Yasıyor traduction Anglais
24,207 traduction parallèle
- Wolfgang diye biriyle Berlin'de yaşıyor.
She's in Berlin with a guy named Wolfgang.
Hikaye başlıyor. 16 yaşındasın, hamilesin.
It starts. You're 16, you're pregnant.
Kenny yaşıyor muymuş?
Oh, Kenny's leaving?
İlk öğrencilerinden biri olan ve şu an başarılı bir yazar olan Jordan Keegan New York'da yaşıyor. Ancak cinayet silahı kaybolduğunda kendisi L.A'de stüdyo kayıtlarında gözüküyor.
One of his early students is a successful screenwriter named Jordan Keegan, who now lives in New York but happened to be on the studio lot in L.A.
Tek başına yaşıyor, o bir yetim.
He lives alone, he's an orphan.
Koridorun sonunda yaşıyor.
Betty lives down the hall.
Rock Hill'de bir apartmanda yaşıyor Park Chancery Hotel'de komilik yaptığı gibi Shawnee Country Club'da da yapıyor.
Bachelor. Lives in an apartment in Rock Hill, works at the Shawnee Country Club, before that as a bellhop at the Park Chancery Hotel...
Burada öğrendiğim ne varsa annene götüreceğim ve umuyorum ki, ikinci balayımızı yaşıyor olacağız.
And I'm gonna take whatever-whatever I learn here back to you mother, and, hopefully, we could be looking at a-a second honeymoon.
Yakında bir yerde yaşıyor.
She lives nearby.
Evliliğinde tatminsizlik yaşıyor.
He's dissatisfied in the marriage.
Dostum, beni çıplak ve yaşıyor olarak gördüğüne nasıl şaşırmıştı?
Boy, was she surprised to see me naked and alive.
Hiç dışarıya çıkmıyorlar, dişiler dar kasalarda yaşıyor. Doğurdukları anda tekrar dölleniyorlar.
They never go outdoors, the sows live in narrow crates, and they're just impregnated litter after litter after litter.
Bildiğiniz gibi artık daha fazla kişi tek başına yaşıyor ve...
[Ga-in] As you know, one-person households are on the rise and...
Seth, yaşıyor!
Seth, he's alive! - Ugh.
Hâlâ yaşıyor olmamızı sana borçluyuz CJ.
We're all still here because of you, CJ.
Onu gördün mü? Yaşıyor mu?
Did you see him at all?
Onlar daha çok yaşıyor.
They age better.
Yaşıyor.
She's alive.
Ama bu adam kuşku içinde yaşıyor ki siz de bu durumu iyi anlıyorsunuzdur.
Only this man continues to live with the uncertainty you must know so well.
Sophie hâlâ dışarda bir yerlerde olabilir, hâlâ yaşıyor olabilir.
Sophie may still be out there, she may still be alive.
O bodrumdan çıkmamış olsaydı, bugün yaşıyor olabilirdi.
If she hadn't walked out of thatbasement she might be alive today.
Fakat, gerçek Alice Webster'ın hâlâ yaşıyor olabilmesi için bir ihtimal bile varsa onu bulmak için elimden gelen her şeyi yapmalıyım.
But if there is a chance thereal Alice Webster is still alive I must do everythingin my power to find her.
Eski eşim Londra'da yaşıyor.
My ex-wife lives in London.
Tanrım, sahnedeki o an için yaşıyor sadece nerede şerbetçiotu...
God, he just lives for that moment on stage - where the hops...
Nine yaşıyor!
Granny's alive!
Evet, pratikte okuldaki fotoğraf laboratuvarında yaşıyor.
Yeah, she practically lives at the photo lab at school.
O pratikte laboratuarda yaşıyor.
She practically lives in the lab.
Tehdit ederken yaşıyor.
While I threat, he lives.
Boulder'da yaşıyor şimdi. Hemşire hala.
Uh, she lives in Boulder now.
Onlar, buramda ve buramda yaşıyor.
Uh... the... th-they... they live, uh, here... and here.
Evlenmiş, yeni bir kasaba, yeni hastalar, ve yeni bir hayat yaşıyor olacaktım.
I'd be married, in a new town, tending new patients, living a new life.
yaşıyor.
Is very much alive.
Sen geçmişi düşünürken geri kalan herkes şimdiki zamanı yaşıyor. Bize yetişmeni bekliyoruz.
Well, while you're rethinking the past, the rest of us will be in the present, waiting for you when you finally catch up.
Yine de bağırdım ve "Bu kadın yaşıyor!" dedim.
But I screamed, I said, "This woman is alive!"
Yani hala yaşıyor demek.
So he's still alive then?
Hani 11 yaşındayken düğün hayalleri kurup plan yapardık, hatırlıyor musun?
Remember when we used to plan our dream weddings when we were, like, 11?
Erkek kardeşiyle yaşıyor.
She's living with her brother.
Sürekli göçebe hayatı yaşıyor. Altı yaşımdan beri ilk defa bu kadar uzun süre ayık kaldı.
She's house-sitting at different apartments, and... and right now is the longest she has been sober since I was 6 years old.
Heather'ın ailesiyle birlikte yaşıyor.
He lives with heather's parents.
Hayır ama kız arkadaşım var, Austin'de yaşıyor ve yaptığım işi seviyor.
someone who might be jealous over the attention Nick gave you? No, but I have a girlfriend who lives in Austin and loves what I do because it means I can fly out to see her whenever I want to.
Peki... Gary'nin anne-babası nerede yaşıyor?
So, where do Gary's parents live?
Kaliforniya Üniversitesi'nden birkaç blok ötede yaşıyor.
Eric is 20 years old. Lives a few blocks from UCLA...
Nerede yaşıyor peki?
How'bout where he lives?
Çoğu aynı blokta bulunan eski apartmanlarda yaşıyor ve binaları satın almışlar.
Most of them live in a group of old apartment complexes on the same city block, and they own all the buildings.
Kusuruma bakmayın, bunun sizin için bir yas dönemi olduğunu biliyorum ama bu aralar Los Angeles Emniyeti kendi polislerini bile koruyamıyor.
What? Pardon me because I-I know this is a period of grieving for all of you, but right now, it seems that the LAPD can't even protect your own officers.
Benim yaşımda birinin bu soruyu sorması biraz tuhaf kaçıyor, değil mi?
I know it's a weird question from such an old woman...
Yaşıyor, durumu stabil.
Alive. Stable.
Yaşıyor, durumu stabil.
Alive.
Nerede yaşıyor?
Where's he live?
Boşanmış, çocuğu yok. Yalnız yaşıyor.
Divorced, no children, lived alone.
Orada yaşıyor.
He lives there.
yaşıyorum 130
yaşıyorsun 145
yaşıyor 371
yaşıyoruz 30
yaşıyorsunuz 19
yaşıyorlar 32
yaşıyor musun 19
yaşıyor mu 97
yaşıyorsun 145
yaşıyor 371
yaşıyoruz 30
yaşıyorsunuz 19
yaşıyorlar 32
yaşıyor musun 19
yaşıyor mu 97