Yankı traduction Anglais
2,478 traduction parallèle
"Yankı yapıyor mu hala?"
"Is it still resonating?"
Karmanın ttükettiği hüzünlü yankılar...
Manifestations of the suffering caused by being devoured by Karma.
Yankılar mı?
Manifestations?
Azizlerin ruhlarıyla yankılanan...
§ Echoed by saints in spirit §
Yani, onu geçsek bile burası yankı dolu bir yer.
I mean, even if we could get past him, this place is an echo chamber.
Yankı Vadisi'nde.
In the Valley of Echoes!
Dr. Mahoney, görünüşe göre siz benim yankı tahtam olacaksınız.
Dr. Mahoney, it looks like You're going to be my sounding board.
Bombardıman hâlâ kulağımda yankılanıyor...
Ears still ringing from the shelling.
Doğal nesnelerin iç moleküler yapısını yankılamak için bio-sinyaller kullanırsın!
You use bio-signals to resonate the internal molecular structure of natural objects!
Bana göre, bu hâlâ yankılanan bir mesaj. Rüzgarların insanlık tarihi üzerindeki etkileri ince ve genellikle tahmin edilemez ama olağanüstü güçlü olmuştur. İklim bölgelerini belirleyerek, binlerce yıl boyunca dünyanın çoğu bölgesinde insanlığın gelişimine sınır koyarlar.
that's a message that still resonates today. but extraordinarily powerful. set the limits for human development over much of the world.
Gölge, yankı, hatta dilenci oyunu.
We played shadows, echoes, even beggars.
"Duf" da duvar olmadığı zaman yankı yapmayan bas vuruşlarının sesi.
Doof, it's the sound that the bass makes when there are no walls to reverberate off of.
Yankılar, zaman fosilleri.
Echoes, fossils in time.
Büyük yankı uyandıracak.
It's gonna cause quite a splash. Hm.
Gürüldeme yankılanıyor!
Rumble becomes resound!
GloCoat zemin cilası reklamlarınız büyük yankı uyandırmış anlaşılan.
Obviously your Glo-Coat floor wax commercials caused a bit of a squeal.
GloCoat'un yarattığı bütün yankıyı boğdun gitti.
You turned all the sizzle from Glo-Coat into a wet fart.
Ses kasıklarından yankılanıyor.
You. You hear that? That's the echo coming from your crotch.
Golf topuna vurunca kafamda yankılanan sese benziyor. - Jung!
Sounds like the noise in my head when I hit that sweet three iron.
Onu hava alanına bırakırken bu sözcükler yol boyunca kalbimde yankılanıp durdu.
The whole time I was driving her, those words echoed in my heart until we reached the airport..
Hiç yankı var mı?
There's a slight echo, no?
-... korteksimde daha bir hoş yankılanıyor.
- every time you say that.
Onları çekiştirmen sorunlarını çözer sanma. Seni gördüğüme sevindim.
Don't just yank them out thinking that'll solve all your problems.
Tetiği biraz sıkacaksın, asılarak yapma.
Now, we're gonna squeeze the trigger. Don't yank it.
Amerikalı kardeşlerin, California'dan yasadışı gelmişler.
Yank brothers fled jurisdiction from California.
Önce birinin dişlerini söktüm. Şimdi de birini öldürdüm.
I yank a guy's teeth out, and now I kill a guy.
Tamam ama, bodrumun lambasını nasıl yakacağız?
Okay, but what are we gonna yank to turn the basement light on?
Hayatta kalan Japonları bok dolu çukurlarından taşaklarına asılarak çıkaracağız!
We'll yank the surviving Japs out of their shit-filled holes by their yellow balls.
Kaç Japon öldürdün, Yanki?
How many japs you kill, yank?
Her adımımızda bir bakıyoruz çizmelerimizin altında bir Yanki daha.
Every step we take, and bloody hell, there's another yank under our boot.
Sanırım artık dert etmememiz gereken tek Yanki bu.
I'm guessing this is one yank we don't have to worry about anymore.
Ah, ben Yankiyim.
Oh, yank here.
Şimdiden evlenme mi teklif ediyorsun, Yanki?
Are you proposing already, yank?
Bu bir Amerikalı.
This is a yank.
Robin de aynen böyle yaptı.
"Ow"? No "ow!" That's exactly what Robin did. No, she didn't yank it.
Onu dışarı çıkarmalıydım.
I had to yank him out of that humvee.
Bir anda çek.
Well, just yank it.
İnan çıkartmayı isterdik.
Believe me, we'd love to. Yank Carnes out of the morgue,
Çünkü eğer onları kaldırmazsan, onları sana yedirtip sonra da diğer uçtan çekeceğim... -... çim biçme makinesini başlatır gibi.
Because if you don't take them down, I'm gonna feed them to you and then yank them out the other end like I'm starting a lawn mower.
O yankiyle yaptigin gibi birsey, ama azar olmadan.
A bit like you were doing with the yank, but without the earache.
Kendin çekersin daha iyi, değil mi?
Might as well yank it out yourself, right?
Git al okuldan o hâlde!
Oh, we'll yank'em out.
Eğer bunu çekersen, sana para veririm.
Well, I will pay you to yank this off.
Seni benden intikam almak için kullanıyor, dostum.
And I hate watching her yank your chain.
Sonuç alırsam bana faydası olur.
I get results, gives me a yank at HQ.
Aletini harekete geçirip kancayı atmalısın, dostum.
You got to yank the rod, hook her, dude.
Yoksa o gizli birliğinizi Daily Planet'in ana sayfasına haber yaparım.
Or we'll yank Her Majesty off the chessboard and put her on the front of the Daily Planet.
Bence Frank White'a danışmanlığı bıraktırıp- -
You know, they should just yank Frank White out of the broadcast booth and put him...
Kotu ilikleyebilmek için,... düz zemine uzanıyorum ve Smith ya da o yoksa apartman yöneticisi ben karnımı içime çekip fermuarı çekerken yanlardan hızlıca çeker ve ertesi gün bacağım tamamen morarır, buradan buraya kadar.
In order to get these jeans fastened, I have to lie flat on the ground and either Smith, or if he's not there, my building manager has to yank the sides together while I suck in and do a quick zip and then the next day, I am bruised from here to here.
Ve sonunda bir tanesi Travis'i senin fişini çekmeye ikna edecek.
Then one of them's gonna convince Travis to yank your feeding tube out.
Onu birden sokaklardan çekersek bu organizasyonda derine inme şansımızı kaybederiz.
We yank him in off the streets and we blow any chance of ever going back under in his organization.