Zeminde traduction Anglais
520 traduction parallèle
003, zeminde, gözlerini ve kulaklarını kullanarak araştırma yap.
003, run your search from the ground using your eyes and ears.
Buradaki, üzerinde yürüdüğümüz bu kireç taşı zeminde bu fosil ammonitlerden yüzlercesi var.
That's the thing, in this limestone pavement here we've just walked over there are hundreds and hundreds of these fossil ammonites.
Seni zeminde göreceğim.
I'll see you out on the floor.
- Ne özel arabam, ne havyarım ne zeminde halım var
♪ No private ca No caviar ♪ ♪ No carpe on my floor ♪
Diane'nın, aslında Laura'ya ait olan, terliklerinin çıplak zeminde çıkardığı tıkırtıları duyabiliyordum.
I could hear Diane's mules - Laura's they were - clattering across the bare boards between the rugs.
Zeminde koştururken sanki evde bir sürü at varmış gibi ses gelirdi. Dans pistindeyken iyi bir kemancıları vardı.
Why, he could kick a floor like eight horses if they had a good fiddler at the dance.
Zeminde bir leke gördüm. Meğersem çatının su sızdırmasındanmış.
Say if any more kids turn up with stories, will you send Dorsey, out with them
- Titreşim mi... Hem de zeminde?
- Vibrations... and the floor?
Hâlâ zeminde olursun. Ufaklık, ilginç bir noktaya değindin.
Little one, you've brought up an interesting point.
Beton zeminde kafan yarılır.
You're gonna crack your skull on that cement floor.
İnsanlar savaşta askerliğin sadece ateş altındayken zor olduğunu sanıyorlar. Islak zeminde kıçının üzerinde öylece oturarak istihkakın gelmesini beklemenin ne kadar zor olduğunu bilmiyorlar.
People think war is hard only when you're being fired upon, they don't know how hard it is to stay firm sitting on the wet ground, waiting for the ration that never arrives.
Jim, sorun nedir? Bayan Osgood, amacınız tümüyle duygusal ve kadınsı zeminde sempati toplamak olabilir mi acaba? Sorum şu, efendim.
Well, Jim, what's your question?
Beton zeminde uyuyabilirim.
I can sleep on a concrete floor.
Bütün zeminde ve tavanda muşamba var.
We have linoleum on all the floors of the cells.
- Buzlu bir zeminde kaydı.
Slippe on an icy patch.
Bay Towns... oyuncak uçaklar, rüzgar sayesinde ve... düz zeminde hız kazanarak yükselirler.
Mr. Towns... a toy plane is something you wind up... and it rolls along the floor.
Zeminde elektrik sistemi bulunuyor - akım, dört saniye veriliyor, dört saniye kesiliyor.
The floor is electrified - four seconds on, four seconds off.
Diane'nın, aslında Laura'ya ait olan, terliklerinin çıplak zeminde çıkardığı tıkırtıları duyabiliyordum.
I could hear Diane's mules- - Laura's they were- - clattering across the bare boards between the rugs.
Zeminde dekoratif şemayı genişletmek akıllıca.
It's clever of you to extend the decorative scheme to the floor.
Sepet içinde tavuklar, zeminde diyagramlar.
Chickens in a basket, diagrams on a floor.
Mike Kuvveti zeminde.
Mike Force is on the ground.
Thorndyke, bu küçük araba çok hızlı gidiyor, zeminde onu zaptetmek için içerde üç kişiye ihtiyacımız var.
Thorndyke, this little car goes so fast, we need three people inside to hold it on the ground.
Burada, zeminde.
Here, on the ground.
Evet o, gece veya gündüz her zeminde... herkesin izini sürebilirmiş.
That's right, and he could track anybody over anything day or night.
Zeminde, gri mermer.... sıkıyor muyum?
On the floor, gray marble... but am I boring you?
Zeminde bir böcek kıpırdasa, onu duyarız.
