English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ç ] / Çiçek

Çiçek traduction Anglais

8,903 traduction parallèle
Hah abi çiçek miçek yok.
- Yes. No flowers.
- Burada ne arıyorsun? - Annemin mezarına çiçek bırakıyordum.
I was just leaving flowers for my mom.
Çiçek aranjmanı, nakış ve şiir sohbetlerinin yanında.
For flower arranging and embroidery and poetry evenings.
Ben'in babası hiçbir sebep yokken annesine çiçek aldı.
Ben's dad bought his mom flowers for no reason at all.
Bir erkek karısına çiçek alıyorsa bunun tek bir anlamı vardır aldatıyordur.
The only reason a man ever buys his wife flowers...'cause he's cheating on her.
30 yıldır, hiç çiçek yok.
Over 30 years, flower-free.
Buraya yakın yerlerde çiçek satmıyorlar, ben de kendim getiriyorum.
They don't sell flowers anywhere near here, so, I just bring them myself.
Smith kalesinde çiçek salgını oldu.
Fort Smith was hit by smallpox.
- Çiçek hastalığı...
Small... smallpox?
Çiçek getirdi.
He brought flowers.
Git biraz çiçek topla ve getir.
Let's go pick some flowers.
Teselli olarak çiçek ve Crate Barrel hediye çekleri talep ediyoruz...
We ask that in lieu of flowers, you send us Crate Barrel gift cards.
Önüne çiçek de koymuştum.
I had flowers on the front.
Sadece sabretmeye niyetli kişiler için açan gizemli bir çiçek.
A mysterious flower that blooms only for those who are willing to wait.
Ama benim istediğim sensin. Gizemli çiçek...
But it's you that I want, you mysterious flower...
Jacob, bahçeden çiçek toplamama yardım eder misin?
Jacob, help me pick some flowers from the garden.
Çiçek almış. Bir şeyi mi kutlayacaktınız? Kazanmıştı.
WERE THE TWO OF YOU CELEBRATING SOMETHING?
Jack her dava kazandığında bana çiçek alırdı.
HE WON. WHENEVER JACK WON A CASE, HE BROUGHT ME FLOWERS.
¶ Benim için değil bahçeler çiçek yapmak
¶ Not for me do gardens flower
- Ben hastanedeyken bana hiç çiçek almadın.
You never brought me flowers when I was in the hospital.
Biz de gittik kasetleri çiçek koyan görmek Kensi masasında, ama sistem çöktü yaklaşık bir saat için rutin için bakım.
We also went through the surveillance tapes to see who put the flower on Kensi's desk, but the system was down for about an hour for routine maintenance.
Chapman, videoda çiçek taşımıyordu.
Chapman wasn't carrying flowers in the video.
Çiçek toplarım.
I pick flowers.
Çiçek ekmek mi?
A chance to plant flowers?
Tamam, son çiçek demetinden de geçiyorsunuz bu tepeden kurtuluyoruz ve her şey yoluna giriyor.
Okay, you go through the last bunch of flowers, get on this hill, and we're fine.
Çiçek iyi bir tercih Santiago ama seni hala yenebilirim.
Flowers are a bold choice, Santiago, but I can still beat you.
Kapının üzerinde çiçek yok.
The wreath isn't on your door.
Çiçek boğuldu,
The flower drowned,
- Ne gibi? Şey gibi... Çiçek gibi mesela.
Like, um... like flowers.
Çok özel ve güzel bir orkide. Ve çok hoş kokulu. Ne var ki yılda sadece iki gün çiçek açıyor.
A very peculiar and beautiful orchid, very fragrant, which actually only blooms two days a year.
Eğer iki gün önce burada olsaydın bu orkideyi göremezdin ve belki de bu bitkinin hiç çiçek açmadığını düşünürdün.
If you would've been here two days ago, you wouldn't have seen this orchid and you might've thought that this plant never blooms.
Çiçek aranjman. Çok güzeller, değil mi?
And flower arrangements.
Kendine çiçek ve elinde "çık dışarı!" yazılı bir kart olan oyuncak ayı aldıracağım.
I'm gonna have her buy herself some flowers and a cute little teddy bear holding a card that says, "Get out!"
Tohumları, verimli topraklarında çiçek açtı.
His seed blossomed in your fertile soil.
... çiçek hastalığında, vebada hatta ebolada bile kanlarında antikor olan, hastalıktan kurtulmuş insanlar vardı.
Smallpox, the plague, even ebola... There's people who survived the disease who have antibodies in their blood, but if I don't have someone who...
Her yer çiçek dolu.
They got flowers all over the place.
Bir raketkuyruklu, enerji zengini çiçek özlerinden günde 2000 defa tüketmelidir.
A racket-tail must consume a sip of energy-rich nectar 2,000 times a day.
Bu, kuşgözü ile bakınca, bir buket çiçek vermek gibi.
It's the bird equivalent of a bouquet of flowers.
Çiçek yani?
Flowers?
Ne zaman çiçek gelse bileceksin ki Sean gönderdi.
Every time she gets flowers, you'll know it's him.
Çiçek sever misin?
Do you like flowers?
4 yıl oldu, Hartigan'ın mezarına çiçek götürüyor.
It has been 4 years now and still, she's planting flowers at Hartigan's grave.
Büyülemek için zamanı, zaman gibi görünsen ve gözünde, elinde, dilinde memnuniyet bulundursan zararsız bir çiçek gibi görünüp altında yatan yılan olsan.
To beguile the time, look like the time. Bear welcome in your eye, your hand, your tongue. Look like the innocent flower but be the serpent under't.
Evde ikizlerine çiçek hastalığı falan enjekte edip sıradaki medya haberine hazırlanmasını beklerdim.
Thought he'd be at home injecting the twins with smallpox or something, ready for the next media blitz.
Antisemitizmin Avrupa'ya yayılmış olduğu bir dönemde. ... o İsrail'i düşlüyordu. Süt ve bal fışkıran topraklarda bu öncüler çölü bir çiçek bahçesine çevirdi.
At a time when anti-Semitism had spread across Europe, she dreamed about Israel, the land flowing with milk and honey, that pioneers turned the desert into a blooming garden.
- Çiçek göndersek olmuyor mu?
Can't we just send flowers? We could.
Kim daha önce "vahşi çiçek" diye bir şey duydu?
Whoever heard of a mean flower?
Ben daha önce üflenen çiçek görmedim.
Well, I've never seen a flower blow either.
Üzerinde üç tane çiçek olan bir madalyon.
The medallion has three flowers on it.
Sana çiçek kelimesini anlatmıştım.
I told you about the word "Perach" ( Flower ).
"Perach" ( Çiçek ) kelimesi "Par" ve "Reach" den ( Parfüm )... oluşur. "Par", "Pirion" un köküdür. ( Doğurganlık )
The word "Perach" ( Flower ) is composed of "Par" and "Reach" ( Fragrance ).

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]