Yaşayacagız traduction Anglais
1,971 traduction parallèle
Ben Optimus Prime'ım. Bu mesajı geçmişlerimiz hatırlansın diye yolluyorum. Çünkü o anılarda bizler yaşayacağız.
I am Optimus Prime, and I send this message so that our pasts will always be remembered for in those memories, we live on.
Yaşayacağız!
-... sex.
Bayanlar ve baylar maalesef küçük bir gecikme yaşayacağız.
Lades and gentlemen, I'm sorry, there's going to be a slight delay.
Doktorlar ne kadar yaşayacağınızı söylediler?
How long did the doctors Give you to live?
Birlikte ne maceralar yaşayacağız.
Living the adventure together.
Crusoe sizi tanımamı söylüyor çünkü bu adada bir süre daha birlikte yaşayacağız.
Crusoe says I should get to know you. Since we may be sharing this island together for some time.
Bunun bir macera olduğunu görmelisin, kardeşim. Bir maceraya yaşayacağız.
You have to see it as an adventure brother, we are going to an adventure.
Sonsuza kadar yaşayacağız!
We are gonna live forever!
Birlikte yaşayacağınız yer orası değil miydi?
Isn't that where you're going to be living?
Sonsuza kadar mutlu bir aile olarak birlikte yaşayacağız.
We will live together as a happy family, till the end.
Bence de öyle, ama bunun tek nedeni henüz genç olmamız ve sonsuza kadar yaşayacağımızı düşünmemiz ama sonra yaşlanmamız ve şeker hastası olmamız- -
I think so, too, but isn't that just because we're young and we think we're going to live forever and then we grow old and get diabetes, and...
Bir gün, dünyadaki her şeyden daha çok sevdiğim, kalbimi ona verdiğim ve günün birinde ağzına geleni söyleyip kapıyı çarpan kızın Ohlahoma'da bir yerlerde karavan parkında yaşayacağına dair fantezilere güdümlenmiştim.
I was driven by a fantasy, that one day, this girl who I loved more than anyone in the world and I gave my heart to, and she spat upon it and spun out the door, one day this girl's gonna be living in a trailer park somewhere in Oklahoma.
Bu arşiv, ileride yaşayacağımız dünyayı barındırıyor.
This archive holds the world we are going to live in.
Bunu kaç kere daha yaşayacağız?
How many times must we go through this?
Millet, hepsini yaşayacağız.
People, we'll get it all.
Biz yaşayacağız sen öleceksin.
We will live... and you will die.
Evimin taksitini ödeyemeyeceğim için daha samimi bir şekilde yaşayacağız.
Well, we'll get to be cozier, because I'm not gonna be able to pay my mortgage on my house.
Kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermek için buradayız.
We're here to decide who lives and dies.
Artık biz de orada yaşayacağız.
And now we do too.
Krallar gibi yaşayacağız.
We'll be kings.
Sahibi olan insanlar gelene kadar orada yaşayacağız.
I will live in it until the people who own it come for it.
Nasıl yaşayacağız?
How would we live?
Bununla nasıl yaşayacağımızı anlamaya çalışıyorum.
I'm just trying to figure out how we're going to live with it.
Ve biliyorsun ki, bugün burada hepimiz büyük bir gün yaşayacağız.
And you know, we are all going to have an important day here.
Sensiz bu ıssız dünyada nasıl yaşayacağım?
And how I will be quite deserted in the world without you?
O ve ben beraber yaşayacağız.
He and I are going to live together.
Asıl güzel kısmı bu, çünkü sen ve ben en azından birkaç aylığına orada beraber yaşayacağız ve eğer ikimiz de seversek orada sürekli kalmaya bile karar verebiliriz.
Well, that's the exciting part, because you and I... are gonna live up there together, at least for a few months, and, if we both like it, we might even decide to stay.
Hayatımızın sonuna kadar birbirimize aşık mı yaşayacağız sanıyorduk?
We're supposed to be just perfectly in love for the rest of our lives?
Chelsea ile orayı eşya deposu gibi kullanırsanız ben nerede yaşayacağım?
How am I supposed to live in that room if you and Chelsea are gonna use it as a walk-in closet?
# Artık sonsuza dek yaşayacağız #
we'll live together forever
Valizini yap, karavanda yaşayacağız.
We'll live in a caravan. Super!
Onunla birlikte yaşayacağız.
We're gonna live together.
Yaşayacağımız yer burası.
This is where we'll live.
Ayrıca yağmalamayı bırakıp Wei halkı gibi bolluk içinde yaşayacağımız günlerin hayaliyle yaşamaktayım.
I also dream of a day when we can finally stop looting year after year and live the abundant life of the Wei people
Bu sefer hayatımızı gerçekten yaşayacağız!
And this time, we're living our life for real!
Yabancıların bize nasıl yaşayacağımızı söylemesinden hoşlanmayız.
We don't take kindly to outsiders trying to tell us how to live.
.. Sen ve ben yaşayacağız
In a cottage built for two
Ama bize verilen hayatı nasıl yaşayacağımızın seçimini yapabiliriz.
But we do get to choose how we live the life that we've been given.
Jimmy ve ben karanlık ormandan kurtulduk ve bundan sonra sonsuza denk mutlu yaşayacağız.
Jimmy and I made it out of the dark forest, and from now on, it's gonna be one long happily ever after.
- Mesela nerede yaşayacağız?
- Like where would we live?
Küçük Çiftlik'te yaşayacağız.
We're gonna live here at The Little Farm.
- Parmaksız yaşayacağını söylüyor.
He's refusing surgery. He says he'll live without the fingers.
Bir gün daha görmek için yaşayacağız.
We will live to see another day.
Sonsuza dek mutlu mesut yaşayacağız.
We are gonna live happily ever after
Ama biz nerede yaşayacağız?
But where will we live?
Annem önümüzdeki hafta kardeşlerimle birlikte gelecek, ve birlikte burada yaşayacağız.
My mother will come next week with my brother and sister, and we'll live here, together.
Ama şimdi onun yerine tüm zamanı yalnız geçirecek, ayrılık sonrası yasımı yaşayacağım.
But now instead I'll just spend the whole time alone, wallowing in my post-breakup funk.
Naomi ve ben birlikte yaşayacağız.
Naomi and I are going to live together.
Paris'ten geldi, Ve mükemmel bir evde beraber yaşayacağız ve...
She just flew in from Paris, and we're going to live together in the most amazing house and...
Bu beraber yaşayacağımız ilk yerdi ve çok heyecan vericiydi, sanırım ben arkadaşlarımı özlüyordum ve anneme ve babama ve kız kardeşlerimi, fakat E-Mailimiz vardı ve her şey, böylece tamamdı.
It was our first place together and that was really exciting, but I guess I missed my friends and my mum and my dad and my sisters, but we had email and everything, so it was fine.
Evan'ı ziyaret günlerini bir kenara bırakalım, nerede yaşayacağınız konusunu bir çözelim.
You know how that makes me feel?