English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yavrularım

Yavrularım traduction Anglais

522 traduction parallèle
"Karanlık çökmeden mutlaka evde olun, yavrularım. Müdür"
"Be sure to come back before dark, little children."
Gelin yavrularım, çörekler soğumasın.
Kiddies, come on, everything is piping hot.
Zavallı yavrularım!
All my pretty ones?
Sütleriyle yavrularımızı doyuruyoruz.
Their milk feeds our children.
Demek geceyi benimle geçireceksiniz, yavrularım benim?
You've come to spend the rest of the evening with me, eh?
Yavrularımız soğuk ve açlığa gözlerini açıyorlar.
Our children are born to cold and hunger.
Teşekkürler yavrularım.
Thank you, my children.
Tanrım, dualarım yetmiyorsa bağışlanmak için, yaptıklarımın cezasını mutlaka çekeceksem ne olur, yalnız bana yönelsin gazabın ; masum karımı, zavallı yavrularımı esirge.
Oh, God, if my deep prayers will not appease thee... but thou wilt be avenged on my misdeeds... yet execute thy wrath on me alone. Oh, spare my guiltless wife and my poor children.
Ama bizim durumumuz daha beter. İştahı bol yavrularımız var.
But we're just as badly off, as we have youngsters with healthy appetites.
Yavrularımızı istiyor.
She wants our puppies.
Yavrularımıza hiçbir şey olmayacak.
Nothing's going to happen to our puppies.
Yavrularımız şehirde bir yerdeyse, Londra'daki köpekler bunu bilir.
If our puppies are anywhere in the city, the London dogs will know.
- Yavrularımızı buldular mı?
- Have they found our puppies?
Yavrularımız, onlar iyi mi?
Our puppies, are they all right?
Gelin yavrularım, yıkanalım.
Come on, baby. Let's have a bath.
Yavrularım benim, gelin!
Come, baby, come!
Ben ve yavrularım hazır olunca geleceğim.
He says to hurry. She'll be there in five minutes.
- Tavuklarım yavrularımdır.
- My hens are children, idiots.
Eğlenmenize bakın, yavrularım.
Have fun, my little ones.
Yavrularım!
My babies! My babies!
Yavrularım! Size ne yaptılar!
What have they done to you?
Vah yavrularım.
- Hi, dear friends!
yavrularım!
My babies!
Canım yavrularım!
My sweet babies!
yavrularım.
My babies.
Zavallı, güzel yavrularım.
My poor, sweet babies.
Gelin yavrularım!
Come, my children!
Yavrularım! ikisinide öldürün!
Children, kill them both
Biraz korkmuşlar değil mi, yavrularım?
Ah, they are a little frightened. Aren't you, my poor dears?
Yani yatsanız iyi edersiniz minik yavrularım yoksa Çavuş Hulka başparmağını kıçınıza ne kadar sokabileceğine bakacak.
So you better hit them bunks, my little babies... or Sergeant Hulka with the big toe... is gonna see how far he can stick it up your ass.
Yavrularım... ben gidiyorum.
My children... I'm leaving.
Bayan Jane'i, Bayan Charlotte ve... köpek yavrularıyla birlikte bıraktım.
I left Miss Jane in the garden with Miss Charlotte and the new puppies.
Yavrularım...
My babies.
Sevgili bayan, o zavallı yavruları ararken alnımdaki dikenli tacın, canımı nasıl acıttığını bir bilseydiniz.
Oh, dear madam, if you was to know... what a crown of thorns I've borne in my search for them strayed chicks.
Onları Mısır'dan çıkardı tıpkı yavrularını kanatlarında taşıyan bir kartal gibi.
He bore them out of Egypt as an eagle bears its young upon its wings.
Serbestçe doğduğunu gördüğün köpek yavrularının aksine bu dünyaya adım attıktan sonra hala sana bağlıdır.
After it has stepped into the world, it still clings to you unlike the puppies you've seen that are born free.
Senin de benim de kanatlarımız var Tanrının tüm yavrularının kanatları var. "Yavrular" değil "çocuklar".
I got wings, you got wings All God's chillun got wings lt's "children," not "chillun."
Senin de benim de kanatlarımız var Tanrının tüm yavrularının kanatları var.
I got wings, you got wings All God's chillun got wings
Onların yavrularını benden çaldığını daha unutmadım.
I still figure you stole them baby canaries from me.
O zaten dönemindeydi ve kendi yavrularına sahip olabilecek yaştaydı. ve birlikte yaşadığımız hayatın dışında başka bir hayatın da olduğunun farkına varmaya başlamıştı.
She had already been in season and was capable of having her own cubs and she started to realize there was another life than the one we had been living together.
Ne o yoksa kırlangıç yavrularını mı kesip yemeye başladınız?
But who eats nests of swallows?
Gördüğünüz gibi karımın ilk defa yavruları oluyor.
You see, this is the first time my wife's had pups.
Hatırladığım kadarıyla köpekler, uh... yavrularını evde... bir sepet yada dolapta doğururdu.
Way I remember it, dogs were, uh... they had their puppies at home in a... in a basket or a closet.
Yavrular hazır mı?
Are the pups ready?
Avustralya'ya özgü değillerdi, yavrularını keselerinde taşımıyor ve o nefis okaliptüs yapraklarından yemiyorlardı.
None of them were indigenous to Australia, carried their babies in pouches, or ate any of those yummy Eucalyptus leaves. Yum Yum!
Sanırım düşündü ki, anne tavuğu kuluçkaya yatıramıyorsanız, yavrularıyla niçin zaman kaybedesiniz.
I guess he figured if you can't bed the mother hen, why waste time with the chickens?
Sanırım yaban domuzlarının yavruları doğmadan onları saymaya başlıyorsun.
I think you are counting your wild boar piglets before they are hatched.
Onun yavruları sürüdeki ajanlarımız olacak.
Her children will be our agents in the swarm.
Kesesi bile yoktur ama yavruları annelerinin meme uçlarına bir üzüm salkımı gibi tutunur.
It doesn't even have a pouch, but its young hang to their mother's teats like a cluster of berries.
Kaplanlar yavrularını neden yer şimdi anladım.
Now I know why tigers eat their young.
Yavruları ne yapalım?
What do we do with the puppies?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]