Yiyeceğim traduction Anglais
2,999 traduction parallèle
Doğruca otele gidip odamda yiyeceğim.
I think I'll just head back to the hotel and order some room service.
Birşeyler yiyeceğim.
Eat something.
Ben, her yerini yiyeceğim.
I'll eat everywhere.
Nasıl yiyeceğim ki bunu?
How are you supposed to eat this thing?
Kafaları yiyeceğim.
It is freaking me out.
Yemek yiyeceğim.
Eat?
Vegasta 1 milyon dolara yakın emlak borcum var. ve market'te elimden gitmeden kafayı yiyeceğim.
I-I OWE CLOSE TO $ 1 MILLION ON SOME REAL ESTATE IN VEGAS THAT I WAS GONNA FLIP BEFORE THE MARKET
Destekçimi aradım ama bana dönmedi ve ben kafayı yiyeceğim.
My sponsor's not calling me back, and I'm freaking the fuck out.
Hey, bizim çiftliğin kahyasıyla yemek yiyeceğim.
Hey, listen. I'm having dinner with my ranch foreman.
Senden arta kalanları yiyeceğim ama ikimizde biliyoruz ki burada olma sebebin bu değil.
I will eat your roughage, but we both know that's not why you're here.
Kafayı yiyeceğim.
I'm going to lose my shit.
- Yeni alıcıyla öğle yemeği yiyeceğim. - Sen de gelsene.
- Lunch with the new buyer.
Sanırım evde kalacağım bolca dondurma yiyeceğim ve gerçek aşkın efsaneden başka bir şey olmadığı hakkında yazacağım.
I think I'll just stay home, eats lots of gelato, and write about how true love is nothing but a myth.
Cheesecake gibi yiyeceğim.
I'm gonna finish him like a cheesecake.
Harrys'de yiyeceğim ben.
I'm going to eat at Harry's.
Harrys'de yiyeceğim.
I'm going to eat at Harry's.
Papa Cenapları ne yerse ben de aynını yiyeceğim.
As his Holiness eats, so shall I.
Tamam, peki, yanacağız madem ben gidip bir şeyler yiyeceğim.
All right, OK, if we're gonna burn to death, I'm gonna put some food on.
Seni yiyeceğim Bob.
I'm gonna eat you, Bob.
Daha çok yemek yiyeceğim.
I'm gonna start eating more.
Cheesecake yiyeceğim.
I'm getting a whole cheesecake.
Birkaç hafta sonra kıçıma tekmeyi yiyeceğim.
Gonna be out on my butt in weeks.
Derini kalem açacağı ile soyacağım ve yiyeceğim.
I'm gonna peel off your skin and eat it like pencil shavings.
"Seni yiyeceğim ya da cehennemde görüşeceğiz."
"I'll eat you for supper or meet you in hell."
Bundan böyle sadece Cap'n Crunch yiyeceğim.
From now on, I'm only eating Cap'n Crunch.
Bunun bir düğün olduğunu şimdi fark ettim. o yüzden kalıp biraz somon yiyeceğim... çünkü Bonnie Teyze yiyemez. Ve daha sonra halkla ilişkiler elemanımı kovmaya gideceğim.
Okay, I just realized that this is a wedding, so I'm gonna stay and eat the salmon, because aunt Bonnie can't, and then I'm leaving to fire my publicist.
Ben de seninle dondurma yiyeceğim.
I'm gonna eat some of your icecream with you.
Ben yemeğimi koşudan sonra yiyeceğim.
I'm going to eat after I do my miles.
Biraz ekmek yiyeceğim.
♪ I'm gonna eat some bread ♪
Patatesli ekmeğimi yiyeceğim.
♪ Gonna eat my potato bread ♪
p-a-t-a-t-tesli ekmeğimi yiyeceğim
♪ Gonna eat some p-o-t-a-t-o-to-to bread ♪
Bir gün seni yiyeceğim.
I'm gonna eat you one day.
Sağ olun. - Ne bok yiyeceğim ben?
Thank you.
Tamam, birileri bu gece aşkı bulsun yoksa kafayı yiyeceğim.
Okay, someone needs to find love tonight, or I'll freak.
Ama onun kıçından bir öğle yemeği yiyeceğim.
But I'm just gonna eat lunch off that butt.
4 As'ta yemek yiyeceğim, vakitli dönerim ama kafam yerinde olmayabilir.
I have a lunch at the 4As, so I should be back in time, but not necessarily conscious.
Ama öğlen yemeğini bina yöneticisiyle yiyeceğim.
But I am meeting with the building manager at lunch.
Eh, bu gece eve gideceğim. Eşimle yemek yiyeceğim, her şey yolunda.
Yeah, well, tonight I go home, have dinner with the wife, everything's in balance.
Diğerini ben yiyeceğim.
I'm keeping the other one.
Sanırım ben dilim tuna balığı bifteği yiyeceğim.
I think I will have the ahi tuna steak.
"Beyinlerinizi yiyeceğim."
[Laughs] "First things first, I'll eat your brains."
Madem o kadar zekisiniz daha dolu bir şey bulun bu arada yemek yiyeceğim.
Since you're so clever, think of something fuller, while I finish my dinner. You've eaten, I suppose?
Ben de Tom'la öğle yemeği yiyeceğim.
I'm having lunch with Tom.
Onla öğle yemeği yiyeceğim çünkü.
Because I'm having lunch with him.
Eğer bu koduğumun cehennem deliğinde daha fazla kalırsak kafayı yiyeceğim sanırım.
If we have to stay in this fucking hell-hole much longer, I think I'm gonna go insane.
Sutton'ın çantası ve telefonu oradaydı- - Tanrım Ethan, kafayı yiyeceğim.
Just seeing Sutton's purse and her phone in there- - God, Ethan, it completely freaked me out.
Bir araba dolusu yiyeceğim var ve günüm de pek iyi geçmiyor.
I've got a car full of groceries, and well, it hasn't exactly been a banner day.
Bu çatalı havaya fırlatacağım nereye düşerse onu yiyeceğim, Yaşasın!
I'll toss this fork into the air and wherever it lands, that's what I'll eat. Hiya!
Ben bununla ne yiyecegim?
What will I eat from this?
Onun için yiyecegim var.
I've got food for him.
4 As'ta yemek yiyecegim, vakitli dönerim ama kafam yerinde olmayabilir.
I have a lunch at the 4A's, so I should be back in time but not necessarily conscious.