English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Z ] / Zarına

Zarına traduction Anglais

281 traduction parallèle
Etki, işlemin veriyi doğrudan beyin zarına uygulamasıyla sağlanır, ve bu neredeyse silinemezdir.
It is imposed directly onto the brain's cortex, and is virtually indelible.
Kulak zarına zarar verebilir.
Probably break his eardrum.
Buna mukabil, çan sesleri kulak zarına zarar verdi.
In return, they have shattered his ear drums.
- Gördüğünüz gibi yavru olanları kulaktan içeri giriyor ve beyin zarına yerleşiyor.
You see, their young enter through the ears and wrap themselves around the cerebral cortex.
Sinyal işlemci zarına gelince kesildi.
The signal stops just below his cortex processor.
Bu sadece kulak zarına saldırmıyor, Süpermen.
This doesn't just attack the ear drum, Superman.
Genç bir kızın sert, sıkı, parlak ve pembe renkli cinsel organında vulva dudakları birbirine yakındır, vulvadaki dudaklar küçük ve kapalıdır, klitorisinde küçük bir sünnet derisi vardır, vajinanın kıvrımları çıkıntılı ve birbirine yakındır, salgı bezleri derindedir, vajina ağzı ve vulva döl yatağı çok dardır, ve kızlık zarına dokunulmamıştır.
When a young woman presents genital parts that are hard, firm, brilliant and scarlet in colour, the vulva labia close together, the nympha small and covered, the clitoris with a short prepuce, the folds of the vagina prominent and close together, mucuous membrane deep, the vaginal orifice and the vulva-uterine passage very narrow, and the hymen intact, it must be said that the signs of physical virginity are unmistakeable.
Akciğer zarına dikkat.
Watch the pleura.
Beyin zarına elektrik darbesi vermemiz gerekecek.
We'll have to direct a burst of electrical energy into his cerebral cortex.
Yüksek konsantrasyonla gerçekleştirilen bu duruş genital bölgeyi ve skrotumu karın zarına oturtuyor.
With concentration, this posture sits the genitals and the scrotum in the peritoneum.
Tüylü kanatları hasara karşı daha dayanıklıdır pterosaurun deri yapılı zarına nazaran, özellikle de dal ve çalı çırpı arasında.
Their feathered wings are more resistant to damage than the skin membrane of the pterosaur, especially among branches and twigs.
Beyin zarına giden nörolojikverileri bastırmakta çok etkili..
Very effective in suppressing the neurotransmitters in your cerebral cortex.
Sağ kulak zarına bak.
Check out his right eardrum.
Caroline Bingley'in seni ağlatmasına izin veriyorsan sana çok kızarım!
You let that Caroline Bingley make you cry, I'll shake you!
Bunun iki katına da zar attığım oldu.
You've seen me roll for twice as much.
Sibyl, canım acaba bu yaşlı ve kaba annen senin kulağına bir şey fısıldasa kızar mısın?
Ah, Sibyl, my dearest... do you mind if yourtactless old mother whispers something in your ear?
Eyaletin 14 ilinde aranan adam öldürme, vatandaşları soyma, hükümet bankasını soyma postane soyma, dini eşyaları çalma hapishaneyi kundaklama, yalancı şahitlik, çok eşlilik karısını ve çocuğunu terk etme, fuhuş yaptırma adam kaçırma, şantaj yapma, çalıntı mal alıp satma kalpazanlık eyalet kanunlarına karşı gelme, işaretli kart kullanma ve hileli zar kullanmadan suçlu bulundun.
"Wanted in 14 counties of this state" "the condemned is found guilty of the crimes of murder" "armed robbery of citizens, state banks and post offices"
Tüm aklına ve vücuduna sızar.
It seems to have seeped into your mind and body.
Hiç çift olmadığına göre, müsaadenizle zarı sallıyorum!
Do I see any evens? Then, allow me to roll the dice!
# Hızar atölyesinin kapısı ardına kadar açıktır.
Here the gate of the saw is wide-open.
Bir haftalığına gözden kayboldu. Her an ortaya çıkabileceği korkusu da, üzerimden zar zor atabildiğim o nahoş duyguların tekrar üzerime çökmesine neden oluyordu.
She disappeared for a week, and my fear that she would show up at any moment gave way to the unpleasant feeling that I'd been used and discarded.
Her şeyini tek zar atışına mı yatırıyorsun, Claudius amca?
Staking everything on one throw, Uncle Claudius?
Zar yanına bir düşsün...
Throw the dice anywhere near that one, boom, boom.
Eğer uzun süre ters çevrilmeden bekletilirse.. nitro sıvı, haznenin dışına sızar ve para çantasını ıslatır demek.
When it sits a long time without being turned... that liquid nitro seeps out of the sticks and into the bag.
Saçmalama, David. Zarını patlatmak için onu futbol sahasına götürdüğünü biliyorsun.
He took her to the football field... to bust her cherry, and you know it.
İsa adına! Beyin zarı iltihabı kadar...
