Youngsters traduction Anglais
567 traduction parallèle
Fakat bu yavruları öldürmek istiyorsa, ona bir silah kullandıracağız.
But if he wants to murder those youngsters, we'll make him use a gun.
Gençlere verin.
Give it to the youngsters.
Komşuların çocuklarıyla oynamak için çok yaşIıyım, Cora.
I'm too old to play games with the neighbours'youngsters, Cora.
- Herhangi bir kayıp varmı?
I'm not sure, but they seem to have a couple of youngsters with them.
O delikanlılara yaşlı köpekte hala hayat olduğunu göstereceğiz.
We'll show these youngsters there's life in the old dog yet.
Çocuklarla aranın iyi olduğunu söylemiştin.
Remember you told me you're good with youngsters?
Geldiğimizde, bunlara normal genç diyemiyorduk.
Those weren't ordinary youngsters when we came in.
Hiç böyle şey görmedim gençler yaşlıların işini yapsın!
Youngsters doing what their elders should do.
Siz ufaklıklar, sessiz olun.
You youngsters, be quiet.
Orada kadın ve çocuklar var.
There's a woman and youngsters in there!
Narita.
The Narita youngsters.
- Siz delikanlılar bunun hakkında bişey bilemeyeceksiniz
You youngsters wouldn't know anything about that.
delikanlılar uyuyarak büyür, ama sen öyle istiyorsan sen bilirsin.
Youngsters grow sleeping, but you do what you want to.
Kızılderili delikanlılarının yaptığı gibi... bağırmamayı öğreneceksin.
That's the way Indian youngsters learn not to cry.
Okullu bütün delikanlılar bunun gibi.
All those youngsters from the Point are like that.
Bütün gece dans edebilirdim. Gençler ayakta bile kalamazdı.
I could dance the whole night long, the youngsters can't handle it anymore.
Çok iyi evlatlar ve onları tutmak istiyoruz.
On the contrary, they're fine youngsters, and we'd like to keep them very much.
- Bu tip şeyler gençlere göre.
- This is just a story for youngsters.
Siz, iki ufaklık! Hemen buraya gelin!
You two youngsters get up to me this instant.
Çocuklar sana karşı gelse bile.
Not even against youngsters a third your size.
Cehennemden bir iblis çağırsaydım onlar için pek eğlenceli olmazdı sanırım.
I don't think it would be too amusing for the youngsters... if I conjured up a demon from hell for them.
Şuna bakın, gençlerle boy ölçüşerek, şu tatlı kızın önünde sarkmış kaslarını zorluyor ve gösteriş yapmaya çalışıyor.
Just look at him measuring his strength with the youngsters, straining his flabby muscles to show off in front of that cute girl.
Sonuç olarak koltuk yüzlerini kesen ve oturaklara zarar veren siz gençleri bilgilendirmeye gelince.
And now for the information of you youngsters who were slashing the upholstery and tearing out the seats during the denouement.
Ama bizim durumumuz daha beter. İştahı bol yavrularımız var.
But we're just as badly off, as we have youngsters with healthy appetites.
Dürüst olmak gerekirse, Bay Treadwell, şu sevecen ve sadık gençlerin size ufacık bir zarar, en ufak bir zarar verebileceğini düşünebilir misin?
Honestly, Mr. Treadwell, can you imagine those affectionate and devoted youngsters ever possibly doing you the slightest harm, the slightest harm?
Ah gençlik!
Youngsters!
Gençler, 37 yıldır adım Gallina. Adımla hep alay edildi.
Youngsters, my name has been Gallina for 37 years.
Bazı delikanlılar ödeme yapmayı sevmez.
Some youngsters wouldn't pay
Savaşı kaybetmemiz yüzünden, gençler ortalık yerde dans edip Amerikan plaklarını dinleyerek kıç sallıyorlar.
¡ ª Yes. ¡ ª Hey. Because the failure, nowadays youngsters adore foreign things. Listening the records, fruging their ass.
Fiyakana diyecek yok. Gençler senin gibi olmak istiyor.
You got all that charm and it makes the youngsters want to be like you.
Daha gençler ise Bay Mclintock.
Youngsters call me Mr McLintock.
Fauntleroy, gençler arasındaki bu olaya karışmasan daha iyi.
Fauntleroy, you can't get mixed up in these youngsters'quarrel.
Bazı delikanlılar buraya gelecekler.
Some youngsters coming here.
Bay Addams, eminim siz de delikanlının diğer çocuklar gibi olmasını arzu edersiniz.
Mr. Addams, surely you want your youngsters to be like other children.
"HUNHARCA CİNAYET" - Gerçekten cana yakın gençlermiş.
They certainly were attractive youngsters.
Geçenlerde benim...
Why, only last week with me own youngsters...
Tüm bunlar 1951'deki Eylül'ü Hatırla oyunu yüzünden yaşandıysa gençlerden hiçbirinin, yani Eva, Bill, Sheila, Arthur'un bir ilgisi olamaz.
If that performance of Remember September in 1951 started this whole thing, then none of those youngsters - Eva, Bill, Sheila, Arthur - could have anything to do with it.
Kaptan, yavrularınızla çok gurur duyuyorsunuzdur.
Captain, you must be very proud of your youngsters.
Üzülerek, belki neler olup bittiğini anlayabileceğiniz ve bunca insanın ne uğruna ölmek zorunda kalacağını kavrayabileceğiniz umuduyla, Çin'i ve onun acılarını, siz çocuklara miras olarak bırakıyorum.
I bequeath China and her agonies to you youngsters, with pity, and with the hope that perhaps you can understand what's going on, can comprehend what so many people are going to have to die for.
Ah şu gençler burunlarını ucundan ötesini göremezler.
Oh those youngsters, those youngsters can't see any further than the tip of their nose.
Küçüklere boks hocalığı yapmak ister misiniz?
Would you like a job teaching the youngsters how to box?
Küçüklerin kendini korumayı öğrenmesi önemli.
It ´ s important the youngsters know how to defend themselves.
Gurur duyulacak çocuklarınız var.
You got youngsters to be proud of.
- Çocuklar sana ihanet etti...
- The youngsters betrayed you...
Böyle bir şeye, nasıl cesaret edebiliriz!
We youngsters wouldn't dare do that!
Hocam, hepimiz önünde saygı ile eğiliyoruz.
Master Fang, we youngsters are deeply grateful.
Bugünün gençleri mutsuz.
Youngsters today are sad :
Üstüne alınma. Bu gençler farklı.
Don't be offended, these youngsters are different.
Öte yandan birçok genç...
Most youngsters on the other hand...
Onlardan biri de bir kadının çocuklarını tek başına yetiştiremeyeceğidir.
No woman is able to raise growing youngsters alone.
Olamaz. Çünkü bu çocuklar inançsız.
No, those youngsters aren't being honest.