Zahmet etmeyin traduction Anglais
446 traduction parallèle
Zahmet etmeyin ben alırım.
Oh, I'll take that, thank you.
Hayır, zahmet etmeyin.
No. Don't bother.
Ama siz gelmeye zahmet etmeyin.
But don't you bother to come down.
Şu ıslak eteği çıkarın da mutfakta kurutayım. Zahmet etmeyin.
Off with that wet skirt and I'll have it dried in the kitchen.
Lütfen, zahmet etmeyin.
Please don't bother.
- Zahmet etmeyin, gelsin.
- Don't bother to bring him up here.
- Zahmet etmeyin.
- Don't bother.
O halde hiç zahmet etmeyin.
Oh. Well, then, don't bother any more.
Zahmet etmeyin Bayan Belle.
Don't bother, Miss Belle.
- Lütfen zahmet etmeyin.
- Please don't bother. - It's no bother at all.
Zahmet etmeyin lütfen.
Don't trouble, please.
- Zahmet etmeyin.
- Never mind.
- Hiç zahmet etmeyin!
- No need to bother.
Hiç zahmet etmeyin.
Please don't bother to come.
Tapuyu New York'taki demiryolu görevlilerine vereceğiz. Siz zahmet etmeyin.
We'll deliver the deed to the railroad officials in New York... just to save you the trouble.
Zahmet etmeyin.
I'm in no hurry.
Oh, zahmet etmeyin.
- Oh, don't trouble.
Zahmet etmeyin Bay Barrow.
You needn't bother. Thank you, Mr. Barrow.
Zahmet etmeyin.
Uh, don't bother.
- Zahmet etmeyin, yolu biliyorum.
- Don't bother, sir, I know the way.
Lütfen zahmet etmeyin.
Please don't bother.
Zahmet etmeyin.Buzlu çay da iyidir.
Never mind the beer. Iced tea will be fine.
Zahmet etmeyin.
No nevermind.
- Zahmet etmeyin. Suyla çıkar herhalde.
- No, don't trouble. I expect the water will do.
Zahmet etmeyin.
Don't bother!
Zahmet etmeyin!
Pointless!
- Hayır zahmet etmeyin.
Please don't bother.
- Beyler, lütfen zahmet etmeyin.
Gentlemen. Please, don't bother.
Zahmet etmeyin...
Don't bother...
Hiç zahmet etmeyin efendim. Ben onu evine bırakırım.
I can see that he gets home
Zahmet etmeyin.
You needn't bother.
- Zahmet etmeyin. - Ne zahmeti.
It isn't any bother.
- Lütfen zahmet etmeyin.
- Please don't bother.
Lütfen zahmet etmeyin, dışarı çıkıyorum.
I'm going out. - It's no bother.
- Hiç zahmet etmeyin.
Don't bother.
Hayır teşekkürler, zahmet etmeyin.
No thanks, do not bother.
Ayakkabılarınızı temizlemeye zahmet etmeyin.
Don't bother to scrape your shoes.
Zahmet etmeyin lütfen.
Please don't bother.
- Zahmet etmeyin. Burada bir dost olarak bulunmuyorum.
I do not come as a friend.
Lütfen eve kadar yürümeye zahmet etmeyin.
Please don't bother to walk me home.
Zahmet etmeyin efendim.
Don't bother, sir.
Paketlemek için zahmet etmeyin.
Don't bother to wrap it.
Zahmet etmeyin efendim artık oynamıyor.
Don't bother, sir, she's not playing anymore.
Hiç zahmet etmeyin.
PLEASE DON'T BOTHER.
Hayır, hiç zahmet etmeyin, Bayan Wilberforce.
NO, DON'T BOTHER, MRS. WILBERFORCE.
Boşuna zahmet etmeyin.
DON'T. DON'T BOTHER.
- Hayır, lütfen zahmet etmeyin.
No, please, don't bother.
- Zahmet etmeyin!
Just don't bother!
Siz zahmet etmeyin, müzayedeyi ben açıyorum.
You needn't start the bidding. I will open the bidding.
Zahmet etmeyin.
Don't bother.
Zahmet etmeyin.
Please don't trouble yourself.