English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Z ] / Zorlama

Zorlama traduction Anglais

2,795 traduction parallèle
Bir şey öğrenene kadar, beni Chicago'da validen sonraki en güçlü ikinci adamla yüz yüze mücadeleye girmeye zorlama.
Do not force me into hand-to-hand combat with the second most powerful man in Chicago after the mayor until you know something.
Kardeş Guan, Beni zorlama.
Brother Guan, don't force me
Beni buna zorlama!
Yo, don't make me do this!
Şansını zorlama Ava.
Don't push, Ava.
Şansını fazla zorlama.
Don't push your luck.
Yoksa bu biraz zorlama olmadı mı?
Or is that sounding a little farfetched?
Bu işi zorlama nedeninin sen olduğunu bilmemize rağmen.
For all we know, you're the reason she's clamping down.
Kilitleme, maksimum güvenlik, aşırı zorlama.
Lockdown, maximum security, extreme duress.
- Zorlama yok.
- There's no obligation.
Bir şekilde bir zorlama olmuş.
Probably some kind of a seizure.
Zorlama Gibbs.
You don't have to strain, Gibbs.
Hayır, zorlama Claudette.
- Don't push, Claudette.
bu benim yarış tarzım Zorlama şeklim bu herkese karşı zorlayacağım
And that's the way I push, and I'll push any man to the bitter end.
Kendini zorlama.
But it's difficult,
- Hiç zorlama.
- Don't bother.
- Kendini zorlama... - Bak plan böyle değildi.
- Look... this wasn't the plan.
Hepimiz Page'in evine gittik, her yerde zorlama ve işkence olmalıydı.
I mean, we went to Page's house, and it should have been about torture, should have been about control.
Bütün bu şeyler bana zorlama gibi geliyor.
- This whole thing feels forced.
Mecazi olarak zorlamanın neden gerçek anlamda da zorlama gerektirdiğini anlamıyorum.
I don't see why metaphorical pushing has to involve actual pushing.
Elimde birkaç bilet var... Fazla zorlama.
You know, I have a couple tickets... don't push it.
Onu zorlama Şef..
Don't sweat it, chief.
Sen bizim kanunlarımıza uymuyorsun, Beni zorlama.
You've already disrespected our laws, don't insult my intelligence.
Çocuğunu hiç bir zaman senin gibi olmaya zorlama.
I'm just saying, like, don't try to make your kid be you.
Lütfen beni bunu yapmaya zorlama.
Please don't make me do this.
Hiç doğal değil ve çok zorlama. O kadar zorlanmış ki, "Program izlemiyorum, reklam izliyorum" diyebiliyorsunuz.
It's always unnatural and it's forced - it's so forced that you go, " I'm not watching a show,
Şansını zorlama, Eddie.
Try me, Eddie.
Beni'kuş geliyor'demeye zorlama.
Don't make me make the choo-choo sound.
- Anne, onu zorlama.
- Mom, don't force her.
Şansını zorlama Lloyd.
Don't poke the bear, Lloyd.
- Beni zorlama, dostum.
Don't push it, mate.
Söyletmeye zorlama beni.
Don't make me force you to talk.
Kendini çok zorlama.
Don't push it.
İşten sonra garajdan seni takip etmeye zorlama beni.
Don't make me follow you out to the parking garage after work.
Zorlama.
Imposing.
Beni zorlama yoksa ilk önce kafana sıkarım.
Now. Don't you make me do it or I'll put a bullet in your head first.
Bu da kapıda neden zorlama olmadığını gösteriyor.
Which explains thlack of forced entry.
Beni gitmeye zorlama.
Don't make me leave.
Omzunu fazla zorlama olur mu?
Hey, take it easy on that shoulder, huh?
- Sabrımı zorlama.
- Oh, don't test me.
Bırak zorlama.
Let him be.
Sakin ol, kendini zorlama.
relax, don't strain yourself.
Zorlama belirtisi var mı?
No sign of forced entry?
Zorlama, Audrey.
Don't push it, audrey.
Eve gitmek için zorlama bahaneler istemiyorum.
No compelling reason to get home early.
Fazla zorlama.
Don't push it.
- Tamam işte zorlama.
- Okay, don't rub it in, girlie.
- Sabrımı zorlama Crabtree!
- Give me strength, Crabtree.
Bu arada kendini de sakın zorlama.
And in the meantime be sure not to exert yourself.
Kendini zorlama baba.
No, save your strength, Dad.
Şansını çok zorlama.
Don't push your luck.
Zorlama
- Do not push ga, do not push it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]