Zarifsin traduction Anglais
92 traduction parallèle
Onlar gibi zarifsin ve yosunlu yerlerde gülüp oynar pınarlardan su içer ve yaz gecelerinde ay ışığının altında çıplak dans edersin.
Like them, you are lissom and could frolic in mossy glades, drink at the springs, dance naked in the moonlit summer nights.
Çok zarifsin!
Well, that's darn nice of you.
- Ne kadar zarifsin, Anatole.
How nice of you, Anatole.
Gerçekten çok zarifsin.
Thanks for being so nice about it.
Ama sen hâlâ çok güzel ve zarifsin ve artık böyle bir yerde oturmuyorsun.
But you still are beautiful and elegant... and you don't live in this kind of place anymore.
Çok zarifsin.
You're pretty
Ne kadar zarifsin bugün!
How elegant you look today!
Zarifsin eminim bir sürü talibin olmuştur.
You look enchanting, and I'm sure you had lots of opportunities to get married.
Sevgili Noemi, ne kadar zarifsin!
Dear Noemi, how elegant you are!
Çok zarifsin Jean, ama bazen vaaz vermeye kalkıyorsun.
You're beautiful, Jean, but sometimes you have the bad breath of priests.
Senden hoşlanıyorum Gabriele çok zarifsin.
I think you're sweet, Gabriele very sweet.
Sen de çok zarifsin, Charlotte.
You're exquisite, too, Charlotte.
Sen de zarifsin, Charlotte.
You're exquisite, Charlotte.
- Çok zarifsin...
- That was kind of you...
O elbiseyle hâlâ çok zarifsin.
You still look very smart in that uniform.
Çok zarifsin.
You're very graceful.
Sen, Aton, zarifsin, ve muhteşem.
You, Aton, you're graceful, and great.
Gerçekten de çok zarifsin.
You're real ladylike.
Artık daha zarifsin.
You're even prettier.
Boyun bağın. Artık çok zarifsin.
Now you're decent.
- Bu güzel işte, çok zarifsin.
That's very elegant.
Çok zarifsin.
You're so fucking dainty.
Çok zarifsin.
Mucho eleganté.
Ama bir kadına hemen "oldukça zarifsin" diyemezsin.
But you just can't tell a woman she's "gracefully serene."
Çok zarifsin.
You're graceful.
Çok zarifsin.
You're so cute.
Hepsinden önemlisi sen çok zarifsin.
And above all you're most elegant.
Zarifsin.
You are exquisite.
Mi-nam, gerçekten çok zarifsin.
Wow, Mi-nam, you're really pretty.
Tahminimden daha sıskasın, ama daha zarifsin.
You're scrawnier than I'd hoped. Prettier, though.
Düşündüğümden daha zarifsin.
You're smarter than I thought.
Vav, teşekkürler Sandy, çok zarifsin.
Wow. Thanks, Sandy, that's really nice of you.
Sanırım çok çekici..... çok cüretkar ve zarifsin.
I think you're very desirable. So confident and elegant.
Kusursuz ütülenmiş yakaları olan, güzel beyaz gömleklerine rağmen, ancak bir bok yığını kadar zarifsin tatlım.
Despite your nice white shirts with their impeccably ironed collars, you're about as elegant as a pile of shit, sweetheart.
Hoşsun, zarifsin, zekisin ve naziksin.
You're pretty, elegant, intelligent, and kind.
- Çok zarifsin.
- That's classy.
Çok zarifsin, bir meleksin
Some delicacy or some angel
Oh, sevgili Jenna'm... çok zarifsin!
Oh, my dear Jenna... you are exquisite!
Ne kadar zarifsin!
How elegant you are!
Çok zarifsin...
You're exquisite...
- Çok zarifsin.
- You are so graceful.
Dürüst, cesur ve zarifsin.
You're honest and brave and kind.
Çünkü sen... zarifsin ve naziksin ve uysalsın.
For you are... elegant and kindly and obedient.
Oynamak için fazla mı zarifsin? Hadi.
You too pretty to play?
Korkusuzsun, güzelsin, zarifsin.
You're fearless, beautiful, elegant.
Çok zarifsin, öyle mi?
His is a little creepy, huh?
Tanrım, çok zarifsin.
God, you are so tactful.
Çok zarifsin. Biliyor musun?
You're tactful.
Hakkında okuduğum şu çılgın pozisyonu ama çok zarifsin onun için ayrıca daha çok genç kız işi bu.
Just this crazy position I read about, but you're way too classy for it. and besides, it's more of a young chick thing.
Oldukça zarifsin.
Very graceful.
- Sen zarifsin.
You're pretty.