English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yengeç

Yengeç traduction Anglais

1,691 traduction parallèle
- Neden yengeç olduğu için mi olamadı?
- What, if he wasn't a crab?
Bir kere Yengeç Sammy'yi izledin mi Brando'ya geri dönemezsin.
You can't go back to Brando after you've seen Sammy.
Ha bir de, Yengeç Sammy'yi görmek için büyük bir yönetmen geliyor.
And listen, we got a big-shot director coming down to see Sammy the Crab.
- Yengeç Sammy.
- Sammy the Crab.
Hayır, Yengeç Sammy!
No, Sammy the Crab!
Yengeç rolüydü.
It was the part of a crab.
Elbette fiziksel bir avantajı vardı ama bir de benim yengeç rolümü görmeliydin.
Obviously he had a physical advantage, but you should've seen my crab.
Sen hiç böyle bir yengeç gördün mü?
Have you ever seen a crab like it?
Yengeç Sammy az önce tımarhaneyi boyladı!
Sammy the Crab just went to nutball village!
Bu çok rahatsız edici, sanki kızgın bir yengeç midemi kemirip, parçalıyor gibi oluyor.
It can be very uncomfortable, like having an angry crab scuttle from side to side in my tummy space.
Ben Yengeç Sammy, Ben Yengeç Sammy
♪ I'm Sammy the Crab, I'm Sammy the Crab
Ben Sammy, Yengeç Sammy, Ben Yengeç Sammy
♪ I'm Sammy, I'm Sammy the Crab, I'm Sammy the Crab
Yumuşak-kabuklu yengeç.
Soft-shell crabs.
Babam ölüyor ve senin konuşmayı düşünebildiğin tek şey, kaymaktaşı rengi ve yumuşak-kabuklu yengeç mi?
Dad is dying and the only thing you can think to talk about is alabaster paint and soft-shell crab?
- Yengeç biraz bayat mıydı?
- Was the crab a little off?
Gerçekten yengeç gibi yengeçti.
It was very crabby.
Yengeç kötüydü.
Ai ya! The crab was bad.
Rahibe Edna için bir yengeç yakala.
Get a crab for Sister Edna.
Yengeç dönencesi 23,5 derece Kuzey'de Oğlak dönencesi ise 23,5 derece Güney'de yer alır.
Tropic of cancer, 23.5 ° north ; Capricorn 23.5 ° south.
Sanjana, bu adamlar yengeç gibiler.
Sanjana, these guys are like crabs.
Sanırım bir yengeç düşürdüm.
I think I'm down a crab.
Ey yüce yengeç, her ne kadar çetin bir mücadele versen de sonunda ilkel beynin benim üstün zekama yenik düştü.
Though you gave me a fierce battle, oh, mighty crab, in the end, your primitive little brain was no match for mine.
Hep yengeç dükkânına giderdik.
We'd go down to this great little crab shop.
Kılıcı yengeç pastası tadında bir bastondu
His sword is a cane that tastes like crab cake
Annemin yengeç sosu.
My mother's crab dip.
Şu lanet yengeç sosunu bırakıp, bana bakabilir misin? Yalnızca bana?
Could you put down the fucking crab dip and look at me, just look at me?
Ayrıca, Pazar günü ile birlikte, "Yengeç Kulübesi" haftalık yemek stoklarını tüketir.
Also, by Sunday, the Crab Shack runs out of their food supply for the week.
Yerel sanat müzesine gideceklerdi. Sonra da yengeç kabuğu boyayacaklardı.
There were going to go to the folk art museum, then they were going to paint crab shells.
Yengeç köfteleri inanılmazdır.
Pietro is world-class.
Ondan sonra, Yengeç Kulübesi'nde, Yavaş Roger beni kapana koydu.
After that, I was at the Crab Shack and got trapped talking to Slow Roger.
Yengeç Kulübesi'ne bir ilan astım. Tüm yas tutacaklara beleş yemek ve içki vaat ettim.
I put up a flyer at The Crab Shack advertising free food and free booze for all mourners.
- Selam, Yengeç Adam.
- Hey, Crab Man.
Çok sıra dışı bir çürüme oranı. Mavi yengeç sezonu.
This is an extreme rate of decomp.
Benim adım en iyisi sadece Yengeç Adam deyin.
My name is... well... you better just call me Crabman.
- Yengeç.
Cancer.
- Yengeç taklidi yap.
Crab.
Tamam. Yengeç tahrik oldu.
Okay, now, the crab is getting aroused.
Stitch Yengeç Sebastian ile buz pateni düeti yapacak.
Stitch is going to do a skating duet with Sebastian, the crab.
Amerika'yı seven birkaç kişinin yardımına ihtiyacım vardı ve cuma gecesi Yengeç Kulübesi onlarla dolup taşıyordu.
So I needed help from some people who loved America. And on Friday night, The Crab Shack's crawling with them.
Özür dilerim Bay Yengeç, bütün gece Gary'yi aradım.
Sorry, Mr. Krabs, I was out all night looking for Gary.
Milyonlarca kırmızı yengeç, yeryüzünün en büyük toplu göçlerinden biri için yürümeye başlarlar.
Millions of female red crabs march together, in one of the largest mass migrations in the world.
Her yengeç kıymetli yumurtalarla dolu bir kese taşır. Ve şimdi onları akıntıya bırakması gerek. Kendisi sürüklenmeden.
Each crab is carrying a pouch of precious eggs and now she has to cast on a drift, without letting herself be swept away.
Karides. Yengeç. Balık.
shrimps... crabs... fish... even other Octopus.
Yengeç adam, biraz önce yengeç parçalarımı getirdi.
Crab man just brought my crab parts.
"Selam, Earl" dedim, ama "Selam, Yengeç Adam" demedi.
I said, "Hey, Earl," and he didn't say, "Hey, Crab Man."
Bu, Yengeç Kulübesi'ni, brownie'nin tanesinin 5 Dolar'dan satıldığı tek yer yapmıştı.
It being the Crab Shack, the only brownies that sold were the five-dollar ones.
Yengeç Kulübesi'nde bayanlar gecesiydi ve bu Randy ile bana, en iyi hareketlerimizi göstermek anlamına geliyordu.
It was Ladies'Night at the Crab Shack which meant me and Randy were using some of our best moves.
Todd, siyah çay, limon, yengeç salatası, roka.
Todd, black tea, lemon, crab salad, arugula.
Yumuşak kabuklu yengeç, Ton Balığından daha iyi oluyor.
Come on. No, I'm telling you.
Sen de gelip yengeç köfteleri ve kek yiyebilirsin.
I'm--I'm serious.
Güzel yengeç.
That's good crab.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]