Wrong traduction Anglais
151,508 traduction parallèle
Bu planda binlerce noksanlık olduğunu biliyorsun değil mi?
You do know there's about a thousand things wrong with that plan, right?
- Ne oldu, neredeler?
What's wrong? Where are they?
- Ne... neyi yanlış yaptım?
- Wha... what did I do wrong?
Raven, lütfen beni duyduğunu söyle, bir şeyler yanlış gitti.
Raven, please say that you can hear me. Something went wrong. I...
Yanlış ellere geçerse, binlerce insanın yaşamını tehlikeye atabilir.
In the wrong hands, it could jeopardize the lives of thousands.
Şu an atılacak yanlış bir adım binlerce masum sivilin yaşamını tehlikeye sokabilir.
The wrong step now could jeopardize the lives of thousands of innocent civilians.
Eğer işler yolunda gitmezse, kariyerlerimiz söz konusu, ama hayır, bırak takası yapsın.
It's our careers if this goes wrong, but... No, let him make the drop.
- Onun sorunu ne?
Sir, there's a situation. What's wrong with him?
Niye ki?
What's wrong?
Ne oldu?
What's wrong?
Babanın, benim senin aklına kötü düşünceler soktuğunu düşünmesine inanabiliyor musun?
And yet, can you believe your daddy frets I'm putting wrong thoughts in your head?
Petrol çitin yanlış tarafında ; 1 km. kadar komşumuzun tarafında.
And it's a mile on the wrong side of my neighbor's fence.
Bileklerini kesmen çok yanlıştı.
Cut your arms wrong.
Sen de bir şeyler var sanki.
It looks like there's something wrong with you.
Bu ona kötü şeyler öğretiyor.
It's teaching him the wrong things.
Senin neyin var?
What is wrong with you?
Daha önce yapılmamış bir işlem. Bir şeyler ters giderse- -
It's never been done before, and if something were to go wrong, or...
Fazla konuşmaktan ya da yanlış şeyler söylemekten korkarak taş kesiliriz.
We're petrified of saying too much or saying it wrong...
İşin aslı yanlış yapacağınız tek şey hiçbir şey söylememek olacaktır.
When the truth is, the only wrong thing you can say... is nothing at all.
Neyi yanlış yaptığımı bilmiyorum.
I don't know what I've done wrong.
Ah, ne oldu?
Oh, what's wrong?
Burada ters bir şey var Tasha.
Something's wrong, Tasha.
Kötülerin yanındasın.
You are on the wrong side.
Neyin var senin?
What is wrong with you?
Bu insanların nesi var?
What's wrong with people?
Neyin var Maggie?
What's wrong, Maggie?
Aşırı tepki verdim ve sonucuna sen katlanmak zorunda kaldın.
You got the wrong end of me overreacting.
Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.
Because if anything can go wrong, it will.
Sorun çıkacağını biliyordum.
I knew something was gonna go wrong.
Arkadaşımızın yanlış oy verdiğini anlamak gibi.
It's like when you find out that your friend voted wrong.
Yanlış oy verilebilir mi?
Can you vote wrong?
Sen de onlara yanıldıklarını söyledin değil mi?
That you're an overly ambitious... and you told them that they're wrong, right?
Yanlış seçim yaptın. Fakat çok geç değil.
You chose wrong.
Senin neyin var?
What the hell is wrong with you?
İşler bir kez ters gitmeye başlayınca döngüyü kırmak zordur.
Once things start going wrong, it's hard to break the cycle.
İşlerin kötü gitmesi, kontrolümüzden çıkacağı anlamına gelmez.
Just because things go wrong, it doesn't mean they're out of our control.
Yanlış gidebilecek şeylerin düzgün gitmesini sağlamak bizim elimizdedir.
It's on us to take everything that can go wrong and make it go right.
Hepsi yanlış katlanmış.
These are folded all wrong.
Yanlış bir şey mi yaptık?
Did we do something wrong?
Yanlış yönettiğini düşünsem bile mi?
Even if I think you're leading the wrong way?
Fakat yanlış bir seçim yaptın.
But you made the wrong choice.
- Kesinlikle haklı.
- He's not wrong.
Neyin var?
What's wrong?
Bir şey mi oldu?
Is there something wrong?
Senin derdin ne dostum?
What's wrong with you, man?
Ne var?
What's wrong?
Yanlış da olabilir ama bana 6 milyon dolarlık bir ödeme gibi gözüküyor.
I could be wrong, but it looks like a $ 6 million payout to me.
Evet, ne oldu?
Yes. What's wrong?
Ne oldu tatlım?
Honey, what's wrong?
Hiçbir şeyim yok.
Nothing wrong with me.
Karısı kesinlikle istemezdi.
But it's wrong.