Yapmıyorum traduction Anglais
8,135 traduction parallèle
- Hiçbir şey yapmıyorum.
I'm not doing anything!
Hiçbir şey yapmıyorum.
I'm not doing nothing!
- Ne? Hiçbir şey yapmıyorum.
I'm not doing ANYTHING.
Adı şaka yapmıyorum.
His name is... and I'm not kidding here...
Bak, artık sizinle ve Puerto Rico'lu zencilerle iş yapmıyorum.
Look, I'm not fucking with y'all and them Puerto Rican niggas again.
Bunu ben yapmıyorum.
This isn't me doing this.
Ben yapmıyorum.
This isn't me.
Rol yapmıyorum.
That's not acting.
Dediğin gibi bunu pek yapmıyorum.
Like you said... I don't do this much.
Artık o işi yapmıyorum.
I don't do that anymore.
- Senden de hoşlanmayacaklar. - Onun için yapmıyorum.
- They ain't gonna like you, either.
İşin aslı, artık yasa dışı işler yapmıyorum.
Thing is, uh, I'm not hustling anymore.
- Sana sapıklık falan yapmıyorum. - Hayır, hayır, hayır.
I'm not stalking you.
Bu işi parası için yapmıyorum.
I'm not doing this for the paycheck.
Sana sarkıntılık veya başka birşey yapmıyorum.
I'm not stalking you or anything.
Sanırım bu yüzden sen karma dövüş yapıyorsun ve ben yapmıyorum.
Yeah, I guess that's why you fight MMA and I don't.
Ben Balkan işi yapmıyorum.
I don't do the Balkan work.
- Şimdi ne yapıyorsun peki? - Bu sabah geldim şimdilik bir şey yapmıyorum.
- Well, I got in this morning, but now, nothing.
Yapmıyorum.
[laughs] It's not.
Ben ilaç dağıtıyorum, tedavi yapmıyorum.
I dispense meds, not treatment.
Barbara, rol yapmıyorum ben.
Barbara, I'm not pretending with you.
Bunu o yüzden yapmıyorum.
That's not why I'm doing this.
- Polisle işbirliği yapmıyorum.
I am not collaborating with the police.
Şaka yapmıyorum, dediğim gibi zengin ve ünlü olacaksınız. Bu konuda bana güvenin!
I kid you not, like I said, you're gonna be rich and famous, trust the shit outta me on this one!
Kendi malımla kafa yapmıyorum.
I don't get high on my supply.
Benim Brandy'm var, o benim kızım, öyle şeyler yapmıyorum...
I've got Brandy, she's my girl, and I don't...
Şaka yapmıyorum.
It's true.
Şaka yapmıyorum Robert.
This is not a joke, Robert.
Bak ben temiz pimpirikli anne işi falan yapmıyorum.
Look, I'm not doing no soccer-mom clean version, either.
- Yapmıyorum.
I am not.
O dediklerinizin hiçbirini yapmıyorum ben.
Yeah, I don't do any of that stuff.
- Uzun zamandır kimsenin saçını yapmıyorum.
~ Well, it's... I-I haven't done anybody's hair in a long time.
Başka bir şey yapmıyorum.
That's all. Nothing else.
Kasten yapmıyorum.
NTERVIEWER : Unintentional.
Bunu yine yapmıyorum.
I'm not doing this again.
Bunu bir daha yapmıyorum.
I'm not doing this again.
- Aylardır ameliyat yapmıyorum.
I haven't performed any surgeries in months.
Uh, bu gülen yüzleri ben yapmıyorum.
Uh, I don't make the smiley faces.
- Titiz olmak için yapmıyorum bunu!
- I'm not doing this just to be difficult!
- Tavır yapmıyorum.
_
Kahvaltımı masamda yapmıyorum.
Not eating breakfast at my desk.
- Ren, şaka yapmıyorum.
_
Bunu sen ya da Oscar için yapmıyorum peder.
I'm not doing this for you, Father... or for Oscar.
Artık koçluk yapmıyorum.
I'm not coaching anymore.
Bunu bilerek yaptığını sanmıyorum, ama yapmış olduğun hasarın farkında değilsin.
Uh, I don't think you mean to, but you don't know the damage that you've done.
- Telaş yapmıyorum.
I'm not worried.
Bunu ben yapmıyorum.
I'm not doing this.
Sen yapmıyorsan ben yapıyorum.
If you don't do it, I'll do it.
Aptalca şeyler yapmış bir çok insan tanıyorum.
I know a lot of men that have done stupid shit.
Yapmıyorum.
I do not.
Şaka yapmıyorum.
No joke.