English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ç ] / Çayınız

Çayınız traduction Anglais

821 traduction parallèle
Çayınız, efendim.
Your tea, sir.
- Affedersiniz, çayınız efendim.
Well, sit down. - Pardon, your tea, sir.
Niye çayınızı getirmediler?
Why don't they bring your tea? They're very slow.
Sabah çayınızı ve postanızı getirdim.
I've brought your morning tea and the post.
Buyrun, çayınız.
Here, have some tea.
" Yüzbaşı Vickery, işte çayınız.
Captain Vickery, here's your tea.
Çayınızı getireyim.
I'll get your tea.
- Çayınız bayım.
- Tea, sir.
Bu sabah çayınız.
That's early morning tea.
Çayınızı getirdim, hem Bay Holmes da geldiğinde bir iyilik yapıp onun da bir lokma yemesini sağlarsınız.
I've brought your tea and when Mr. Holmes comes in see that he eats a bite like a good sole.
- Çayınız var mı?
- Got a cup of tea?
- Eğer izin verirseniz ben çayınızı hazırlayayım, Snuffy.
- If you'll excuse me, I'll I'll get your tea, Snuffy.
- Çayınız için hemen sıcak su getirecekler.
- They'll bring the hot water for your tea right away.
Size sabah çayınızı şimdi getireyim mi?
Shall I bring you your morning tea now?
Sonra üç tereyağlı bisküvi ile çayınızı içiyordunuz.
Then you had tea with three buttered biscuits.
- Çayınız efendim.
- Your tea, sir.
Çayınızı şöminenin yanında istersiniz diye düşündüm, efendim.
- I thought you'd like your tea by the fire, sir.
O güzel çayınız ve her şey için çok teşekkürler.
THANKS FOR THE NICE TEA AND EVERYTHING.
Bir bardak çay alır mısınız, Bayan Hawkins?
Will you have a cup of tea, Mrs. Hawkins?
"Çayırın bir ucundan öbür ucuna, yaşlı Güneş Baba mor tepelerin ardında batarken küçük Pamuk Kuyruk Molly hoplaya zıplaya, hoplaya zıplaya..."
"Way across the meadow, as old Daddy Sun was setting behind the purple hills, little Molly Cottontail went hippity hop, hippity hop..."
- Çay alır mısınız efendim?
- Taking tea, sir? - Yes.
Bay Pres, hanımınız sabahları çay mı içer yoksa kahve mi?
Mr. Pres, your lady take tea or coffee in the morning?
Çay için çaldığınızı sanmıştım.
I thought you rang for tea.
Çay mı, kahve mi alırsınız?
Will you take tea substitute or coffee substitute?
Biraz çay ya da başka bir şey almaz mısınız?
Won't you have some tea or something?
- Evet. Bir bardak çay alır mıydınız?
Sure you wouldn't like a cup of tea while you're waiting, miss?
- Oturun lütfen. Çay alır mısınız?
- Sit down, won't you, and have some tea.
Çay falan almaz mısınız?
Won't you have some tea or something?
Holmes hâlâ çayını içerken, Führer için Tobel'in bomba güdümleyicisini biz alacağız.
We'll have the Tobel bomb sight to the Fuhrer while this Holmes is still having his tea.
Bir oyuncuyu çayıra salamazsınız, temiz hava onu öldürür.
You can't put an actor out in the grass, fresh air kills him.
Çay alır mıydınız?
Would you care for tea?
Çay alır mısınız?
Won't you pour?
Neden gün doğumundan gün batımına ve en olmadık zamanlarda çay içmek zorundasınız?
Why do you, from sunrise to sunset, and at odd hours throughout the night... have to drink tea?
Pearl Harbor sonrası siz Amerikalılar da çay içenler kulübünün onurlu üyeleriyle bir olmuş durumdasınız.
Well, after Pearl Harbor you Americans joined the honorable company of tea drinkers.
Bir fincan çay alır mıydınız Bay Rafferty?
Would you have a cup of tea, Mr. Rafferty?
- Az önce çayınızı getirdim.
- Oh, I just brought your tea.
Biraz çay alırsınız, değil mi? Süt ve şeker ister misiniz?
You'd like some tea, wouldn't you?
- Ah, çay alır mıydınız?
Oh, will you have tea
Kahve mi yoksa çay mı alırsınız Bay Gargery?
Will you take tea or coffee, Mr. Gargery?
- Bir çay daha alır mısınız?
- May I get you some more tea?
- Senin onayını almaya geldik anne. - Üstelik çayımızı da içmedik.
We've come for your blessing, Mummy, and we haven't had tea.
Bir çay daha alırmıydınız?
Would you like more tea?
Bay Craster Kırmızı Ayakkabılar'ın müziğini, açılışımıza kadar her öğünde ve çay molalarında sizin için çalacak.
Mr. Craster is going to play The Red Shoes music at every lunch, tea and dinner you take until we open.
Bay Mazzini ve ben lale ağacının altında çay içiyor olacağız.
Mr Mazzini and I will have tea under the tulip tree.
- Oh. - Biraz çay alır mıydınız?
- Would you like some tea?
Biraz daha çay alır mıydınız?
Some more tea?
- Bir çay alır mısınız Bay Allnutt?
More tea, Mr. Allnut?
Altınları getirdi mi dilediğimiz yere yükünü alır sırtından, salarız çayıra otlasın diye kulaklarını sallayarak başıboş bir sürü eşekle birlikte.
And having brought our treasure where we will, then take we down his load and turn him off, like to the empty ass, to shake his ears, and graze in common.
Sıçra, zıpla ve atla, Timsah Çayı'nı geç.
Hop, skip and a jump across Crocodile Creek.
Affedersiniz Albay Courtney bir bardak çay alır mıydınız?
EXCUSE ME, MAJOR COURTNEY, I WONDER IF PERHAPS YOU'D LIKE SOME TEA?
Albay Courtney, bir bardak çay alır mıydınız?
I WONDER IF PERHAPS YOU'D LIKE SOME TEA, MAJOR COURTNEY?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]