Zararı traduction Anglais
43,840 traduction parallèle
Heart'ın haberi olmadığı sürece bize bir zararı olmaz.
What heart doesn't know won't hurt us.
Eğer kazaya karışan herkesin zararı karşılanırsa Callie kurtulacak.
So if everyone involved in the accident takes the money, then Callie gets off.
Günün sonunda, etrafındaki herkese zarar vereceksin.
In the end, you're going to hurt everyone around you.
Onun gerçekten kim olduğunu bildiğinden şüphelenmezse Mike'a zarar vermez.
Michael : He's not gonna hurt Mike, not unless he suspects you know who he really is.
Onun oyunun oynayacağım ve eğer oğlumuza zarar verirse, onu öldüreceğim.
I will play his game... And if he hurts our son, I'll kill him.
Bak sana zarar vermek istemiyorum.
Look, I don't want to hurt you.
Birine zarar verebilirdi.
He could have hurt someone else.
Kumandayı alırsak bize zarar veremez.
If we have the controller, he can't hurt us.
İyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum buna zarar vermek istemem.
I just think we make a good team, and I don't wanna mess that up.
Çünkü işin gerçeği başından neler geçiyorsan geçsin yaşadıkların masumlara zarar vermeni meşrulaştırmaz.
'Cause here's the truth. No matter what shit you've been through, it doesn't justify hurting other people.
Denemekten zarar gelmez.
No harm in trying.
Sana zarar vermek istemiyorum.
I don't wanna hurt you.
Bana zarar veremezsin.
You can't hurt me.
O, tehlikeli değil. Sadece zarar görmüş.
He's not dangerous, he's just hurt.
Burası sessiz odamız. Diğerlerine zarar verebilecek daha agresif hastaları burada tutuyoruz.
This is our quiet room for our more aggressive patients, people who might hurt others.
Sana zarar verdi.
She hurt you.
Terry, sana hiçbir şekilde zarar vermek istemedim.
Terry, I never meant to hurt you in any way.
Sana bu kadar kim zarar verdi ki sen de Nora'ya zarar vermeden duramadın?
Who hurt you so badly that you couldn't stop yourself from hurting Nora, too?
Bebeğime zarar verdiler.
They hurt my baby.
Erkenci olmaktan zarar gelmez.
Never bad to be early...
Ona bir kez zarar verdik, onu tekrar yaralayabilirim.
We hurt it the first time. I can hurt it again.
O şeyin zarar vermediği bir dünya daha güvenli bir yerdir.
The world's a safer place without that thing wreaking havoc.
Jace'e asla zarar vermem.
I would never hurt Jace.
Disiplinden yoksun bir asker birliğine zarar getirir.
A soldier without discipline is poison to his entire squad.
Kontrolünü kaybederse birine zarar verebilir. Hayır.
If Luke's lost control, he could be out there hurting someone.
Kendine zarar verecek kadar.
Almost to his detriment.
Sana zarar vermeyi asla istemem.
I would never cause you any harm.
Başka kimsenin kurban edilmesi gerekmeyecekti ama bir meleğe zarar verip onu tutsak almak inandığımız her şeye ters.
No matter what sacrifices had to be made, but harming an angel, holding him captive... That goes against everything we believe in.
Cleo, ona zarar verirsen seni gebertirim.
Cleo, you hurt her, I'll drop you where you stand.
Son isteyeceğim şey bu dostluğa zarar vermektir.
And the last thing I'd ever want to do is screw that up.
Ona zarar vermeyin.
Don't hurt her.
Ve Clary'e zarar vermem.
And I wasn't to harm Clary.
Sevgililer Clary'nin bu durumdan dolayı zarar görmesini istemiyorlar.
That's why Valentine wants Clary unharmed.
Luke, söz veriyorum, Clary'e zarar vermeyeceğim, sadece... Lütfen beni burada bırakma
Luke, I promise you, I will not hurt Clary, just... please don't leave me in here.
Bilmiyorum ama ona zarar verdiyse... Belki de kaçmıştır.
I don't know, but if he's hurt her...
Sürüye zarar veriyordu.
He was bad for the pack.
Simon ile ikimiz ablana asla zarar vermeyiz.
Just so you know, Simon and I would have never hurt your sister.
Lütfen ona zarar verme.
Please, don't hurt him.
- Birkaç saatte dünya kadar zarar verebilir.
He can do a lot of damage in a few hours.
Birbirimize zarar vermeyi bırakabiliriz.
We can stop hurting each other.
Hayır, lütfen, lütfen... Ona zarar verme!
No, please, please, please don't hurt him!
Sana zarar verdi mi?
Did he hurt you?
Belki başlarda evet ama sen onunla konuştun, ve böylece sana ve kendisine zarar vermesini önledin.
Maybe at first, but you know what, you were the one that talked him out of hurting you and himself.
Okula zarar vermek istemiyorum.
I don't want to hurt the school.
Bir uygulamaya değil, sana zarar verebilecek yabancılarla dolu bir uygulama.
Not to an app, where you could meet strangers who could hurt you.
Ve ondan sonra çok agresif olmaya başladı ve bana zarar verdi.
And he got real aggressive... and he was hurting me.
Eğer pezevenkin Russell'a karşı bir dava oluşturmamıza yardım edersen, onu parmaklıkların arkasına koyarız, bir daha da sana oradan zarar veremez.
If you help us build a case against your pimp, against Russell, we're gonna put him behind bars where he can't hurt you ever again.
Başkalarına zarar gelme ihtimali olduğunda mahremiyet ortadan kalkar bayım.
Sir, confidentiality doesn't apply when there's a possibility of future harm.
Başkasına zarar gelmeden önce bu herifi bulmak istiyoruz.
Hey, we just want to find this guy before anyone else gets hurt.
Zarar verdiğin insanlar ölen o 7 kişi onlar da masumdu be dostum.
The people that you hurt, the 7 people that are dead... My friend, they were innocent, too.
Daha fazla paraları olursa daha çok silah alabilirler ve daha çok zarar verebilirler.
The more money they have, the more guns they can buy, more damage they can do.