Yüzlerce kez traduction Anglais
600 traduction parallèle
Buradan yüzlerce kez geçmiştim ve şimdi okuyabildim.
I've walked past that sign a thousand times, and now I can finally read it.
Yüzlerce kez bunu yaptığını gördüm, haksızmıyım, Bill?
Oh, I've seen him do it a hundred times, eh, Bill?
Onu benim öldürdüğüme yüzlerce kez yemin ettim.
I swore hundreds time I did it.
Yüzlerce kez aşık oldum.
I've been in love a hundred times.
Bu mağarada yüzlerce kez bulundum. Fakat hiç bu kadar uzağa gelmedim.
I been in this cave a hundred times, but never this far.
Yüzlerce kez bunu yaptı.
Been out a dozen times.
Yüzlerce kez yaptığım gibi, evden koşarak çıkıp sokağı geçerdim.
Out of the house and across the street, as I had run a hundred times before.
Fowler buraya daha önce yüzlerce kez geldi.
Fowler's come down here a hundred times before.
Yüzlerce kez istedim hem de.
I have wished it hundreds of times.
- Bunu yüzlerce kez konuştuk!
We've been over that 100s of times!
Eminim içeriye yüzlerce kez girmişsindir.
I suppose you've been inside hundreds of times.
Daha önce de yüzlerce kez aynı rüyayı görmüştüm.
I've had that same dream hundreds of times before.
- Size yüzlerce kez söyledim.
- I told you a hundred times.
- Hayır. Yüzlerce kez böyle görmüştün.
No, you've seen it like this hundreds of times.
Akşam, bunu yüzlerce kez söyledim kendime.
I told myself that hundred times this one evening.
Ona yüzlerce kez söylemedim mi sanıyorsun?
Don't you think I've talked to him a hundred times?
- Yüzlerce kez söyledim ödül kazanmak istemiyorum
I've said 100 times I don't wanna win awards.
Yüzlerce kez, onu, bu gemiyi Cebelitarık'tan çıkarırken izledim.
Hundreds of times I watched him take this ship out of Gibraltar.
Yüzlerce kez.
Hundreds of times.
Sana yüzlerce kez söyledim.
I told you a hundred times.
Yüzlerce kez karşılaştınız.
YOU MET HIM A HUNDRED TIMES.
Yüzlerce kez bunların içinde oldun.
You have been through this a hundred times.
İsteseler teslim ederler ya da yüzlerce kez öldürebilirlerdi.
They could have turned him in or killed him on dozens of occasions.
Yerlerini yüzlerce kez değiştirdik.
We've changed their places a hundred times.
Hesapları yüzlerce kez yaptık :
We've made the calculations a hundred times :
Elbette, yüzlerce kez.
Certainly, hundreds of times.
Seninle gitmektense yüzlerce kez ölmeyi yeğlerim!
I'd rather die a hundred deaths than going with you!
Annem için yüzlerce kez yaptım.
I've done it for Mother hundreds of times.
Onu yüzlerce kez öpüp, öpücüklerimle aklını başından aldım.
I kissed her. I kissed her a hundred times. I drove her out of her mind with kisses!
Yüzlerce kez olduğu gibi.
The way it has a hundred other times.
Size yüzlerce kez söyledik Sayın Memur Bey. Onu en son John'un içinde...
We told you a hundred times, good officer, sir... uh, we last saw him inside the john...
Ama, ben onun yüzlerce kez özür dilediğine tanıklık ettim.
But I heard him ask for forgiveness thousands of times.
Evet, yüzlerce kez.
- What? Oh, yeah, hundreds of times.
Biliyor musunuz, bunu yüzlerce kez okuduğuma bahse girerim...
You know, I bet I've read this thing a hundred...
Malum cinayetler dolayısıyla yüzlerce kez beni psikolojik bilirkişi olarak kullandınız.
You've used me hundreds of times for Psychological consultations on the nature of certain murders.
Yüzlerce kez'özür dilerim'diyebilirim.
I can say "I'm sorry" a hundred times.
Sana geçmişini yüzlerce kez anlattım.
I have told you about your past a hundred times.
- Elbette, yüzlerce kez.
- Sure, hundreds of times.
Yüzlerce kez esrar içtiğin gibi mi?
Like all those times you smoked hash?
Yüzlerce kez seni aramak için elimi telefona attım.
I've reached for the phone to call you a hundred times.
Emma ve senin aynı sahne için prova yaptığınızı yüzlerce kez anlatmıştın. Sahne arkasına geçmemizi gerektiren bir kural olmadığını biliyorsun.
They've heard the tale of you and Emma rehearsing for the same part a hundred times.
Ben Rising Star ile yüzlerce kez yolculuk ettim.
I've sailed the Rising Star hundreds of times.
Size yüzlerce kez söyledim, siz birbiriniz için yaratılmadınız.
I already said it to you both a hundred times, you are not made for one another
Yüzlerce kez denedim.
I've tried hundreds of times.
Edvard yüzlerce kez beni ikaz etmişti.
Edvard has admonished me a hundred times.
Evet ama senden bunun için yüzlerce kez özür diledim.
Well, I've apologized to you about a hundred times.
Aynı şeyleri yüzlerce kez konuştuk. Çok iyi biliyorsunuz ki o saklanmıyor.
We've been through this a hundred times.
Babamla oraya yüzlerce kez gittim.
I've been here hundreds of times with my father.
Yüzlerce, binlerce kez!
Hundreds and thousands of times!
Yüzlerce kez bunların içinde oldun.
I need to know where you find your courage.
Sadece bir kez ölünür ama ölmenin yüzlerce yolu vardır derler.
They say there's only one death but a hundred ways of dying.