Yapmam gereken bir şey var traduction Anglais
718 traduction parallèle
Yapmam gereken bir şey var.
I-I-I have something I need to do.
Yapmam gereken bir şey var.
There's something I've gotta do.
Tek başına yapmam gereken bir şey var.
There's something I have to do by myself.
Daha önce yapmam gereken bir şey var.
There's something I gotta do first.
-... yapmam gereken bir şey var.
... something I must do.
George ve benim yapmam gereken bir şey var.
George and I have something to see to.
Fakat önce yapmam gereken bir şey var.
But there's something I have to do first.
Yapmam gereken bir şey var.
There's something I must do.
Yapmam gereken bir şey var.
I've got something to do.
Yapmam gereken bir şey var.
Got something to do.
Önce yapmam gereken bir şey var.
I got something to do first. But when I do go, would you like to come with me?
Yapmam gereken bir şey var mı?
Ls there anything I have to do especial?
Yapmam gereken bir şey var.
Why don't you go with us? I've got something to do.
Ama önce yapmam gereken bir şey var.
Yeah. Let me just do one thing first.
Yapmam gereken bir şey var.
There is something I have to do.
- Siz dinlenirken yapmam gereken bir şey var mı?
- Can I do anything while you rest?
Yapmam gereken bir şey var.
I have a job to do.
Yapmam gereken bir şey var.
There's something I have to do.
Yapmam gereken bir şey var ve bana güveniyorsun, değil mi?
It's something I've got to do. And you do trust me, don't you?
- Bekle, yapmam gereken bir şey var.
Wait. There's something I must do.
Yapmam gereken bir şey var, 13 yıl değerinde.
I've got something to do now. Look up the past.
Ama önce yapmam gereken bir şey var :
But before that, I want to do my duty.
Yapmam gereken bir şey var.
There's somethin'I gotta do.
- Orada yapmam gereken bir şey var.
- I have something I have to do there. Now?
Söylemem ve yapmam gereken bir şey var. Sana kanıtlamak için...
There's something I have to say and do to prove to you that- -
Söylemem ve yapmam gereken bir şey var...
There's something I have to say and do ".... "
Bu akşam gidiyoruz ama önce yapmam gereken bir şey var.
We leave tonight. But first, there's something I have to do.
- Yapmam gereken bir şey var.
- There's something I'm supposed to do. - What?
Konserden hemen önce yapmam gereken bir şey daha var.
But apparently there's something else I need to do for him right before the concert.
Yapmam gereken başka bir şey var mı?
Is there anything more I should do?
Eh, yapmam gereken tek bir şey var.
Well, there seems only one decent thing for me to do.
Şey, yapmam gereken bir işim var.
Well, I've got work to do.
Oh, evet, sanırım neredeyse akşam yemeği saati olmalı. fakat yapmam gereken bir küçük şey daha var, Waldren, ve bir tür yardıma ihtiyacım var.
Oh, yes, I guess it must be about supper time, but there's one other little thing I have to do, Waldren, and I kinda need some help.
Yapmam gereken bir şey daha var sonra tamamen geçmişten kurtulacağım.
One final thing I have to do and then I'll be free of the past.
Onu kendi başıma halletmem için yapmam gereken bir kaç şey var.
I have some business to settle with him myself.
Jason, yapmam gereken bir şey mi var?
Jason, is there something I should do?
Yapmam gereken bir tek şey var.
I must get only one thing done.
Halen yapmam gereken bir iki şey var, değil mi?
Well, I still have one or two things to do, haven't I?
Çok, çok naziksiniz, efendim, fakat hala yapmam gereken bir kaç şey var.
Oh, that's very, very nice of you, sir, but I still got a couple of things I gotta do.
Öncelikle yapmam gereken bir kaç şey var.
Just have something to do first.
Yapmamız gereken herhangi bir şey var mı?
Is there anything we should do?
Ayrıca benimle kalmamanı tercih ederim,... çünkü bu gece yapmam gereken bir sürü şey var.
In a way, I'd rather you didn't stay with me. I've got a lot to do tonight.
- Yapmamız gereken başka bir şey var mı?
Anything else we should have done?
Bak, yapmam gereken bir şey daha var.
Look, I got one more thing to do.
Hâlâ yapmamız gereken bir şey daha var.
We still have one more thing we have to do.
Öyleyse yapmam gereken tek bir şey var.
In that case, there's only one thing I'll have to do.
İstiyorum, ama daha önce yapmam gereken bir sürü şey var.
I want to, but I have a million things to do first.
Yapmam gereken tek bir şey var.
There's just one more thing I must do.
Kimya dersi için yapmam gereken bir sürü şey var.
I have a lot of catching up to do on my chemistry.
Al. Kelly'yle benim anne kız yapmamız gereken bir şey var.
Al, Kelly and I have some mother - daughter stuff to do.
Yapmam gereken bir sürü önemli şey var.
I have a lot of important things I have to do.