş ışığı almadığı yerde iş görmez.
An absorption stone doesn't work anywhere untouched by the sun.
- İşten sonra görüşür müyüz canım?
- See you after work, honey? - Keep us safe.
Buraya iş yerinden geldim.
I came here straight from work.
O nasıl olacak peki?
How does that work?
Ben işe hazırım.
Well, I'm ready to put in the work.