Writer traduction Anglais
6,352 traduction parallèle
Neyin var yazar?
What's with you, writer?
Yardım için, şu yazar hilesine güveniyorum.
To help, I rely on this writer's trick.
Bana zarar verme. Ben bir yazarım.
Don't hurt me, I'm a writer.
16 oyunun ve 12 romanın ilk 20 sayfasını yazan gururlu yazar.
The proud writer of the first 20 pages of 16 screenplays and 12 novels.
Macera ve daha ileri gitmekle ilgili hikayeler kusmaya başladım. Yalan söylemek istemedim, ama yazarım, beynim bu şekilde çalışıyor.
I started spewing tales of adventure, and outreach, and I didn't mean to lie, but I'm a writer, it's the way my brain works.
Yalancının tutukluğu... yazar tutukluğu gibi ama bok kafalılar için.
Liar's block... it's like writer's block, but for shitheads.
- Yazarım.
- I'm a writer.
Evet, yazar olmanın iyi tarafı bu, değil mi?
Yeah, well, that's the good thing about being a writer, right?
Şarkıyı yazan sensen patron sensin demektir.
You're the song writer, you're the boss.
Yazar.
The writer.
Bence oldukça iyi bir yazarsın.
Well then, you're quite a writer.
Aktör, yazar.
Actor, writer.
Sen bir yazarsın.
You're a writer.
- Sen bir yazarsın, Peter.
- You're a writer, Peter.
Japon bir yazardı.
He was a Japanese writer.
Çok iyi bir yazarsın.
You're a very fine writer.
Hey... Ben iyi bir yazar mıyım?
Hey, am I a good writer?
Neden Luke gibi bir adam doktor, ressam, yazar, tarihçi... -... bir yalan uydurmak için vakit harcıyor?
So why does a guy like Luke, who's a doctor, painter, writer, historian... take the time to invent a lie?
Evet, yazardım.
Yeah, I was a writer.
"ama en sevdiğim yazar için özel bir odadır."
"It's a cozy room for my favorite writer."
Çok küçük ve dardır... ama en sevdiğim yazar için özel bir odadır.
Although this spot couldn't be any tighter... It's a cozy room for my favorite writer.
Ben yazar değilim.
I'm not a writer.
Bir de Nick kendini yazar sanmıyor mu.
And Nick thought he was the writer.
Son derece genel bir yanılgı vardır. İnsanlar, yazarların hayal gücünün her daim çalıştığını hiç durmaksızın, sınırsız miktarda olay örgüsü türettiğini ve öykülerini kolaylıkla hiç yoktan uydurabildiklerini sanır.
It is an extremely common mistake, people think the writer's imagination is always at work, that he's constantly inventing an endless supply of incidents and episodes, that he simply dreams up his stories out of thin air.
Halk, yazar olduğunuzu bir kez öğrendi mi karakterleri ve olayları ayağınıza getirir. Siz yeteneğinizi konuşturup gözlemlemeyi ve dikkatlice dinlemeyi sürdürürseniz bu hikâyeler...
Once the public knows you're a writer, they bring the characters and events to you and as long as you maintain your ability to look and to carefully listen, these stories will continue to...
Jade bana yazar olduğunuzu söyledi.
Uh, Jade tells me you're a writer.
Oh, yazardım.
Oh, I was a writer.
- Harika bir yazar, değil mi?
- She's an amazing writer, right?
Claiere yazar olduğunu söyledi.
Claire told me you are a writer
Sonra ben... Aslında bir yazar olmak istiyorum.
Then I... actually want to be a writer.
Yazar mı? !
Writer?
Ben yazar olmak istiyorum.
I want to be a writer.
Bazen yazar olmak istiyor, bazen de aşık!
Sometimes he wants to be a writer, sometimes he's in love!
Ardından 50'lerde 15 yaşımda yerel bir gazetede tam zamanlı çalışmaya başladım. Önce spor yazarı olarak, sonrasında muhtelif görevlerde geç saatlere kadar gazetecilerle beraber çalışıyordum.
And I went to work full-time for the local newspaper when I was 15, first as a sports writer, general assignment, working late, being there with the newspapermen back in the'50s.
Bu durum personelin gözünü korkutuyordu çünkü Roger o sıralarda yetişkin bir yazar gibiydi.
It was intimidating to the members of the staff because he was like a mature writer at that time.
Roger, şimdiye kadar karşılaştığım en basit cümleler kuran yazardı.
Roger was the most facile writer I ever came across.
Ya da bu konuda bir yazar.
Or a writer for that matter.
Yani, bir yazar mısın?
So, you're a writer?
Sen yazarsın.
You're a writer.
Kitap yazarıyım..
I am a writer of books.
Peki, post-modern romantik kitap yazarı bütün gün ne yapar?
Anyway, so what does a post-modern romantic writer do all day?
S-s-sen bir yazarsın.
Y-y-y-you're a writer.
Ben bir yazarım.
I'm a writer.
Bak, iyi bir yazar olmak istiyorsan vasat bir hayata sahip olamazsın.
Look, if you wanna be a good writer then you can't have a mediocre life.
Bir gün, ünlü bir yazar olduğunda tüm insanlar ismini bilecek.
One day when you're a famous writer all these people will know your name.
Sen benim yazarım olacaksın.
You're gonna be my writer.
İyi bir yazar olmak istiyorum.
I would like to be a good writer.
O, beni bir yazar yaptı.
She made me a writer.
Yapıcı eleştiri almazsam daha iyi bir yazar olamam.
I won't become a better writer if I don't get constructive criticism.
Havadan bahset Normal konuşma yöntemleri New York'ta da yaptım ama aslında bir yazarım.
I subbed a little in New York, but I'm a writer.
- Clint, yazar olduğunu duydum.
So, Clint, heard tell you were a writer, hmm?