Yaylanın traduction Anglais
189 traduction parallèle
Kanoları geri göndereli üç hafta oldu ve bu gece Maple White'ın kaderine terk edildiği muhteşem yaylanın eteğinde kamp kuruyoruz.
It is three weeks since we sent back the canoes and tonight we are camping at the base of the great plateau upon which Maple White was marooned.
Challenger bizi bu noktaya kadar rehberledi ve bize yaylanın gerçek olduğunu ispat etti.
Challenger has guided us to this spot, and proven that the Plateau is a fact
Hadi, yaylanın bakalım.
Go on, get out of here.
Hadi yaylanın artık. Lütfen, siz ona bakmayın.
- Please, don't pay any attention to him.
Beni sinirlendirmeden yaylanın burdan!
You mosey on outta here before I start blastin'!
Pekala, yaylan, yaylanınız, yaylansınlar.
- Okay, scrow, scram, scraw.
Sizin tabirinizle : "Yaylanın."
In your own language, "Scram."
Yaylanın bakalım. Çabuk olun.
Roll it away.
- Biraz şakalaşıyorduk. - Yaylanın, ikiniz de.
- Just having a little joke, that's all.
Yaylanın. - Bana bak.
- Your train's due in one minute, number two platform.
"Defolun" dedim krallarına. "Yaylanın" dedim.
"Clear off," I said to that king of theirs. "Hop it," I said.
Hadi, ikiniz de... Yaylanın.
Now, go on, both of you.
- Yaylanın, sarhoş serseriler!
- Beat it, you drunken goons!
Yaylanın Portekizce nasıl söyleniyor?
Whats the Portuguese word for scram?
Zıplayın, yaylanın, acemiler sizi.
Jump, spring, there, green pants!
Şimdi yaylanın, bakalım.
Now beat it.
Zirveye hiç ulaşamama rağmen, yaylanın başlangıcından... bu yaratıkları kendi gözlerimle gördüm.
Although I have never reached the top, from the base of that plateau I have seen these creatures with my own eyes.
O kadar çok olmadığını bilin, o yaylanın tabanındaydım.
You know, not too long ago, I was at the base of that plateau.
Burada büyüklüğünü bilemediğimiz bir yaylanın üstündeyiz... ve tek uçuş aracımız parmparça ve erişilemez durumdayız.
Here we are on top of an unscalable plateau our only means of flight smashed and beyond reach.
Bu yaylanın tehlikeleri içinde yaşamak, aslanlarla dolu bir kafeste çadır kurmak gibi.
Living with the dangers of this plateau would be like pitching a tent in a cage of lions.
" Yaylanın temelindeyiz.
"We're at the base of the plateau."
" 11 Aralık, yaylanın zirvesine ulaşıldı.
"December the 11th, reached the top of the plateau."
Bu yaylanın El Dorado olduğunu mu iddia ediyorsun?
Are you claiming that this plateau is El Dorado?
Burton, sende bu yaylanın giriş çıkışlarını gösteren haritan vardı.
Burton, you had a map showing the way on and off this plateau.
Ama onlardan biri sadece biri dağın ortasından geçip... 1,5 km sonra bir mağara ağzından dışarı yaylanın üstüne çıkıyor.
But one of them, just one, goes from the top of the plateau down through the heart of the mountain and out through a cave exit more than a mile from its base.
Şimdi doğru evinize, yaylanın!
Now go on, you just run along home.
Hey, yaylanın.
Hey, take off.
Yaylanın.
Take off.
Kızlar, yaylanın.
Girls, take a hike.
Hadi, yaylanın buradan.
Come on, get your ass out of here.
Hadi yaylanın, yaylanın!
Go ahead, move it!
Yaylanın!
Move it!
- Yaylanın!
- Get out of here!
Yaylanın...
Go...
Yaylanın!
Creep!
Yaylanın.
Move it.
Yaylanın.
Hit the pavement.
- Yaylanın dedim.
- I said now.
Yaylanın serseriler.
Beat it, punks.
Yaylanın!
IVámonos!
- Dediğimi duydunuz. Yaylanın.
- You heard what I said.
- Yaylanın.
- Hop it.
Şimdi Hanımefendi'ye çantasını geri ver ve yaylan bakalım.
Now give the lady back her purse and take a walk.
- Yaylan bakalım. - Sen gitarını çal!
- Play the guitar.
Şimdi yaylan ve koca ağzını kapat.
Now beat it and keep your big mouth shut.
Bir terslik hissedersen hemen yaylanırsın tamam mı?
Anything pops, take a dive.
Şimdi yaylanın.
Now, clear off!
Yaylanıp sıçrayacaksınız.
- What's happening here?
Yaylan. Anlarsın ya.
Rockin'and rollin'and whatnot.
Pırını pırtını topla ve yaylan.
Pack your junk and beat it!
Tekere bas, bi ayağını sarkıt ve yaylan!
Step out on the wheel, dangle a foot and arch!