Yatan traduction Anglais
2,722 traduction parallèle
Alexei Volkoff, Amerika'daki bir hapiste yatan güçsüz bir solucan.
Alexei Volkoff is a powerless worm in a U.S. penitentiary.
Bu kutuda yatan her gerçek, dünyaya söylenmiş bir yalan demek.
Look, for every truth in that box, there's a lie out there in the real world.
O sadece onunla sabah akşam yatan birisi.
He's just a guy who sleeps on top of her.
O benim kardeşim, hemen şurada yatan.
That's my brother, laying dead right there.
Termodinamiğin ikinci kanunun bu kadar etkili olmasının altında yatan sebep kökten yeni bir kavram içermesiydi.
The reason the second law of thermodynamics was so profound was because at its heart it contained a radically new concept,
Önceki park müdürü. Şimdi ise akşama kadar yatan bir tembel.
Former park manager, now full-time slacker.
Ama yatak açılmamış, yatan üzerine bir şey örtmemiş ve hiç kımıldamamış.
But they didn't roll over, didn't get under the covers, - didn't move.
Eğer yatan kaçırdığı kızsa,..
If it was the girl that he abducted
Şu anda yerde, ölü olarak yatan kişi peşinde olduğunuz şüpheli mi?
Is the man lying dead on that floor the suspect you were here to apprehend?
Pekala, Rikers'ta yatan ve Raymond Harris'le ilişkisi olabilecek herkesle konuştum.
Okay, I've spoken to everyone at Rikers who would've had any interaction with Raymond Harris.
Kampanya programlarımın arkasında yatan temel motivasyonlar bunlardır.
These are the ambitions behind my campaign's programs.
Ekip EDT kullanmaya başlıyordu. Elektriksel Direnç Tomografisi. Dairesel şeklin altındaki yatan gerçeği kaydedecekti.
The team now uses ERT, electrical resistivity tomography, to record images of what lies underneath the circular patterns.
Evet, adamın şöhretini mahvetmeye çalışmak herkesi tek bir hikaye üzerine yoğunlaştırır ve sen de altta yatan gerçeği öğrenip, ört bas edersin.
Yup, trying to ruin the guy's reputation, make everybody focus on one story, and you've got the truth underneath it, covered up.
Bir fahişeyle 18 kez yatan bir Savcı.
Who banged a hooker 18 times.
Ve bunu yaptı, çünkü o aslında,... tüm insanların temelinde yatan yönetilme isteğini anladı.
And he did it because he understood something basic about all people- - they want to be led.
Ve benim yaptığım sadece senin lanet ortalama... yeraltı raylarının kahramanlarıyla anlaşmaktı, lanet sivil savaş gazileriyle, lanet Abraham Lincoln'a ev sahipliği yapan ailelerle, doğuyu batıya bağlayacak hattın üzerinde yatan insanlarla, çünkü onlar İsa'nın buraya döneceğine inandılar,
And I've only been dealing here with your average heroes of the underground fucking railroad, veterans of the Civil fucking War, families who hosted Abraham fucking Lincoln, lying in graves that happen to be lined up east-west
Barda biriyle tanıştın onu evine götürdün, adam aşırı dozdan öldü şu evinin önünde kıvranıp yatan da sana kötü mal satan torbacıydı.
You met a guy in a club, you brought him home, he O.D.'d, so the guy now writhing on his front porch was the dealer who sold you the faulty goods.
Bunun altta yatan genetik sorunu bulmak için en iyi şansımız olduğuna inanıyoruz.
We believe this is our best chance at finding the underlying genetic flaw.
Soygun suçu yüzünden, Golden Walley, kuzeybatı Arizona'da hapis yatan tutuklular yedinci gecesinde kaçtılar.
Prisoners convicted of robbery, serving sentences in Golden Valley in northwestern Arizona, escaped on the night of the 7th.
Komiserim, St. Joseph'de yatan bir kadının ifadesine göre birkaç gündür "Profesör" denen bir adam tarafından zincire vurulmuş.
Lt, the unis took a statement from a woman at St. Joseph's who says she was chained up for a few days by someone called "The Professor".
Orada yatan koca cesedi göremiyor musun?