Carcinoma of the brain!
08 00 : 55 : 10 : 09 Sonra bir kabuk ikisini de 08 00 : 55 : 14 : 08 Adam kadına zar zor :
Then bark started to envelope them. He hardly had time to tell her : "Goodbye,"
anneler eve geç kalmalara kızar Pera tekrar sıkıcı yaşantısına geri mi dönüyor? çünkü olanları asla geri döndüremez.
Moms scolds because of late returnings home were getting Pera back to normal condition but was bothering him all over again, because he never could recall what was happening before.
Evet, orjinaldi, ama, ah, ama sonra Vernon onu dikiz aynasına astı, bilirisiniz, tıpkı hediyelik eşya gibi, zar ve bebek ayakkabısı gibi.
Yeah, it was originally, but, uh, but then Vernon hung it on the rearview mirror, you know, like a souvenir, like dice and baby shoes.
Bir kemik kırıldığında... yağ parçacıkları kan dolaşımına ve beyin damarlarına sızar.
When a bone breaks bits of fat get in the bloodstream and the blood vessels of the brain.
Tabi burda önemli olan çikolatalar arasını öyle ayarlamak ki çok çikolata yemesin, yoksa yatakodasına gelince anında sızar.
Bud? $ 59.25 each.
Dikiz aynasına bir çift tüylü zar asılır ve gitmeye hazır oluruz.
Hang a pair of fuzzy dice off the mirror and we'll be ready to go.
Şimdi işinizin başına dönün yoksa hepiniz kızarırsınız.
Now get to work, or you'll all roast.
Diğer konuklar o kadar güldü ki pancar gibi kızarıp, altlarına kaçırdılar.
The rest of the guests laughed so hard that he turned beet-red and got really pissed.
Hayatta asla tanrının evrenle zar attığına inanmayacağım.
We'll call you. I, for one, will never believe that God plays dice with the universe.
At yarışlarına katılmadım... ama o trene bilerek ve isteyerek, zar atmak için bindim.
I did not attend the racetrack... But I went on that train expressly to play dice.
Kızarıklıklara ve böcek ısırıklarına çok iyi geliyor.Kırışıklar üzerinde mucizeler yaratıyor.
It's very good on rashes and insect bites. It's miraculous on wrinkles.
Tanrı aşkına, kızarıklığım filan yok.Yüzüme sürüyorum.
Oh, for God's sake, I don't have a rash. I put it on my face.
Neredeyse en uç noktasına varmıştım ki kaydım ve düştüm ama zar zor bir ağaç dalını yakalayabildim.
Almost at the top, I slipped and fell, but managed... just... to grab a branch.
Bulaşıcı demişken, şu kızarıklığına bakan oldu mu?
Has anyone had a look at that rash?
Bir kızarık burunlunun gelip de bunların hepsini benden almasına izin vermeyeceğim.
I'm not gonna let some brown-nose take it all away from me.
Kısacası, benim hurdayı tamamen pastan oluşmayan bir otomobille değiştirdim ve zar zor geri dönerek ailemin sıcak kollarına kavuştum. Her şey eskisi gibi. Yalnız bodrumda kalıyorum ve eve kira ödüyorum.
Suffice to say I traded my car for one that wasn't entirely made of rust, came home to my loving parents, where everything was exactly as it was, except I sleep in the basement and I have to pay rent.
Kanat zarını kemiren parazitlerin istilasına uğramış durumda.
He is plagued by parasites that bite vessels on his wing membrane.
Bir daha şansınızı deneyecekseniz zar masasına oturun.
Okay, next time you wanna take a shot, go to the dice table.
Bize bir sürü ödenmemiş fatura bıraktı... benim icabına zar zor bakabildiğim.
He left a rather large stack of unpaid bills which I managed to take care of.
" Raskolnikov baltayı paltosunun altından çıkardı, ve iki eliyle salladı zar zor zar zor kendinde ve neredeyse çaba harcamadan bir makine gibi, kızın kafasınının açık tarafına indirdi.
" Raskolnikov pulled the axe quite out, swung it with both arms, and scarcely... scarcely conscious of himself..... and almost without effort, almost mechanically, brought the blunt side down on her head.
Örümceksi zar altına kan dolar.
Blood floods the subarachnoid space
Eğer bir kez daha bana şu azgın kedi sesini çıkartırsan, ağzına uzanıp, beynini zar zor çalışır tutmaya yarayan o 7 mumluk ampulün vidalarını sökeceğim.
I will reach into your mouth and unscrew that bulb that barely keeps your brain going.
Ancak zar zor kendisini doyururken aklına doğmamış yavrusu gelmiyordu.
She is getting barely enough for herself to eat never mind her unborn calf.
Banyolarına zar ve para figürlü pompalar koyacağız.
We will be supplying their bathrooms with the dice and money funger.
Bakın, kullandığınız losyon kızarıklığın yayılmasına sebep olmuş.
Look, your lotion caused his rash to spread.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]