Ziyarete traduction Anglais
5,444 traduction parallèle
- Seni ziyarete geleceğim, tamam mı?
And I'll come visit you, okay? Okay.
Veya insanların kafeslerde olup, hayvanların ziyarete edeceği bir hayvanat bahçesi.
Or opening a zoo where the humans are in cages and the animals come to visit.
Ne zaman ziyarete geleceksin diye düşünüyordum ben de.
I've been wondering when you'd come around to pay us a visit.
Bir kere bizi ziyarete gelmişti.
He came to visit us one time.
Beni her ay ziyarete gelirdi.
He came to see me every month.
- Her yıl anne babalarımızın evlilik yıldönümlerinde Pensilvanya'ya ziyarete gideriz
- Oh, every year we visit our parents... for their wedding anniversary up in Pennsylvania.
- Ziyarete gelirim.
- Then I will come and visit you.
Yabanıl fahişeni mi ziyarete gidiyorsun?
Going to visit your wildling whore?
Söz, her imkan bulduğumda ziyarete geleceğim.
I promise to come back and visit whenever I can.
Yine ziyarete gelebilir miyim?
May I come and visit you again?
Ziyarete geldi ve kimsenin Winter'a yaklaşmaması gerektiğini biliyorum. Ama acaba bir kere bakma şansı var mı?
He's just visiting, and I know no one's supposed to get close to Winter... but I was wondering if there's any chance he could just have a peek?
Bu kadar yıl sonra onu ziyarete geldin demek.
Oh, and you've come back after all these years to visit.
Ama hala ziyarete geldi.
But he still visited.
Ayrıca müzenin yarısı liseteleme yüzünden ziyarete kapalı.
And half the museum's under sheets while they recatalogue.
Ve lütfen ileride ziyarete de gel.
And come back and see us again, please.
Christina bir haftalığına annesine ziyarete gitti.
Christina's been away all weekend. She's visiting her mom.
- Kiliseden birini ziyarete geldim.
I'm seeing a church member.
Bir pazar ziyarete gelmeni isteriz. Sabah saat 11'de.
We'd love to have you visit us one Sunday. 11 : 00 a.m.
Jerry'yle ailesini ziyarete gelmişler ve bize de uğramak istiyorlar.
She and Jerry are here visiting his parents, and they'd like to stop by. So...
Oğlum ziyarete geldi.
My son is visiting.
Bana bir kart gönderdiği için Louise Larkin'i ziyarete gittim.
I went to see Louise Larkin because she sent me a note.
- Oraya bir kez ziyarete gittim.
I'd just gone down there for a visit.
Ziyarete geleceksiniz.
You'll drive up to visit.
- Seni ziyarete geleceğim, söz veriyorum.
- I'll come visit you, I promise.
Seni ziyarete geldim.
I came to visit you.
Bizi her yaz ziyarete gelebilir.
But he can come visit us. Every summer.
.. ve fırsat buldukça sizi ziyarete geleceğim.
And I'll come visit you as much as I can.
- Kocanızı ziyarete gelen kadının bu olduğuna emin misiniz?
Are you certain that's the woman who came to visit your husband? Yes!
Bu yüzden Pete Larson'ı, Black Hills Enstitüsünü ziyarete gittim ve hiç de korsan değillerdi.
And I visited Pete Larson, and I visited the Black Hills Institute, and they weren't pirates at all.
Gerçekten Sue'nun bulunduğu Güney Dakota Madenler Okulu'ndaki kutuları ziyarete gittim. Daha önce oraya gitmemiş Maurice'in ailesiyle beraber gittik.
And I actually visited the boxes in which Sue was located in the South Dakota School of Mines with Maurice's family, who had never actually been there.
Şimdi gülüyorsunuz, ama size söylüyorum, beni ziyarete gelin Wall Street'de olduğum zaman ve beyaz bir oğlan bana öğle yemeği getirecek, ve büyük koca bir şey süreceğim ve, çocuk diyecek ki
Y'all laughing now, but I'm telling you, come visit me one day when I'm on Wall Street and having some white boy get me lunch, and I'm wheeling'a big old deal, and he talking about,
- Ziyarete geldi.
- She's visiting.
Dün gece ziyarete geldi.
He came to visit last night.
Ama Bill Summertime beni ziyarete geldi.
But Bill Summertime came to see me.
- Artık hiç kulübe beni ziyarete gelmiyorsun.
You never come and see me at the club anymore.
Ardından Kardinal Lauri karaya çıktı, İki asırdan sonra papalık makamından İrlanda topraklarına ilk ziyarete.
And then Cardinal Lauri stepped ashore, the first Papal Legate to land in Ireland for over two centuries.
Ziyarete geldiğinde, sıkışacağız.
We'll have to squeeze when you come visit.
Brian bu durumdan canlı kurtulup büyüyünce seni ziyarete gelebilecek mi?
Brian will be alive to visit you when he's grown up.
İstersen bir ara ziyarete gelebiliriz.
If you want, we could come back and visit sometime.
sanırım ziyarete gelmiş.
Guess he's back for a visit.
Madem siz beni ziyarete geldiniz sanırım ben de bir ara okula gelerek iade-i ziyaret yapmalıyım.
- So now that you've come to visit me, I think I should pay you a visit at the school sometime.
Seni ziyarete gelirim.
I'll come visit you.
- Maine'e ailesini ziyarete gitti.
She's in Maine visiting her family.
Oda arkadaşımın sevgilisi ziyarete geldi.
My roommate has a visit from her boyfriend.
Beni ziyarete gelmeyince, Emin olamadım ama... Belki de... Beni rapor eden sendin diye düşündüm.
When you didn't come see me, I wasn't sure if maybe it was... you who reported me.
Ziyarete gelmedim, Anabella.
This isn't a social visit, Anabella.
Hapishaneye Henry'yi ziyarete gidiyorum.
I'm gonna see Henry in jail.
Homer, Kumiko ve çizgiromancı adam için ev hediyesi alıp ziyarete gideriz diye düşünmüştüm.
Homer, I want you to take Kumiko and Comic Book Guy a housewarming present, and maybe check in on them?
Elbette beni gizlice ziyarete gelirdi.
'Course, he came here to visit me, in secret.
En azından çıkarmaya çalıştım. Sonra biri ziyarete geldi.
And then I got a visit.
Baban eve döndüğünde seni ziyarete geleceğiz.
We'll drive up to visit.