Yaşiyoruz traduction Anglais
49 traduction parallèle
RUH HALLERİNİ VE DUYGULARINI ABARTILI BİR ŞEKİLDE YAŞIYORUZ,
We enhance their demeanour, their mood, their anguish...
- BURADA AMACIMIZI YAŞIYORUZ.
- We are living goals here.
- FAKAT EN AZINDAN YAŞIYORUZ.
- But we live in the least.
Haiti'de Biz uzun mesafeli ilişki yaşiyoruz.
He's in Haiti. We're doing long distance.
Güya dünyanin en gelişmiş şehirlerinden birinde yaşiyoruz.
Well, at least we live in one of the most progressive cities in the world.
Lyi yasiyoruz.
We live well.
Ikimiz de silahla yasiyoruz.
Both of us live with a gun.
Özgür bir toplumda yasiyoruz.
It's a free society.
- Hangi sehirde yasiyoruz?
- And what city do we live in?
Güvenli bir muhitte, güzel bir evde yasiyoruz.
We live in a lovely home in a safe neighbourhood.
Nasil bir gudik dünyada yasiyoruz ki, kahramanlar kötü adam oluyor, cesurlar da korkak?
What kind of topsy-turvy world do we live in where heroes are cast as villains, brave men as cowards?
Ama olay biz zaten her gun farkli bir olay yasiyoruz.
But the thing is-is-is, we're all faced with difficult decisions every day.
Büyük baligin küçük baligi yedigi bir dünyada yasiyoruz.
I say it's a dog-eat-dog world.
Nerde yasiyoruz, Merkür de mi?
- X, can you clean Nibbler's stanky litter box?
Zor bir dönemde yasiyoruz.
Such difficult times we live in.
Zarek'in dedigi gibi, yepyeni bir dünyada yasiyoruz.
Like Zarek pointed out, we're living in a whole new world.
Biz yillardır kaçak yasiyoruz neredeyse yok gibiyiz...
We're on the run for years, there is almost no...
Biz zor zamanlar yasiyoruz... kotü düsüncelerimiz sevgiye dönüsmeli.
We live in hard times... We are torn from the things we love.
Tabi, bunun için yasiyoruz zaten.
Well, that is what I live for.
Bir haftadir ayri yasiyoruz.
We separated a week ago.
En azindan hâlâ yasiyoruz.
At least we're still alive.
Ama burada yasiyoruz.
But we live here.
Sartlar bugüne benziyordu ama en azindan simdi tek bir bayragin altinda yasiyoruz ve hepimize Afgan denilmelidir.
The situation is similar today but at least now we are living under one flag. ... and we should all be called Afghans.
Biz bir Islam ülkesinde yasiyoruz.
We live in an Islamic country.
Su anda biz hükümeti olan bir sehirde yasiyoruz.
Right now we live in a city with a government.
Rahatliyoruz Yasiyoruz,... kuslarin sesini dinliyoruz.
We relax. We live. - We listen to the birds.
Yeni dunyada yasiyoruz, bebegim, yeni nakit krizi.
We're living in a new world, doll, post credit crunch.
Son zamanlarda hastaligimi nedeniyle zor anlar yasiyoruz.
I know my illness has been making life difficult lately.
TEKNİK SORUNLAR YAŞIYORUZ
Let's dig in, cohorts.
TEKNİK SORUNLAR YAŞIYORUZ Dinleyin.
How long have you been head writer here?
Öyle bir dünyada yasiyoruz ki, haberlere bakarsin her zaman ölen binlerce insan var. Bir kizin ölmesi beni rahatsiz etmez.
We live in a world, where you watch the news - with thousands of people, who die all the time...
Lakin bugün bilimsel bir rönesansi yasiyoruz. Dünyadisi varliklarin kesfine olanak taniyacak, teknolojinin altin çagini yasiyoruz.
But today we live in a scientific renaissance A golden age of technology where fictional possibilities give way to extraordinary discoveries.
Bu yuzden yasiyoruz.
That's why we get up in the morning.
New York'ta yasiyoruz.
We live in New York.
Bati toplumunun gelenekleri esliğinde New York sehrinde yasiyoruz!
We live in New York City and with the customs of Western society.
Eger bu gerçekten dogruysa o zaman hiçbir seyin imkânsiz olmadigi bir dünyada yasiyoruz demektir.
And if that's really true... then we live in a world where anything is possible.
Saplantili ve kontrollu bir Dunya'da yasiyoruz.
We live in a world that's obsessive and controlling.
Amerikan rüyasini yasiyoruz ahbap!
Just living the American dream, amigo!
Yarim saattir birlikteyiz ama simdiden ayni evde yasiyoruz.
We've only been dating for 30 minutes and we're already living together.
Yan tarafta yasiyoruz.
We live next door.
iste biz, orada yasiyoruz. Merkezden yaklasik 30 bin isik yili uzakta.
That's where we live- - about 30,000 light-years from the center.
Kumarhanenin arkasinda cift uniteli bir mobil evde yasiyoruz.
We live in a double-wide behind the casino.
Televizyonun altin çaginda yasiyoruz.
We happen to live in a golden age of television.
Tüm çabalarima ragmen bölünmüs bir evde yasiyoruz.
"Despite my efforts, we are a house divided"...
- Biz onunla yasiyoruz.
We live with him.
Birlikte yasiyoruz gibi birsey.
We basically live together.
O bir kisi ve biz bunca insanken neden boyle yasiyoruz ki?
Well, there's only one of him and all of us, so why are we living like this?
Zorlu ve belirsiz zamanlarda yasiyoruz.
We live in troubled, uncertain times.
Biz sadece orada yasiyoruz.
We're all just living in it.
yaşıyoruz 30
yaşıyorum 130
yaşıyorsun 145
yaşıyor 371
yaşıyorsunuz 19
yaşıyorlar 32
yaşıyor musun 19
yaşıyor mu 97
yaşıyorum 130
yaşıyorsun 145
yaşıyor 371
yaşıyorsunuz 19
yaşıyorlar 32
yaşıyor musun 19
yaşıyor mu 97