English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Z ] / Zararlı

Zararlı traduction Anglais

1,999 traduction parallèle
Yaklaşık altı-yedi hafta sonra bir doz daha sıkacağım ve bu da tüm yıl boyunca zararlı otları kontrol altında tutmaya yetecek.
I'll spray a second pass of Roundup, and that controls the weeds for the year.
Roundup teknolojisinden önce bu tarlalar zararlı otlarla doluydu.
Before we had Roundup technology, this field woulda had weeds.
Tarlaların içinde gezinip zararlı otları ellerimizle sökerdik.
We woulda had to walk through and pull the excess weeds by hand. It was labour intensive.
Dr. Pribyl ayrıca GDO'ların daha zararlı olabileceğini de söylüyor.
Then, Dr Pribyl added in his memo that "some of the aspects of genetic engineering may be more hazardous".
Fakat sigara, sağlığım için çok zararlı.
But it is really bad for my health.
Sence, çalışanları çok zararlı şeylere maruz bırakırlar mı?
You think they gonna expose employees to stuff that's really harmful?
Biliyor musun burada gerçekten zararlı hayvan probleminiz var.
You know you've got a real pest problem around here.
"Bağırsaklara zararlı değil mi?" dedim. "Evet. Bağırsaklara zararlı tabi ama bilek ağrısıyla ikisi arasında nasıl bir denge kurmak istediğine bağlı." dedi.
I said, "Doesn't that stuff like hurt your intestines?" he goes, "Oh yeah, it'll do some intestinal damage after a while, but you just gotta weigh that against how much you like your ankle not hurting."
Genelde ağır metaller vardı. Kurşun. İnsanlara zararlı başka maddeler de vardı.
Heavy metals, mostly, lead, other things that are harmful to people.
Bu kemoterapiden daha az zararlı bir tedavi şekli.
It's a much less aggressive treatment than chemotherapy.
Zararlı bir gaz ama % 80 yoğunluğa ulaşana dek öldürücü değil.
It's harmful, but not lethal until it reaches 80 % density.
Sağlının için zararlıdır, adamım..
It's bad for your health, man.
Üstelik, fark ediyoruz ki bunu yapanlar lâik ve ateist dostlarımız. İnsanları bâtıl inançlarıyla baş başa bırakıyorlar. Ne kadar perişan olsa da, zararlı da olsa ilgilenmiyorlar.
I think weíre all encountering the fact that that religion is held off the table of rational criticism in some kind of formal way even by, weíre discovering, our fellow secularists and our fellow atheists.
Ama yok olmasını düşünmek yerine neden bir evrimsel epidemiyoloğun yapacağı gibi yapıp, demiyoruz ki yapmak istediğimiz şey ; zararsız olanın evrimini teşvik etmek. Zararlı olanlardan kurtulmak istiyoruz.
But in fact, instead of thinking about eradication, why not think about it the way an evolutionary epidemiologist would, and say what we want to do is we want to encourage the evolution of avirulence.
Yani, astroloji pek umurumda değil. Çok zararlı olduğunu düşünmüyorum.
We want to get rid of the harmful kinds, and Ö I mean, I donít care about astrology, I donít think itís harmful enough.
Astroloji zararlı olduğu için değil ; muhtemelen de zararsız. Fakat, hiçbir kanıt olmadan bir şeylere inanmanın sorun edilmediği bir dünyayı onaylıyorsanız çok şey kaçırıyorsunuz demektir.
Not because astrologyís harmful, I guess it probably isnít harmful, but if you go through the world thinking that itís okay to just believe things because you believe them without evidence, then youíre missing so much.
En zararlı ve can sıkıcı bazı aşırılıklardan kurtulabilecek olsak başarmaya çalışacağınız ilk şey ne olurdu?
If we could just get rid of some of the most pernicious and nauseous excesses, what would be the triumphs we would go for first?
Tabii, biz de seçmenleri zararlı UV ışınlarından koruyoruz. Kararsızlık gözlerini kör etmez böylece.
We're just trying to protect voters from harmful UV rays so they won't be blinded by indecision.
'Kızlar ayrıca slip mayo giyen erkeklere,'belirsiz seks zararlılarına've engellilere hakaret edenlere az ilgi gösterirler.'... düşüncesiz götlekler!
Girls are also less keen on boys who wear Speedos, borderline sex pests and people who insult the disabled. Inconsiderate arseholes!
Yok ettikleri zararlı atık tesisi, birçok kez dava edilmiş.
Well, the hazardous waste facility that they destroyed was named in a class-action suit.
