Worse traduction Anglais
31,996 traduction parallèle
Daha kötüsü de olabilirdi.
Could be a lot worse.
Tabii ki hayır ama senin Gabby Dawson'lık yapıp her şeyi kendin için daha kötü hâle getirmeni istemiyorum.
Of course not, but I don't want you to go all Gabby Dawson and make things worse for yourself.
Açıkçası hangisi daha kötü bilmiyorum.
Frankly, I don't know which is worse.
Ayrıca işitmem kötüleştikçe diğer duygularım gelişiyor.
Besides, with my hearing getting worse, all my other senses are getting stronger.
Bizi hapsetmek için daha iyi bir yer olamazdı.
I can't imagine a worse place to strand us.
Yani diyorsun Ki ben olmak ölü olmaktan beter?
So what you're saying is it's worse being me than being dead.
Sadece daha da kötüleştireceksiniz.
You'll only make it worse.
Ağzımı her açtığımda... benim için daha kötü. Meghan.
Every time I open my mouth, it's worse for me.
Kanıt olmadan onu daha kötü göstermek istemedim.
I didn't want to make her look worse without any evidence.
Onları daha kötü bir yere gönderecek başka bir dilek dilemesine ne engel olacak?
What's to stop her from making another wish that sends them someplace even worse?
Seni öldüremeyeceğimi biliyorum ama çok daha kötüsünü yapabilirim.
I know I can't kill you. But I can do something much worse.
Ama bugün dileklerin gittiği yola bakılırsa her şeyi daha kötü bir hale getirebilir.
But the way wishes have been going today, I think it just might make things worse.
- Olduğundan kötü görünüyor.
It looks a lot worse than it is, sir.
Ya da daha kötüsü.
Or worse.
Adiler, benden çok daha kötü adaylar var!
Motherfuckers, there are much worse candidates than me!
Sen düşündüğümden daha da kötüsün.
You... are much worse than I thought.
İyice berbat edeceksin.
You're only gonna make it worse.
Daha da kötüleşecek, çabucak.
That will get worse... quickly.
Kılınız kımıldarsa çoraplarınızın kömür olmasından daha kötüsü olur.
You move, you're gonna get worse than coal up your stockings.
Ne kadar uzun sürerse, o kadar kötüleşecek.
The longer this takes, the worse it's gonna get.
- Durum daha da kötüleşecek.
It's only going to get worse.
Ama, çok daha kötü olabilirdi.
But, you know, you could do a lot worse.
İyi, daha da kötü oluyor.
Oh, good, it gets worse.
Burnunun kaşınmasından daha kötü şeyler olduğunu düşünüyorum.
Think we've got something worse than an itchy nose.
-... riski alıyorsun ama. - Belki etmez.
- and make things even worse.
Ya da o sana daha beter bir şey yaptı ve keyifli bir anını kolluyor.
Or he did something even worse to you And wants to get you in a good mood.
Bu Dul Douglas'ın evinden de kötü.
Geez, this is worse than the Widow Douglas'house.
Tanrım, diyorum sana, köle olmak işçi kurumunun söylediğinden daha kötüymüş.
Lord, I'm-a tell ya, being a slave is a much worse job than the temp agency made it sound.
İnan bana, daha beterleriyle ilgilendiğimiz oldu.
Believe me, we've dealt with far worse.
Ryder durumun kötü olduğunu söyledi fakat bu kötüden de kötü.
Ryder said it was bad, but this is worse than bad.
Durum düşündüğünden daha vahim.
It's even worse than you think.
Daha kötüsünü yaptığını düşünmeliymişim. O kızları sinsice izlediğini diğer sapıklarla buluştuğunu ya da kızların resimlerini paylaştığını...
I got to think he was doing something much worse, that he was stalking these girls or-or meeting up with other perverts and exchanging pictures...
Günah çıkarırken daha kötülerini duymuştum.
I've heard worse in confession.
İşler daha da beter hale gelecek.
And it's about to get worse.
Dağların tepesindeki uzun bir geceden sonra hava gittikçe daha da kötüleşiyor.
After a long night on top of the mountain, the weather is only getting worse.
Rahatsızlık hissi, Aaaron pikeye başlayınca daha da kötü hale geliyor.
The feeling of discomfort only gets worse as Aaron begins the eagle dive.
Ev arkadaşları dost canlısı değilse otostopçular onlardan da beter.
If the housemates are hostile, the hitchhikers are even worse.
Ama bu yıkım daha da beter bir hale gelmek üzere.
But this devastation is about to get a lot worse.
Ama bu yaptıklarından sonra, eğer o astronotların başına bunun gelmesine izin veriyorsa, o zaman onu hiç tanımıyormuşum.
But after what he went through, if he's willing to make those astronauts go through worse, then I don't know him at all.
Bu söylediğinden çok daha kötü.
This is way worse than you said.
Bu, Eğlendirici Cedric'in eğlendirici oluşunu kabul ettiğim zamandan bile daha kötü.
This is worse than when I had to admit that Cedric the Entertainer's actually entertaining.
Hastamız Louis Keating'in durumu giderek kötüleşiyor.
Our patient, Louis Keating, is getting worse.
Bu "X-Ray" den daha kötü bir ad.
( CRICKETS CHIRPING ) Even worse name than "X-Ray."
Flynn mi daha kötü Rittenhouse mu bilmiyorum.
Look, I don't know what's worse... Flynn or Rittenhouse.
Durum daha ne kadar kötüye gidebilir ki?
How much worse could this day get?
Kardeşini hatırlıyor olmak senin için çok zor, benim için en kötüsüyse, annenin hiç hatırlamıyor olması.
As hard as it must be for you to remember your sister, what's worse for me... is that your mother doesn't.
Belki de daha kötüsü, batmayaklık.
Or even worse, slow sand.
Ve tam da imparatorluktaki durumlar daha da kötüleşemez diye düşünürken Roma'nın kalbinde bir felaket oldu.
And just when it seems the state of the Empire can't get any worse, catastrophe strikes in the heart of Rome.
Zarar görmesini hiç istemem. Ya da daha kötü bir şey olmasını.
I don't want to see him hurt, or even worse.
Çok kötü bir suç işlemişsiniz. Hem de zor bir zamanda.
That is a really bad crime... and the times are even worse.
O zaman bu daha da kötü, değil mi?
Then that's even worse, right?