English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yaramaz

Yaramaz traduction Anglais

15,582 traduction parallèle
Ona... Yaramaz olduğum günleri bile... Ve hatta hiçbir şey yapmadığım...
I'll... tell her about the days I was bad... and I'll tell her about the days... that I didn't do anything at all.
O, bu işe yaramaz, haklıydı.
He was right. This is pointless.
- İşe yaramaz.
It won't work.
İşe yaramaz şey.
Useless.
Henüz değil, vücut organları tam olarak işimize yaramaz.
No. yet.
Nasıl işe yaramaz?
How can it not be working?
- Nasıl olur da işe yaramaz?
- How can it not be working?
işe yaramaz torunum ve onun korkunç küçük, sahne meraklı arkadaşı ziyaretime gelmiş.
A visit from my useless grandson and his ghastly little theater friend.
Yaramaz bir kız mıyım sence?
I have a scale here today.
Bir araçla çarpışırlar. Kaskı bir işe yaramaz.
Well, I wouldn't call them collateral damage,
Çıkışın işe yaramaz, ritmin bozuk ve duruşun berbat.
Your start's no good, your rhythm's off and your posture's lousy.
Bu şekilde bir işe yaramaz.
It won't work like this.
Yaramaz.
naughty -
Şu an işe yaramazım.
I'm fucking useless now, man.
Bu insanlar birbirlerini tanıyor, işe yaramaz.
These people know each other, it won't work.
Şirkete ortak olmana da yaramaz. Karını da mutlu etmez.
It's not gonna help you make partner, and it's not gonna keep our wife happy.
Bazıları da işe yaramaz.
Some of them are worthless.
Yaramaz şey seni.
Heh. In your little nightie.
Yaramaz köpek.
Bad dog.
Şu anki hâli işimize yaramaz.
Cause this shit is unreadable.
Radyo hiçbir işine yaramaz.
Radio no good.
Şaka mı yapıyorsun? O asla işe yaramaz.
You gotta be kidding, that won't work!
John, işe yaramaz biri gibi konuşuyorsun.
John, you sound like a basket case.
- Tamam yaa, tamam... - Annemi daha da fazla üzmekten başka bir işe yaramaz.
Yeah Yeah... that's going to make mum more unhappy than you already do.
Hiç işe yaramaz.
That never works.
Yakın bir boka yaramaz.
Close don't make shit.
- Vantrilokluk işe yaramaz.
Ventriloquism, it doesn't work.
Bir hata yaptım, gözlerin çok yaramaz.
I made a mistake, your eyes are very mischievous.
Ama hayır dedi. " Bu işe yaramaz.
But he, he would say, " No, that's not gonna work.
Seni yaramaz kız.
Oh, you filthy little girl.
Sana ne yapayım, seni yaramaz çocuk?
What shall I do to you next, you naughty boy?
Hayır. Beni becermen işe yaramaz!
No, fucking me isn't gonna help.
Ise yaramaz.
Useless.
Düsmanla karsilasinca plan ise yaramaz.
Because no plan survives contact with the enemy.
Ortaya çıkardığınız o büyük gezegen hiçbir halta yaramaz.
That big planet you got picked out, it ain't worth a damn.
Evet, Colette şirin küçük bir yaramaz ama ısırma eğilimi var.
Yes, Colette is a cute little rascal, but she has a tendency to bite.
Zavallı şey yabancı bir ülkede tek başına o işe yaramaz kitapları okurken işe yarar tek bir meziyet bile öğrenememiş.
Poor thing, alone in a strange country, reading those useless books, without learning a single useful skill.
Sen de iğrenç, işe yaramaz bir bok çuvalı gibi orada dur.
You're — you're just laying there like a disgusting, useless sack of shit.
Ben işe yaramaz bir bok çuvalı mıyım? - Hayır.
I'm a useless...
Bu işe yaramaz.
This is useless.
Sen kırılmış, boş, pis, kokuşmuş, işe yaramaz ve eskisin.
You're broken and empty and dirty and smelly and useless and old.
Çünkü ben korkak, çirkin, işe yaramaz biriyim.
Because I'm just a scared, ugly, useless person.
İşe yaramaz birisi. Keşke ölse.
A waste of oxygen, better off dead.
Seni yaramaz kız!
Bad girl!
Bunca işe yaramaz şey bir boka yaramadı.
All that useless shit and can't butter a damn bagel correctly.
- Yaramaz bir kadın. - Seni severim.
Now she nasty.
Yaramaz, yaramaz bir kadın.
She... That's a nasty woman, right there.
Neyse, kırkını geçen kadınlar işe yaramaz.
Anyway, after 40 women are fit for the trash.
Seni yaramaz.
Little thug!
İşe yaramaz olduklarını düşünüyorum.
I think they're sterile.
Sen çok yaramaz bir Valkür'sün.
You're a very naughty Valkyrie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]