Üstelik, yeni alanlar yetiştirmek zorunda olan çoğu çiftçi kendi alanlarını bile zararlı otlardan temizleyemeyecek.
On top of that, many farmers forced to cultivate the new fields, will not even be able to satisfactorily weed their own fields
Bir neden öne sürersem, Miguel'in sonunda zararlı kısmı anlayacağını biliyordum.
I knew if I appealed to reason, Miguel would eventually understand the downside.
O kadar içki içmek çok zararlı. Biraz egzersiz yapıp lif ağırlıklı beslenmelisin.
Well, don't drink too much, exercise and eat fiber.
Oraya, internetten biriyle buluşmanın zararlı olduğunu anlatmaya gitmiş.
He went there to warn her that it could be dangerous meeting someone online.
Zararlı bir radyasyon değil, değil mi?
It's not harmful radiation, is it?
Yine de ağzını şekle sokmak pek zararlı olmazdı.
Still, it wouldn't hurt to bust his chops.
Dr. Keller işlemin tamamen geri döndürülebilir olduğunu ve kalıcı zararlı etkileri olmadığını garanti ediyor.
Well, dr.Keller assures me that the procedure is completely reversible and will have no lasting ill-effects.
" Bay Adams'ın yönetimi şu ana kadar, zararlı tutkuların peşinde koşmayı sürdürüyor.
" The reign of Mr. Adams has hitherto been one continued tempest of malignant passions.
Sağlık için zararlı.
Bad for the health.
Hayır, buradaki iklimi biraz zararlı buluyorum.
No, I find the climate here is somewhat insalubrious.
Pekte zararlı birine benzemiyor.
- Yeah. Yep. Not the typical antisocial profile.
Ne kadar zararlı, o kadar tadı iyi.
The more harmful it is, the better it tastes.
Bu daha da zararlı E.Coli demek..
And these would be the more harmful E. coli.
E.coli 0157 : h7'nin zararlı etkilerini azalttığımızı düşünüyoruz..
We think we can lessen the incidents of E. coli 0157 : h7.
Eğer Bingley'i incitirseniz, hoşnutsuzluğumu amansız ve zararlı bulacaksınız.
If you wound Bingley, you find my displeasure baleful and entirely unrelenting.
- Ben de bir dizi bencilce ve zararlı davranışa imza attım.
I have committed a string of selfish and hurtful acts, Father.
Hayır benim için zararlı. Ben kaybediyorum burada.
No, it's win-Iose.
Sigara sağlığa zararlıdır.
Smoking's bad for you.
Elektrik israfı dünyamız için zararlıdır.
It's bad for the environment, wasting light.
Zararlı çıkan sen olacaksın.
You'll be the one who gets hurt.
Çöl Fırtınası sırasında size zararlı bir madde sıkıldı.
Some wicked shit got sprayed on you guys during Desert Storm.
Papa bugün insan vücudundaki zararlı hormon sayısını... 11'e çıkardığını açıkladı.
The pope condemned three more glands today... bringing the total number of sinful hormone secretion ducts... on the human body to 11.
Kalbine zararlı. Asteriks haklı.
Asterix is right.
Bu yaptığın şey sağlığın için çok zararlı aslında.
You're cruisin for a bruisin'!
Bildiğiniz gibi böyle şeyler zararlıdır.
As you well know, such movements are most harmful.
Eğer bulaşıcı bir hastalığınız varsa ve partnerinize söylemiyorsanız her iki taraf da zararlı çıkacaktır.
If you have an STD, do not tell your partner. It is a lose-lose situation.
Arka arkaya içmek çok zararlıymış.
Chain smoking's a bad thing.
- Senin için zararlı.
- It's bad for you.
O köpük bardakları kağıt bardaklarla değiştirmeyi düşünmelisiniz, çünkü onlar çevre için çok zararlı.
You really should consider changing those Styrofoam cups to paper ones, because they're very bad for the environment.
... ve bahar başında büyümeye başlayan zararlı otların tümünü öldüreceğim.
And about six or seven weeks later,
William Sanjour, Bölüm Başkanı, Zararlı Atıklar Dairesi, EPA, 1970-2001. - 1990 yılında EPA'daki meslektaşım Dr. Kate Jenkins hazırladığı bir raporda,.. William Sanjour, Bölüm Başkanı, Zararlı Atıklar Dairesi, EPA, 1970-2001.
In 1990, Dr. Cate Jenkins, a colleague of mine at EPA wrote a memorandum pointing out that allegations had been made that those studies, some of those studies that Monsanto had conducted were flawed and if they were done correctly,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]