If an insect scurries across the floor, we hear it.
Nasıl bir zeminde gidiyoruz?
What are you walking on?
Zeminde bir bardak kırılmış gibi görünüyor.
Feels like there's some broken glass on the floor.
Bütün bir şehir derin vadilerle oyulmuş dağlık bir zeminde uzanıyordu.
The city was a caused an accident land, marked for deep ravinas.
Zeminde bulduğun anahtarla.
The one that you found on the floor.
Tabii, konuştuk, ıslak zeminde ayağı kaydı ve düştü.
Sure, we talked, but he slipped on the wet floor and fell.
Sadece açık zeminde uyuduğumdan değil.
It's not just that I sleep on the bare floor.
Zeminde bulunan şu yanık şeyler, onlar nereden gelmiş?
That stuff on the floor that was burnt, where did that come from?
Sonrasındaki fotoğrafta ise tamamen çıplak ve elleri arkadan kelepçeli. Siyah ve beyaz karolu zeminde diz çökmüş vaziyette.
In the next one the girl is profile, entirely naked, with her hands chained behind her back... kneeling on a black and white checkerboard floor.
Eğer arkadaşlarınız ziyaretinize gelmişse, zeminde onlar için de park yerimiz bulunmakta.
If friends have followed you home, there's convenient parking for them on ground level.
Bir kısmı zeminde, bir kısmı kulede.
Some on the surface, some on the towers.
Bu düşünceden başka bir zeminde yararlandınız.
Well, you found another use for that serpent, mademoiselle.
Çikaslarda iki tür kozalak bulunur. Bunların her biri bir zamanlar zeminde gerçekleşen küçük eşeyli üreme sürecini temsil eder.
Cycads bear two kinds of cones, each of which represent, in effect, part of the tiny sexual stage that once grew on the ground.
Daha az sembolik bir çizim aşağıda zeminde yer alıyor.
A less allegorical symbol is down here, on the floor.
Bu kadar ince bir zeminde olmaları inanılmaz.
The craters which would last indefinitely on a crust this thin.
Zeminde yatıyordum, ki zemin kalın bir halı kadar yumuşaktı.
I was lying on the floor, which was as soft as a thick carpet.
- Ben zeminde iyiyim.
- I'm fine on the floor.
Uygun bir zaman ve zeminde, bayan Zielinsky bir silahtan daha tehlikeli olabilir.
If you prefer I were more direct, then I'd say that given the right time, the right place, that Miss Zielinsky is probably... hotter than a pistol.
Mevcut toplumsal düzenin proletaryanın, ekonomik, siyasi ve toplumsal zeminde, köleleştirilmesine dayandığını öğrendim.
I've learned that the existing social order is based on the economic, political and social enslavement of the working people.
Hayır, ama riskli bir zeminde.
No, but it's on dangerous ground
Nevada'da bir yıl 51.zeminde Güçlüydüm.
A year in Nevada in Area 51. I got zip, man, nothing.
Kayak yapmaya gitseydik soğuk bir zeminde uyumak zorunda kalacaktım.
Look, if we'd gone skiing... I would've been sleeping on a cold floor somewhere.
Eğer bunu B.K.B.'ne ait bir kamyoncu çözseydi dişleriniz şimdi zeminde geziniyor olurdu.
If some of the A.I.T. Truckers did, you'd be picking up your teeth off the floor.
Oh, zeminde bir lamba ve yanmış bir kibrit vardı.
Uh, on the floor there was a candle and the charred stump of a match.
Dün ön kapının yakınlarında zeminde gezgin arkadaşı için hazırladığı iyi niyet göstergesi olan hoş geldin yazısını buldum.
Yesterday, near the front gate, I found the calling card that he left, a coded sign advising his fellow travelers of a charitable welcome.
Yakında düz zeminde bile duramayacaksın.
Soon you won't even get over flat ground. Whoopee!