Can't you see such a big corpse lying there?
Sularda pusuya yatan şeytanlar...
Demons lurking in waters...
Masum ayaklarına yatan tilki tarafından kandırılma.
Don't get tricked by a fox who looks innocent.
Çocuk için bunu yapmanın altında yatan asıl sebep ne?
What's your real motive for doing this for the kid?
Greenlake'te uzun süredir yatan bir hastaymış.
He was a long-term patient at Greenlake.
Fakat her bir parçacığın kalbinde yatan sicimleri göremediler.
But they've never seen the strings that lie at the heart of each of these particles.
Ama altında yatan duygularla uğraşmamız gerek.
But we still have to deal with the underlying feelings.
Yerde yatan onun erkek arkadaşı.
That's her boyfriend over on the ground.
Tabii ben de yerde yatan dangalağın tekiyim.
Of course, I'm the dummy sleeping on the floor.
Bu ayakkabı, muhtemelen onunla yatan kadına ait.
Put that away. This shoe probably belongs to the woman with whom he was sleeping.
Keisha ile yatan adam.
The guy sleeping with Keisha.
Ranzanın altında yatan da benim.
And I'm on the bottom bunk.
Bilimin sorabileceği tüm sorular içinde "biz kimiz" in tam kalbinde yatan sorudan etkilenmiştim.
Of all the questions that science can ask, I'm fascinated by one that goes to the very heart of who we are.
Böyle gelirseniz, bu mezar taşlarının altında yatan bebekleri bulacaksınız.
As you come through, you see dead babies under these gravestones.
Morgda yatan ölmüş genç bir kız var.
We have a young lady who's lying dead in the morgue.
Sedyede yatan biri için süreci durduramam.
For someone on the gurney, I cannot stop the process for them.
O sedyede yatan daha çocuktu.
He was just a boy laying on that gurney.
Oh, tanrım, düğün günümde yanımda yatan bir adam var ve kocam değil?
Oh, jeez, there's a man sleeping next to me on my wedding night that's not my husband? !
İşimi ve babanla olan ilişkimi senin için tehlikeye attım. Küvette baygın yatan sevgilin için değil.
I put my job and my relationship with your dad on the line for you, not for your boyfriend who's passed out in the tub.
Bir kadınla yatan kişi, genellikle onu öldürendir.
The last guy tapping a bitch- - usually the one who killed her.
Kulübe, karımla yatan adama de ki karımı öldüren hayvanı bulsunlar.
You tell the club, you tell the guy who was bedding my wife, they need to find the scumbag who killed her.
Sadece yerde kanlar içinde yatan bu ufaklık.
Just this little guy bleeding on the ground.
Bir saldırı daha olmuş. Roxbury'de sokakta yatan bir evsiz.
There's been another attack - a homeless man camped out in an alley in Roxbury Crossing.
Burada yatan Sarah.
I was scared, this is Sarah.
Küçük kızlarının önüne gelenle yatan biri görünmesini isteyenler aileleri.
The parents are the ones who want their little girls to look like hoochie mamas.
Bu Tim Murphy, mezuniyet balosundaki eşimle yatan göt oğlanı.
That's Tim Murphy, the asshole that slept with my prom date. Uh, this is my wife, Christie.
Balodaki eşinle yatan Ronald McDonald'dı.
Ronald McDonald slept with your prom date.
yani, kesinlikle olmaz tüm bilgilerin etrafta yatan herkesçe görünmesine yol açacaklar.
I mean, there's no way they're going to leave this information just lying around for anyone to see.
Morgda yatan üç çocuk annesi kadının aracını Toller'ın çaldığını düşünüyoruz.
Thank you.
Bu yatan p.ç hormonallikle eşdeğer.
'It's the hormonal equivalent of a lying bastard. 'Pumps you full of bullshit juice.
Size nasıl yardımcı olabilirim? "Yüce Tanrım, çaresizlik içinde yatan şu kuluna bir bak ve onu sonsuzluğa giden bu yolda huzura kavuştur ve dirilişte onu senin oğlun, bizim efendimiz Yüce İsa ile buluştur."
How can I help you? Uh-huh. Uh-huh.