Çaldım traduction Anglais
9,052 traduction parallèle
İki kere top çaldım, anne.
Got two tackles today, mom.
Annemin mücevherini çaldım.
So I stole my mother's jewelry.
Mahzenine girdim ve bunu çaldım.
I broke into his vault and stole this.
Mahzenine girdim ve bunu çaldım.
[chuckles] I broke into his vault and stole this.
Ben sadece Starla'nın kartını çaldım.
I just swiped Starla's time card.
Bir şarkı çaldım, hangisiydi hatırlamıyorum dinleyiciler arasındaki iki beyaz kadın da beni dinledi.
And I played some song, I don't remember what it was, and these two women, two white women, in the audience heard me.
Bir çocuğun beslenme çantasından çaldım.
I stole these from a child's lunchbox.
- Çaldım. İki kez.
Twice.
Çaldım, ama şu an sorman gereken soru bu değil.
I stole it, but that's not the question that you should be asking right now.
Çaldım. Bu nasıl bir soru?
For trying to help.
Onun canından kıymetli kitabını çaldım.
I stole his book which was dearer to him than his life.
İkimiz için çaldım!
I stole those for us!
Bunu Han'dan 77 yaşındaki asgari ücretle çalışan birinin neden sağlık sigortasına ihtiyaç duymadığını bana anlatırken çaldım.
I stole this while he was explaining to me why a 77-year-old man, on minimum wage, doesn't need health care.
Ben de ona çaldım.
No-one turned up, so I just played to him.
Kapıyı çaldım duymadın mı?
Didn't you hear me knock?
"We Are The Champions" çaldım.
That was "We Are the Champions."
Mantar kremini çaldım ama kaybettim.
I stole his foot cream, but then I lost it.
İlk önce ben çaldım kapıyı.
I knocked first.
Geçen gün Maggie hapları çaldığını söylemişti. - Çalmadım!
The other day when Maggie said you stole those pills...
Bu yastıkları çaldın mı?
Did you steal these pillows?
O krakerleri çaldın mı?
Did you steal those crackers?
Daha fazla stres yapmak istemem ama, Carmilla'nın çaldığı şeyin ne olduğunu hatırladım.
Not to add to our stresses, but I recognize the statue Carmilla stole.
Bir gece kapı zili çaldı, elinde ev yapımı lazanya vardı.
One night, the doorbell rang, and there she was- - With homemade lasagna.
Bu tavrını mümkün olduğunca devam et çünkü dostum telefonum tekrar çaldığında artık uzun bir süre aptal aptal sırıtamayacağından eminim.
You should hang on to that attitude as long as you can, pal,'cause I'm pretty sure the next call I get is, uh... is gonna wipe that stupid smirk off your face for a very long time.
İşini çaldığın adama gidip işi nasıI yapacağını mı soracaksın?
You're gonna ask the guy whose job you stole how to do the job?
Otoyoldayım, telefon yine çaldı
So I'm driving up the motorway, the phone goes again
Havyarı çaldığımız adamlar da olabilir.
It coulda been the guys we jacked the stuff from.
Özel eşyalarımı çaldı. İki patates konservesi dahil.
He took my personal shit, including two cans of potatoes.
Yani arkadaşlarının bir araba çaldığını, sonra bir adama vurduğunuzu onu gömdüğünüzü, sonra da onun mezardan çıkıp Kimber'i öldürdükten sonra.. ... çalıntı arabayla kaçtığını mı söylüyorsun?
So, you're telling me you and your friends stole a car, ran a man over, buried him, and then he climbed out of the grave, killed Kimber, and then drove away in the stolen car?
Bu kanepeyi neden çaldığımı sanıyorsun?
I am home. Why do you think I stole this couch?
O elbiseyi dolabımdan mı çaldın?
Did you steal that dress from my closet?
Ağzımıza bir parmak bal çaldıkları için göremiyoruz.
It's just we don't see it'cause they give us ice cream.
Senin için yaptığımız onca şeyden sonra bizden ailemizi çaldın!
You robbed us of a family after everything we did for you!
Biri kapıyı çaldığında üstümdekileri çıkarasım geliyor.
I instinctively take off my shirt every time someone knocks at the door.
- Hayatım, sorun ne? - Biri fotoğraf makinemi çaldı.
No, that's very kind of you, but I'll be okay.
- Dün fotoğraf çekerken telefon çaldı ben de fotoğraf makinemi bıraktım.
Just take it from me, okay? And if we get any more complaints, I'm gonna have to come back here and arrest you.
Koştum ve kapı zilini çaldım.
I mean, I even tried calling her this morning and nobody answered.
Sinsice girdin ve onu öldürdün, mücevherlerini çaldın.
I'm your neighbor, okay?
Bana ihanet etmeye çalışan ihtiyar bir kadından çaldığım bir şey.
It's just a piece of tin that I stole from an old lady who tried to screw me over.
Finch, sanırım saatini çaldı.
Finch? I think she just stole your watch.
Önemli değil. Ben de onun yüzüğünü çaldım.
Oh, that's okay.
sayısal database'i kullanmamamın nedeni, alarmları çaldırmak ve Nighthorse'u uyandırmak istemiyorum.
The only reason I'm not using a digital database is because I don't want to sound alarms and attract Nighthorse's attention.
Çaldın mı onu?
You stole it?
Zavallı bir kızı ormana sürüklediğini... ve bekaretini çaldığını mı?
That you dragged a poor girl to the woods to steal her maidenhood?
O gece bahşişlerimi çaldığı için onu dışarıya attım.
That night, I had to kick his ass out of here for stealing my tips.
- Evet, ve çok tehlikeli bir deneysel donanımı çaldı.
Yes, and he's stolen a very bad piece of experimental hardware.
Sanırım hangi rakibi için çaldığını biliyorum.
And I think I know which one.
Geçen gün, kapımın önünden bitkimi çaldılar.
Just the other day, a plant was stolen from right outside my front door.
- Eğer karımı çaldı.
- You stole my wife.
Affedersin. Kapıyı çaldın mı?
Uh, I'm sorry.
Bizi izliyorsanız eğer Lider'in silahlarımızı çaldığını ve bunun dünya için kötü haber olduğunu ama aynı zamanda dinozorumu da arakladığını biliyorsunuzdur.
If you've been keeping up, you know Leader jacked our weapons, which is bad news for the world, but he also swiped my pet dinosaur.